Her sene Hazine-i Amire, Kilâr-ı Mamûre ve Has Ahûr donanmaları179 olduğunda kanun üzere bu birimlerde çalışanlara inâmda bulunulurdu. Hazine-i Âmire donanması olduğunda kanun üzere hazine hizmetlilerine verilegelen inâm suretine göre hazinedârbaşıya samur kaplı serâser nîmtane ile üç yüz altın; hazine kethüdâsına samur kaplı nîmtane ile iki yüz elli altın; güğümbaşıya kırk altın ile serâser; yazıcıya yirmi dokuz altın ile bir elbiselik serâser; miftah gulâmına otuz altın ile bir elbiselik kumaş; sazendebaşıya otuz altın ile bir elbiselik kumaş; yedi eskinin her birine yirmi beşerden yüz yetmiş beş altın ve yedi atlas elbiselik, diğer görevlilere de yedişer altın ile birer kumaş verilirdi.180
Kilâr-ı Mamûre donanması olduğunda kanun üzere kilerlilere verilegelen inâm suretine göre kilercibaşıya samur kaplı kadife nîmtane, kiler kethüdâsına uşak kaplı kadife nîmtane, dört eskiye binerden dört bin akçe ile dört elbiselik atlas; diğer hizmetlilere de biner akçe verilirdi.181
Ahûr donanması olduğunda kanun üzere Ahûr halkına verilegelen inâm suretine göre mirahur ağaya serâser kaftan, kethüdâya üç bin akçe, arpa eminine ve arpa kâtibine birer hil’at, diğerlerine de on beş bin akçe verilirdi.182
K. Tayinlerde, İbkalarda ve Azillerde Sevgiliye Hediye Erkek leşme
179 Donanma, muhtelif şenlik vesileleriyle resmi binaların, evlerin, dükkânların ve meydanların
donatılması münasebetiyle kullanılan bir tabirdir. Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri
ve Terimleri Sözlüğü, I, s. 474.
180 TSMA, D, nr. 2013, s. 30/b; TSMA, D, nr. 9590, s. 6/a; “Ağa dilsizler almazlar.” denilmiştir.
TSMA, D, nr. 2013, s. 30/b.
181 TSMA, D, nr. 2013, 30/b.
182 TSMA, D, nr. 2013, 30/b.
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde vezirler, beylerbeyiler, Hristiyan cemaatlerinin reisleri, patrikler gibi bütün ileri gelenler, göreve atanmalarında ve görev sürelerinin uzatılmasında (ibka) hazineye nakdî ve aynî Sevgiliye Hediye Erkek ler verirdi. Yüksek makamlara tayin edilenlerin, atama sonrasında padişahtan başka, başta sadrazam olmak üzere, hazine kethüdâsı ve valide sultan gibi kişilere de “câize” denilen para ve Sevgiliye Hediye Erkek takdim etmesi söz konusu idi.183 Câize ve pîşkeşin Enderûn Hazinesi’ne dâhil edilerek, defterlere gelir olarak kaydedilmesi, tayin pîşkeşlerinin belli bir kurala ve kayda bağlı olduğunu göstermektedir. Buna göre, örneğin bir beylerbeyine vezirlik verilecek olursa, mevcut iki tuğuna bir tuğ daha ilave olunarak üç tuğlu olur; tuğ ile sancak, hâkimiyet sembolü olduğu gibi rütbe ve memuriyet alâmeti de olduğundan, kendisine tuğ verilen şahsın hazineye vereceği “tuğ caizesi’ ile diğer ricâle vereceği câizenin miktarı tuğlarının sayısına ve memuriyetinin gelirine göre olurdu.184 Câizeden başka; bürokrasinin alt kademelerindeki memurlara da “avâ’îd’ adıyla bahşişler verirdi.185 Saray mensuplarının ileri gelenleri tarafından tayin ve ibkalarında verilen Sevgiliye Hediye Erkekler e “rikâbiye” de denirdi.186
183 Ekrem Buğra EKİNCİ, Osmanlı Hukuku, istanbul 2008, 273 nolu dipnot, s. 254; Muzaffer
DOĞAN, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Makam Vergisi: Câize”, s. 35-36.
184 İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 262, 268.
185 “Ve defterdarlarımın âyidesi, havâss-ı hümayunumdan gerek iltizam ve gerek emanet ile umenâya
virilen haslar kaç yük ise, yük başına bin akça hakk-ı imza alalar. Ve mutlaka hazine-i amireme akça
teslim olundukda, bin akçadan yirmi akça kesr-i mizan alalar. Ve defterdarlara hidmet iden küttaba
dahi hakk-ı kitabet alalar. Ve havas-ı humayunum a’şarından defterdarlarım me’kulatına mu’avenet
ideler. Ve cenab-ı şerifime her ne yerden pîşkeş gelse vüzerâma ve defterdarlarıma hisse vireler.”
Fatih Sultan Mehmet, Kanûnname-i Al-i Osman, s. 21; Fatih kanunnamesinde geçen “has”dan başka,
esas gelire ilave edilen diğer gelirlerden “âide” daha sonraları “avâid” olarak çeşitlenmiş ve alt
kademelerdeki bürokrasi mensupları için de tayin dolayısıyla alınacak olan bir hak haline gelmiştir.
Muzffer DOĞAN, “Osmanlı imparatorluğu’nda Makam Vergisi: Câize”, s. 37.
186 Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, s. 46.
187 Voynuk Ahmet Paşa, pîşkeşini saltanat vekili tarafından i’lâm olunmadan kanûna aykırı olarak
Rikâb-ı Hümayûn’a arz etmiş ve Saray-ı Amireden ihrâç edilmek için mütekaid (emekli) zümresine
katılıp has odabaşılık, Küçük Oda Kethüdâsı Gazanfer Ağaya verilmişti. Abdurrahman Abdi Paşa,
Vekâyi’-nâme, s. 16.
Göreve yeni getirilen kişiye, Rikâb-ı Hümayûn’a arz edeceği pîşkeş sadrazam tarafından i’lâm edilir, eğer göreve atanan, buna riayet etmeden pîşkeş sunarsa bu durum kanuna aykırı bulunurdu.187 Dolayısıyla bir makama tayin edilen kişi, kimlere hangi miktarda pîşkeş, câize, avâ’îd ve bahşiş vereceğini bilir ve hazırlıklarını ona göre yapardı. Başka bir deyişle, makam sahibinin bu masrafları yapabilecek ekonomik güce sahip olması gerekirdi. Örneğin; XVII. yüzyılda atandıkları mevkideki yetkilerini resmen başlatan hükümdarlık beratını aldıkları anda, Rumeli Beylerbeyi on bin akçe,
Rum Ortodoks Patriği yirmi bin guruş verirdi.188 Rikâb-ı Hümayûn Ağalarından biri bir hizmete tayin edildiği zaman, nöbetçi bulunan orta kapı kapıcılarıyla Bâb-ı Hümayûn kapıcılarına yüzer akçe, pîşkeşçiye yüz elli, meşaleciye kırk, mataracıya elli ve iskemleciye de kırk akçe verirdi.189 Edirne Bostancıbaşılarının tayin ve ibkalarında hazineye verdikleri rikâbiye altı bin guruştu.190
Osmanlı Devleti’ne tâbi Hristiyanların dinî liderleri olan patrikler, XVII. yüzyılda bulundukları makam için muayyen miktarda nakdî pîşkeş öderdi. İstanbul’un fethinden sonra patriklerden pîşkeş alınmadığı gibi, seçildiği zaman patriğe önemli miktarda para verildiği bilinmektedir. Patiriklerin ne zamandan beri hazineye pîşkeş adındaki vergiyi ödedikleri tam olarak bilinmemekle birlikte, Patrik Simeon’dan itibaren patrik koltuğuna oturmak isteyen herkesin Divân-ı Hümayûna mutad Sevgiliye Hediye Erkek ler sunması gerekmişti.191
Halil İNALCIK, Osmanlı İmparatorluğu ‘nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi (1300-1600), I, İstanbul 2000, s. 114-115.
189 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 402.
190 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 486.
191 Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a girişinin üçüncü günü Rum Ortodoksların patrik seçmelerini
emretmiştir. Seçilen Patrik Ganadiyos, Istabl-ı Amireden gönderilen donanmış bir ata binerek dinî
heyet ile beraber saraya geldiğinde, kendisine padişah tarafından üzeri inci ile murassa bir altın asa ve
diğer mezheblerin reislerine de asâ vs. verilmişti. İki hafta sonra verilen ferman mucebince patrik ve
dinî reisler hiçbir resm ve vergiye tâbi olmayacaklardı. Abdurrahman Vefik SAYIN, Tarih-i Mali, s.
63; Ahmet Mumcu daha sonradan Kilise içindeki ihtiras kavgalarının Türkleri de bu yolsuzluğa
ittiğine dikkat çekerek, başlangıçta mevcut olmayan pîşkeşin, bir vergi olarak hukukileştiğini ve
patriklik etrafındaki mücadelede, devlet yöneticilerine hatta valide sultanlara ayrıca rüşvet verilmesini
gerektirdiğini belirtmektedir. Ahmet MUMCU, OsmanlıDevleti’ndeRüşvet, s. 107.
192 Robert ANHEGGER-Halil İNALCIK, Kânûnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i ‘Örf-i Osmânî – II.
Mehmed ve Bayezid Devirlerine Ait Yasaknâme ve Kanunnâmeler, Ankara 2000, s. 65; BOA, D.VRS,
nr. 1/119; BOA, D.VRS, nr. 1/114; BOA, Ali Emirî, IV. Mehmet, nr. 7521; “Devletlü ve saadetlü
sultanım hazretleri sağ olsun. Bilfiil patrikliğe dâhil Erikli ve Kilidli ve Mirfete ve Tekirdağ ve Çorlu
ve Çatalca ve Malkara ve İpsala ve İnecek ve Uzunköprü ve kazalarında metropolidi olan Sakraynos
nam rahib mürd olup metropolidliği hâlî kalmağın metropolidliğini işbu darende-i arz-ı hal Selanik
metropolidi Niktos nam müstehık rahib kullarına tevcih ve adet-i pîşkeş-i kadimesin taraf-ı miriye eda
etdikden sonra tevabi’-i kadimesi olan piskoposlukları ile ma’an yedine berat-ı alişan inayet ve ihsan
İstanbul patriğinin dışında onun dinî otoritesine bağlı diğer patrikler (İskenderiye, Antakya, Kudüs, Ohri) ve Ermeni patrikliği ile bunların altında bulunan piskopos, metropolid gibi diğer Kilise görevlileri de tayinlerinde, her cülûsta ve üç yılda bir “âdet-i pîşkeş”, “âdet-i pîşkeş-i kadim” ya da “pîşkeş-i kadim-i mirî’ denilen vergiyi hazineye öderlerdi.192 Patrik seçimindeki rekabet ve mücadeleler bunlar arasında da olur ve bir yandan yetkili kilise hizmetlilerine ve diğer yandan da tayinde söz sahibi olan yöneticiye ödemeler yapılırdı.193 Verginin miktarı, ziraatini yaptıkları çeltik nehirlerinin gelirleri oranında olurdu. Bir çeltik nehrinde reis olan metropolidin ölümü ya da azli üzerine, yerine tayin olunacak kişi padişaha arz olunur, metropolidlik pîşkeşi olarak belirlenen mirî pîşkeşi ödemesi kaydıyla, padişah, pîşkeşi alınan kişiye metropolidlik beratının verilmesini ferman buyururdu.194
Her sene Hazine-i Amire, Kilâr-ı Mamûre ve Has Ahûr donanmaları179 olduğunda kanun üzere bu birimlerde çalışanlara inâmda bulunulurdu. Hazine-i Âmire donanması olduğunda kanun üzere hazine hizmetlilerine verilegelen inâm suretine göre hazinedârbaşıya samur kaplı serâser nîmtane ile üç yüz altın; hazine kethüdâsına samur kaplı nîmtane ile iki yüz elli altın; güğümbaşıya kırk altın ile serâser; yazıcıya yirmi dokuz altın ile bir elbiselik serâser; miftah gulâmına otuz altın ile bir elbiselik kumaş; sazendebaşıya otuz altın ile bir elbiselik kumaş; yedi eskinin her birine yirmi beşerden yüz yetmiş beş altın ve yedi atlas elbiselik, diğer görevlilere de yedişer altın ile birer kumaş verilirdi.180
Kilâr-ı Mamûre donanması olduğunda kanun üzere kilerlilere verilegelen inâm suretine göre kilercibaşıya samur kaplı kadife nîmtane, kiler kethüdâsına uşak kaplı kadife nîmtane, dört eskiye binerden dört bin akçe ile dört elbiselik atlas; diğer hizmetlilere de biner akçe verilirdi.181
Ahûr donanması olduğunda kanun üzere Ahûr halkına verilegelen inâm suretine göre mirahur ağaya serâser kaftan, kethüdâya üç bin akçe, arpa eminine ve arpa kâtibine birer hil’at, diğerlerine de on beş bin akçe verilirdi.182
K. Tayinlerde, İbkalarda ve Azillerde Sevgiliye Hediye Erkek leşme
179 Donanma, muhtelif şenlik vesileleriyle resmi binaların, evlerin, dükkânların ve meydanların
donatılması münasebetiyle kullanılan bir tabirdir. Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri
ve Terimleri Sözlüğü, I, s. 474.
180 TSMA, D, nr. 2013, s. 30/b; TSMA, D, nr. 9590, s. 6/a; “Ağa dilsizler almazlar.” denilmiştir.
TSMA, D, nr. 2013, s. 30/b.
181 TSMA, D, nr. 2013, 30/b.
182 TSMA, D, nr. 2013, 30/b.
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde vezirler, beylerbeyiler, Hristiyan cemaatlerinin reisleri, patrikler gibi bütün ileri gelenler, göreve atanmalarında ve görev sürelerinin uzatılmasında (ibka) hazineye nakdî ve aynî Sevgiliye Hediye Erkek ler verirdi. Yüksek makamlara tayin edilenlerin, atama sonrasında padişahtan başka, başta sadrazam olmak üzere, hazine kethüdâsı ve valide sultan gibi kişilere de “câize” denilen para ve Sevgiliye Hediye Erkek takdim etmesi söz konusu idi.183 Câize ve pîşkeşin Enderûn Hazinesi’ne dâhil edilerek, defterlere gelir olarak kaydedilmesi, tayin pîşkeşlerinin belli bir kurala ve kayda bağlı olduğunu göstermektedir. Buna göre, örneğin bir beylerbeyine vezirlik verilecek olursa, mevcut iki tuğuna bir tuğ daha ilave olunarak üç tuğlu olur; tuğ ile sancak, hâkimiyet sembolü olduğu gibi rütbe ve memuriyet alâmeti de olduğundan, kendisine tuğ verilen şahsın hazineye vereceği “tuğ caizesi’ ile diğer ricâle vereceği câizenin miktarı tuğlarının sayısına ve memuriyetinin gelirine göre olurdu.184 Câizeden başka; bürokrasinin alt kademelerindeki memurlara da “avâ’îd’ adıyla bahşişler verirdi.185 Saray mensuplarının ileri gelenleri tarafından tayin ve ibkalarında verilen Sevgiliye Hediye Erkekler e “rikâbiye” de denirdi.186
183 Ekrem Buğra EKİNCİ, Osmanlı Hukuku, istanbul 2008, 273 nolu dipnot, s. 254; Muzaffer
DOĞAN, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Makam Vergisi: Câize”, s. 35-36.
184 İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 262, 268.
185 “Ve defterdarlarımın âyidesi, havâss-ı hümayunumdan gerek iltizam ve gerek emanet ile umenâya
virilen haslar kaç yük ise, yük başına bin akça hakk-ı imza alalar. Ve mutlaka hazine-i amireme akça
teslim olundukda, bin akçadan yirmi akça kesr-i mizan alalar. Ve defterdarlara hidmet iden küttaba
dahi hakk-ı kitabet alalar. Ve havas-ı humayunum a’şarından defterdarlarım me’kulatına mu’avenet
ideler. Ve cenab-ı şerifime her ne yerden pîşkeş gelse vüzerâma ve defterdarlarıma hisse vireler.”
Fatih Sultan Mehmet, Kanûnname-i Al-i Osman, s. 21; Fatih kanunnamesinde geçen “has”dan başka,
esas gelire ilave edilen diğer gelirlerden “âide” daha sonraları “avâid” olarak çeşitlenmiş ve alt
kademelerdeki bürokrasi mensupları için de tayin dolayısıyla alınacak olan bir hak haline gelmiştir.
Muzffer DOĞAN, “Osmanlı imparatorluğu’nda Makam Vergisi: Câize”, s. 37.
186 Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, s. 46.
187 Voynuk Ahmet Paşa, pîşkeşini saltanat vekili tarafından i’lâm olunmadan kanûna aykırı olarak
Rikâb-ı Hümayûn’a arz etmiş ve Saray-ı Amireden ihrâç edilmek için mütekaid (emekli) zümresine
katılıp has odabaşılık, Küçük Oda Kethüdâsı Gazanfer Ağaya verilmişti. Abdurrahman Abdi Paşa,
Vekâyi’-nâme, s. 16.
Göreve yeni getirilen kişiye, Rikâb-ı Hümayûn’a arz edeceği pîşkeş sadrazam tarafından i’lâm edilir, eğer göreve atanan, buna riayet etmeden pîşkeş sunarsa bu durum kanuna aykırı bulunurdu.187 Dolayısıyla bir makama tayin edilen kişi, kimlere hangi miktarda pîşkeş, câize, avâ’îd ve bahşiş vereceğini bilir ve hazırlıklarını ona göre yapardı. Başka bir deyişle, makam sahibinin bu masrafları yapabilecek ekonomik güce sahip olması gerekirdi. Örneğin; XVII. yüzyılda atandıkları mevkideki yetkilerini resmen başlatan hükümdarlık beratını aldıkları anda, Rumeli Beylerbeyi on bin akçe,
Rum Ortodoks Patriği yirmi bin guruş verirdi.188 Rikâb-ı Hümayûn Ağalarından biri bir hizmete tayin edildiği zaman, nöbetçi bulunan orta kapı kapıcılarıyla Bâb-ı Hümayûn kapıcılarına yüzer akçe, pîşkeşçiye yüz elli, meşaleciye kırk, mataracıya elli ve iskemleciye de kırk akçe verirdi.189 Edirne Bostancıbaşılarının tayin ve ibkalarında hazineye verdikleri rikâbiye altı bin guruştu.190
Osmanlı Devleti’ne tâbi Hristiyanların dinî liderleri olan patrikler, XVII. yüzyılda bulundukları makam için muayyen miktarda nakdî pîşkeş öderdi. İstanbul’un fethinden sonra patriklerden pîşkeş alınmadığı gibi, seçildiği zaman patriğe önemli miktarda para verildiği bilinmektedir. Patiriklerin ne zamandan beri hazineye pîşkeş adındaki vergiyi ödedikleri tam olarak bilinmemekle birlikte, Patrik Simeon’dan itibaren patrik koltuğuna oturmak isteyen herkesin Divân-ı Hümayûna mutad Sevgiliye Hediye Erkek ler sunması gerekmişti.191
Halil İNALCIK, Osmanlı İmparatorluğu ‘nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi (1300-1600), I, İstanbul 2000, s. 114-115.
189 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 402.
190 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s. 486.
191 Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a girişinin üçüncü günü Rum Ortodoksların patrik seçmelerini
emretmiştir. Seçilen Patrik Ganadiyos, Istabl-ı Amireden gönderilen donanmış bir ata binerek dinî
heyet ile beraber saraya geldiğinde, kendisine padişah tarafından üzeri inci ile murassa bir altın asa ve
diğer mezheblerin reislerine de asâ vs. verilmişti. İki hafta sonra verilen ferman mucebince patrik ve
dinî reisler hiçbir resm ve vergiye tâbi olmayacaklardı. Abdurrahman Vefik SAYIN, Tarih-i Mali, s.
63; Ahmet Mumcu daha sonradan Kilise içindeki ihtiras kavgalarının Türkleri de bu yolsuzluğa
ittiğine dikkat çekerek, başlangıçta mevcut olmayan pîşkeşin, bir vergi olarak hukukileştiğini ve
patriklik etrafındaki mücadelede, devlet yöneticilerine hatta valide sultanlara ayrıca rüşvet verilmesini
gerektirdiğini belirtmektedir. Ahmet MUMCU, OsmanlıDevleti’ndeRüşvet, s. 107.
192 Robert ANHEGGER-Halil İNALCIK, Kânûnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i ‘Örf-i Osmânî – II.
Mehmed ve Bayezid Devirlerine Ait Yasaknâme ve Kanunnâmeler, Ankara 2000, s. 65; BOA, D.VRS,
nr. 1/119; BOA, D.VRS, nr. 1/114; BOA, Ali Emirî, IV. Mehmet, nr. 7521; “Devletlü ve saadetlü
sultanım hazretleri sağ olsun. Bilfiil patrikliğe dâhil Erikli ve Kilidli ve Mirfete ve Tekirdağ ve Çorlu
ve Çatalca ve Malkara ve İpsala ve İnecek ve Uzunköprü ve kazalarında metropolidi olan Sakraynos
nam rahib mürd olup metropolidliği hâlî kalmağın metropolidliğini işbu darende-i arz-ı hal Selanik
metropolidi Niktos nam müstehık rahib kullarına tevcih ve adet-i pîşkeş-i kadimesin taraf-ı miriye eda
etdikden sonra tevabi’-i kadimesi olan piskoposlukları ile ma’an yedine berat-ı alişan inayet ve ihsan
İstanbul patriğinin dışında onun dinî otoritesine bağlı diğer patrikler (İskenderiye, Antakya, Kudüs, Ohri) ve Ermeni patrikliği ile bunların altında bulunan piskopos, metropolid gibi diğer Kilise görevlileri de tayinlerinde, her cülûsta ve üç yılda bir “âdet-i pîşkeş”, “âdet-i pîşkeş-i kadim” ya da “pîşkeş-i kadim-i mirî’ denilen vergiyi hazineye öderlerdi.192 Patrik seçimindeki rekabet ve mücadeleler bunlar arasında da olur ve bir yandan yetkili kilise hizmetlilerine ve diğer yandan da tayinde söz sahibi olan yöneticiye ödemeler yapılırdı.193 Verginin miktarı, ziraatini yaptıkları çeltik nehirlerinin gelirleri oranında olurdu. Bir çeltik nehrinde reis olan metropolidin ölümü ya da azli üzerine, yerine tayin olunacak kişi padişaha arz olunur, metropolidlik pîşkeşi olarak belirlenen mirî pîşkeşi ödemesi kaydıyla, padişah, pîşkeşi alınan kişiye metropolidlik beratının verilmesini ferman buyururdu.194