İnsanlar taşdevrinden beri farkında oldukları ve özelliklerini öğrendikçe bağlandıkları kehribarı, ilk zamanlar yalnızca renklerinin albenisi
etkisiyle doğada buldukları haliyle kullanmışlardır. Yıllar geçtikçe ellerindeki maddenin oldukça yumuşak ve işlenebilir olduğunu keşfettiler ve kehribarı işlemeye başladılar. Hammaddenin bulunduğu yerlerde, özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya da kehribar ustaları bezeme tekniklerini ve kullandıkları aletleri geliştirerek yüzyıllar boyunca çok nadide, sanat eseri düzeyinde ürünler yaratmışlardır. Günümüzde de kehribarı bazen yalnız, çoğunlukla diğer metallerle kombine ederek, daha çok ticari amaçlı olarak, ama gene de çok güzel takı ve diğer objeleri üretmektedirler.
Tüm değerli ve yarı değerli taşlardan farklı olarak, kehribarın takı ve mücevher olarak kullanımının yanında pek çok objenin yapımına olanak vermesi, özellikleri nedeniyle bilim çevrelerinin de ilgilenip, yararlandıkları bir madde olması onun yerinin çok özel olmasını sağlamıştır. Günümüzde Dünyanın çeşitli yerlerinde, kehribarin çeşitli renk, biçim ve büyüklükteki doğal hali ile, geçmişten günümüze dek bu maddeden yapılma eşya, süsleme, takı ve diğer objelerin sergilendiği müzeler bulunmakta veya birçok müzede değerli köşeler oluşturmaktadır.
OTANTİK TAŞ FARKI İLE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ 1.KALİTE HAS TAŞ (17 CRT SERBEST KESİM) ATEŞ KEHRİBARI ERKEK YÜZÜK ; ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUMUZDAN KALKAR;
Kuyumculukta Kehribar
Rusya nın en Batı toprağı olan, Baltık kıyısında yer alan Kaliningrad yöresi, Dünyanın Kehribar Merkezi özelliğini taşımaktadır. Hem Dünya rezervlerinin %90 ına sahip olması, hem de yıllık 500-700 ton üretiminin getirdiği pazar hakimiyeti ile tarihin her döneminde bu şehir ön plana çıkmıştır. Günümüzde de, doğadan çıkarılan kehribardan fabrikalarda 350 çeşitin üzerinde ürün üretilmekte, şehirde kehribar işlemeciliği eğitimi veren sanat enstitüsü ve Kehribar Müzesinin bulunmasının yanı sıra, her sene kehribar konusunda konferanslar, seminer ve fuarlar düzenlenmektedir. Böyle merkezlerde yapılan takı ve eşya tasarım yarışmaları da, hem bu sanatın gelişimini sağlayıp, hem de ortaya konan yeni yeni ürünlerin değer kazanmasını sağlamaktadır. Dünyanın farklı coğrafyalarında, her yıl yüzlerce ton üretim yapılmasına rağmen, yalnızca bu miktarın %3-5 i direkt kuyumculukta kullanılabilecek kalitedir.
Eğer, kehribar parçası, orijinal şekliyle değerlendirilecekse, yüzeyine kum püskürtülerek, dış oksidasyon kabuğu aşındırılarak, yüzey ve kapanımların (inclusion) doğal ve parlak hale gelmesi sağlanır.
Kehribar doğadan elde edildiğinde çok zaman bulanık ve mat bir görünümdedir. Canlı rengine yüzyıllarca oksidasyona maruz kalınca kavuşmaktadır. Kehribarı saydam hale getirmenin en yaygın methodu onu basınç altında otoklav (autoclave) da nitrojenle ısıtmaktır. Bundan sonra fırınlayarak, saydamlık, parıltı ve gözde konyak rengi elde etmesi sağlanmaya çalışılır.
Kaliteli fakat küçük kehribar çakılları, işlemecilikte değerlendirilebilmek amacıyla
320o C e kadar ısıtılarak, eritilir ve kalıplanıp preslenerek büyük kütleler elde edilir. Bu evrede istenirse eriyik maddeye renk katkısı, hatta plastik tipi sentetik maddeler ilave edilebilir.
Eritilip preslenen kehribar daha sert ancak daha az parlaktır. Bugün Rusya nın kendi iç pazarında değerlendirdiği kehribarin %80 i preslenmiş durumdadır. Presleme o kadar yüksek kalitede yapılmaktadır ki, doğal kehribarden ayrılması çok zordur. Presleme sırasında plastik katkısı yapılan kehribara “ambroid, amberoid veya Kehribaroid” adı verilmektedir.
Yüzyılın başında bulutlu-bulanık görüntülü kehribarların yavru domuz yağında kaynatılarak saydamlaşması sağlanıyordu. Sonradan diğer yağlarında bu iş için kullanılabileceği farkedildi ve kolza tohumunun buna çok uygun olduğu görüldü. Kolza tohumunun kırılma indeksi kehribarınkine yakındır. Kehribar, kolza yağı konulmuş metal kaba daldırılır ve kaynama noktasına kadar yavaş yavaş ısıtılır. Bulanıklığı yaratan mikroskopik hava kabarcıkları yavaş yavaş yağ ile dolar. Kehribarla, kolza yağının ışığı kırma indeksleri yakın olduğu için, kehribar saydamlaşır. Işık kehribar içinden interference e uğramadan geçer. Bu kaynama sırasında içinde su damlacığı bulunan kabarcıklar ise yassılaşarak disk şeklini alır. Payet görüntülü bu yapıya ‘sun spangles’ adı verilir. Bu işlemden sonra kehribar yavaşça soğutularak kırılganlaşması engellenir.
KEHRİBAR, GEÇMİŞE AÇILAN PENCERE: İNKLÜZYONLAR
Kehribarin kaynağı olan ağaç reçinesi, çeşitli nedenlerle salgılanır ve yeni salgılanmaların tekrarlamasıyla birikmeye başlar. Bu süreçte reçinenin yapışkan yüzeyine, dönemin ormanlarında yaşayan minik canlılar (genellikle kanatlı böcekler, örümcek, arı, karınca, sinek, mikroorganizmalar, polen, çiçek, yaprak, v.b) bazen rüzgarın savurmasıyla, bazen avlanırken, bazen avcıdan kaçarken kaza ile yapışırlar. Bazen de o sıralar yapışkanlığını nispeten kaybetmiş bir reçine topağı üzerinde bulunurken, gelişen hızlı bir yeni reçine sızıntısıyla sonsuza dek kehribar mahkumu olurlar. Sonradan, koşulların uygun olması halinde fosilli kehribar ve kapanımlardan (inclusion) söz edilir.
İnklüzyonlar yaygın olarak organik kökenli olduğu gibi, sülfür veya pirit (FeS 2) gibi inorganik kökenlide olabilir. Kehribar içinde, canlının gövdesi veya parçaları, toz toprak, pislik, bitki parçası, gaz, veya su kabarcıkları kapanım olarak bulunabilir. İnklüzyonlarda, çoğunlukla canlıya ait organik yapı yok olur, geride boşluk veya böceğin sert kısmından (kitin) parça kalır. Siyah renkli tanımlanamayan kapanımların karbonlaşmış ağaç kabuğu, kozalak, çam iğnesi gibi bitkisel parçacıklar olduğu saptanmıştır. Kehribar parçası, bilim insanları açısından geçmiş orman ekosistemlerinin tanınıp anlaşılabilmesi için bulunmaz bir pencere açar ve çok büyük miktarda bilgi saklar. Bu nedenle bilim çevreleri kehribara “doğal zaman kapsülü” gözüyle bakarlar.
Kehribardaki fosil kapanımlarında incelenen böcekler çoğunlukla günümüzün canlılarına benzemektedirler. Böceklerin evrimi 350-400 milyon yıl önce başladı ve aynı bugünkü böceklerin yaptığı gibi Tersiyer (20-50 Mil.yıl) ormanlarında reçine tuzaklarına düştüler. Memeliler de bu dönemde evrimleşmeye başladılar ve kehribar içinde memeli kılları, kemik parçaları, kuş tüyleri, sürüngen deri parçaları, akrep, salyangoz, kertenkele ve kurbağa gibi böceklere göre oldukça iri canlılarda seyrek olarak kapanımlarda yer aldılar.
Milyonlarca yıl öncesini, şeffaf görüntüsüyle günümüze taşıyan kehribar içinde 3000 civarında fosil ayırtedilmiştir. Bunların %86.7 si kanatlı böcekler, %11.6 sı örümcek grubu, %1.7 si çeşitli hayvan türleri iken bitki parçaları yalnızca %0.4 kadardır. Kehribar içinde rastlanan en eski fosil 146 milyon yıllıktır (Alt Kretase).
Reçine içine hapsolarak, onunla birlikte kehribara dönüşüm sürecini geçiren toz, toprak ve bitki parçaları miktar olarak fazla iseler, onun koyu kahve veya siyah gibi koyu renkler kazanmasına yol açarlar.
Kapanımlarda yeralan gaz kabarcıkları o kadar küçük (0,00017-0,02 mm.) ve bazen o kadar yoğundur ki (1mm2 de 900.000 kadar), kehribarin bulutlu, dumanlı, bulanık bir halde görünmesine yol açarlar. Bazen de aromatik moleküller vasıtasıyla mavi, yeşil, veya kırmızı görüntülü kehribarları yaratırlar.
Amber is an organik antik çam ağaçlarının sertleşmiş reçine oluşturan taş. Amber sertleştirme işlemi olarak bilinen polimerizasyon, fossilize yüzyıllar boyunca reçine s ve sert ve sağlam hale getirir. Amber viskoz, yapışkan reçineden oluşan ve bu nedenle yaygın olarak içerir içerme Amber sıkışmış ve sertleşmiş orada kaldı var s. Bu inklüzyonlar en bilinen varlık sivrisineklerle, genellikle böcek veya bitki bulunmaktadır. Içten dondurulmuş iyi korunmuş organizmalar Amber yüksek değerli.
Kimyasal formül Amber herhangi bir kesin kimyasal formülü olmadan kompleks organik malzemeden oluşur. Bu doğal madde aynı zamanda kökenli bağlı olarak değişebilir.
Renk Mavi, Kırmızı, Yeşil, Sarı, Turuncu, Kahverengi
Sertlik 2-2,5
Kristal Sistemi Amorf
Kırılma indisi 1,539-1,545
SG 1,0-1,1
Şeffaflık Neredeyse opak Şeffaf
Parıltı Reçineli
Dilinim Hiçbiri
Amber eski taş ve eski zamanlardan beri değerli olmuştur. Amber En yaygın renk kehribar olarak da bilinen sarı-turuncu renktedir. Renk çok farklı olduğunu ve taş almıştır. Amber de daha derin bir turuncu-kırmızı renkli veya hafif sarı bir renk olabilir. Olarak bilinen mavi renkli Amber Mavi Amber Dominik Cumhuriyeti bulunur. Amber Bu nadir türü nedeniyle kendisine eşsiz bir mavi belirti vardır floresan ve güçlü ışık doğrudan gözlenen zaman daha tipik bir turuncu-sarı bir renge sahip olacaktır.
Amber çok düşük bir özgül ağırlığa sahip, değerli taşlar ve hafif biridir. Su içinde yüzer olmayacak olsa da, daha yüksek bir yoğunluğa sahiptir tuzlu suda yüzen olabilir. Baltık Amber bazen sahilde kum bulunan özellikle fırtınalar sonrasında, deniz dibi kıyıya yıkanmış olan.
En formlar bulutlu ve saydam olmasına rağmen Amber tamamen şeffaf olabilir. Bulutluluk genellikle çok küçük ve yoğun, ancak tüm Amber kadar bulut olabilir sıkışmış hava kabarcıkları, kaynaklanır. Net şeffaflık Amber bulutlu örneklerden daha değerlidir. Genel olarak, Dominik Amber genellikle diğer Amber daha şeffaf ve aynı zamanda sık sık böcek içeren inklüzyon s. Dominik Amber da kuvvetle floresan, hem Uzundalga ve kısa dalga.
Amber bir taş için çok yumuşak ve çok dayanıklı değildir. Kenara eğilimden olumsuz kimyasallar ve çözümleri etkilenir ve uzak alkol, parfüm, benzin, asitler, ya da herhangi bir uzak tutulmalıdır, kolayca kazımak çözücü s. Amber Yangına maruz kalmaları durumunda da yanacak, ve çok fazla ısı veya basınç altında çatlak olabilir. –
Amber, milyonlarca yıl öncesine dayanan, kendisi zaman kadar eskidir. Ve yine, hala bugün inandı ve eklem ağrıları, romatizmalı hastalıkların tedavisinde ve hatta çocuklar için ağrı diş çıkarma için görkemli şifa gücü kullanılır. Baltık kehribar ayrıca kozmetik endüstrisinde ve diğer alanlarda kullanılmaktadır.
Baltık Amber – Zamanın başlangıcından beri
Zamanın başlangıcından beri Yüzyıllar boyunca, insanlar, geleneksel tıp doğanın lütuf kullandık. Ne bazen alternatif tıp denir aslında dünyanın pek çok yerinde bugün bir dayanak ilaçtır. Doğal Baltık Amber – daha fazla insan, doğal şifa ve ağrının giderilmesi için dışarı ulaşıyor gibi, bugün yaygındır ve zaman test durdu tek çare vardır. Ve iyi bir sebep. Doğal Baltık Amber dünyadaki diğer amber aksine benzersiz özelliklere sahiptir. Ünlü Hipokrat (460-377 BC) tıbbın babası, eserlerinde daha sonra Ortaçağ’a kadar bilim adamları tarafından kullanılan tıbbi özellikleri ve Baltık kehribar uygulama yöntemlerini anlattı. Antik Roma Baltık kehribar içinde ilaç olarak ve farklı hastalıklara karşı bir koruma olarak kullanılmıştır.
Ortaçağda Baltık kehribar boncuklar sarılık tedavisi için bile yıpranmış. Bu sarı taş sihirli gücü sağlıksız cilt sarılık ve organizmanın zayıflığını absorbe olabilir inanılırdı. Şartlar Oleum succini (amber yağı), balsamum succini (kehribar balsam), Extractum succini (kehribar ekstresi) sık sık yemek tarifleri ve bu kez simyacıların kayıtlarda kullanılmıştır.
Eski zamanlarda Litvanya kabileler ölü kötü ruhları kovmak ve iyi ruhları ruh seyahat yardımcı olmak için böyle bir tütsü kullandı. Onlar mutlu yaşamak ve onlar zafer ganimeti ile dönmek böylece bu savaşa gidiyor olabilir – onlar yeni evliler, daha hızlı büyümek diye yeni doğan bebekler fumigated bulundu. I. Dünya Savaşı kehribar hala kehribar ve votka parçadan oluşan çeşitli hastalıkların, örneğin tentür tedavisinde kullanılan önce erkeklerin cinsel gücünü arttırmak için düşünülmüştür. Litvanya’da ve Çarlık Rusya’nın dadılar hastalıklara kendilerini ve bebekleri korumak için kehribar boncuklar giymek zorunda kaldı. Gibi geç özellikle Almanya’da İkinci Dünya Savaşı, daha önce olduğu gibi, Baltık kehribar boncuklar daha az ağrılı diş patlama yapmak ve dişleri daha güçlü büyümeye yapmak bebeklerin bindirildi.
Tarihsel olarak, şifa ve ağrı tedavileri sadece doğal çevreden gibi mineraller, bitkiler, meyveler ve hayvanlar gibi yapılmıştır. Ortak inanç bir ilaç daha maddeler, güçlü ilaç oldu ve daha güçlü sonuçlar oldu. İlginç Nicolaus Copernicus tıp onun formüller 22 spesifik malzemeler dahil belgelenmiş unutmayın — ve bunlardan biri Baltık kehribar oldu. Biz kehribar çok uzun bir süre etrafında olmuştur farkındayız. Ama kehribar kaydedilen zamanın başlangıcından beri sağlık için benzersiz bir katkı yaptığını sahip olduğu nedir? Aslında, basit. Ya da madde – – süksinik asit denilen bir madde vardır. Toksik serbest radikaller ve kalp ritminin kesintilerini mücadele yardımcı olan güçlü bir anti oksidan, süksinik asit bilinci, konsantrasyon artırma, sinir sistem kurtarma teşvik ve bağışıklık sistemini desteklemek ve vücut ve beyin enerji drenaj telafi yardımcı olduğu gösterilmiştir ve refleksler ve stresi azaltmak.
Baltık kehribar süksinik asit% 3-8 oranında, çağdaş tıpta kullanılan bilimsel incelenen tıbbi madde içerir. Asit en yüksek içeriği kehribar kortekste bulunan – taş dış katmanını. Süksinik asit gücü konusunda çok belge var. Ve Doğal Baltık Amber “Succinium” olarak adlandırılan, daha sonra bir Dominik keşişi oldu 1193 doğumlu Albert The Great, böyle ocastoreum, mors, kafur, Tartarus ve aurum gibi diğer maddelerle takip zamanların en etkili ilaç olduğunu belirtti. O zaman insanlar da bira, şarap ve su kehribar tentürler yapılmış ve mide ağrıları romatizma için her şeye karşı onların etkili ilan etti. Son bilimsel araştırmalar da süksinik asit insan organizması üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu, bedeni güçlendirir bağışıklık, enerji ile ilgili süreçlerin seyrini ve asitlerin dengesini geliştirir. Süksinik asit, modern bakteriyoloji öncüsü ile analiz edilmiştir, olumlu etkisini teyit ve sonra bile, insan organizmasında süksinik asit fazlasının miktarda birikimi riski yoktur olduğunu keşfetti Nobel ödüllü Robert Kock (1886), vücuda önemli miktarda tanıtılması.
İnsanlar taşdevrinden beri farkında oldukları ve özelliklerini öğrendikçe bağlandıkları kehribarı, ilk zamanlar yalnızca renklerinin albenisi
etkisiyle doğada buldukları haliyle kullanmışlardır. Yıllar geçtikçe ellerindeki maddenin oldukça yumuşak ve işlenebilir olduğunu keşfettiler ve kehribarı işlemeye başladılar. Hammaddenin bulunduğu yerlerde, özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya da kehribar ustaları bezeme tekniklerini ve kullandıkları aletleri geliştirerek yüzyıllar boyunca çok nadide, sanat eseri düzeyinde ürünler yaratmışlardır. Günümüzde de kehribarı bazen yalnız, çoğunlukla diğer metallerle kombine ederek, daha çok ticari amaçlı olarak, ama gene de çok güzel takı ve diğer objeleri üretmektedirler.
Tüm değerli ve yarı değerli taşlardan farklı olarak, kehribarın takı ve mücevher olarak kullanımının yanında pek çok objenin yapımına olanak vermesi, özellikleri nedeniyle bilim çevrelerinin de ilgilenip, yararlandıkları bir madde olması onun yerinin çok özel olmasını sağlamıştır. Günümüzde Dünyanın çeşitli yerlerinde, kehribarin çeşitli renk, biçim ve büyüklükteki doğal hali ile, geçmişten günümüze dek bu maddeden yapılma eşya, süsleme, takı ve diğer objelerin sergilendiği müzeler bulunmakta veya birçok müzede değerli köşeler oluşturmaktadır.
OTANTİK TAŞ FARKI İLE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ 1.KALİTE HAS TAŞ (17 CRT SERBEST KESİM) ATEŞ KEHRİBARI ERKEK YÜZÜK ; ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUMUZDAN KALKAR;
Kuyumculukta Kehribar
Rusya nın en Batı toprağı olan, Baltık kıyısında yer alan Kaliningrad yöresi, Dünyanın Kehribar Merkezi özelliğini taşımaktadır. Hem Dünya rezervlerinin %90 ına sahip olması, hem de yıllık 500-700 ton üretiminin getirdiği pazar hakimiyeti ile tarihin her döneminde bu şehir ön plana çıkmıştır. Günümüzde de, doğadan çıkarılan kehribardan fabrikalarda 350 çeşitin üzerinde ürün üretilmekte, şehirde kehribar işlemeciliği eğitimi veren sanat enstitüsü ve Kehribar Müzesinin bulunmasının yanı sıra, her sene kehribar konusunda konferanslar, seminer ve fuarlar düzenlenmektedir. Böyle merkezlerde yapılan takı ve eşya tasarım yarışmaları da, hem bu sanatın gelişimini sağlayıp, hem de ortaya konan yeni yeni ürünlerin değer kazanmasını sağlamaktadır. Dünyanın farklı coğrafyalarında, her yıl yüzlerce ton üretim yapılmasına rağmen, yalnızca bu miktarın %3-5 i direkt kuyumculukta kullanılabilecek kalitedir.
Eğer, kehribar parçası, orijinal şekliyle değerlendirilecekse, yüzeyine kum püskürtülerek, dış oksidasyon kabuğu aşındırılarak, yüzey ve kapanımların (inclusion) doğal ve parlak hale gelmesi sağlanır.
Kehribar doğadan elde edildiğinde çok zaman bulanık ve mat bir görünümdedir. Canlı rengine yüzyıllarca oksidasyona maruz kalınca kavuşmaktadır. Kehribarı saydam hale getirmenin en yaygın methodu onu basınç altında otoklav (autoclave) da nitrojenle ısıtmaktır. Bundan sonra fırınlayarak, saydamlık, parıltı ve gözde konyak rengi elde etmesi sağlanmaya çalışılır.
Kaliteli fakat küçük kehribar çakılları, işlemecilikte değerlendirilebilmek amacıyla
320o C e kadar ısıtılarak, eritilir ve kalıplanıp preslenerek büyük kütleler elde edilir. Bu evrede istenirse eriyik maddeye renk katkısı, hatta plastik tipi sentetik maddeler ilave edilebilir.
Eritilip preslenen kehribar daha sert ancak daha az parlaktır. Bugün Rusya nın kendi iç pazarında değerlendirdiği kehribarin %80 i preslenmiş durumdadır. Presleme o kadar yüksek kalitede yapılmaktadır ki, doğal kehribarden ayrılması çok zordur. Presleme sırasında plastik katkısı yapılan kehribara “ambroid, amberoid veya Kehribaroid” adı verilmektedir.
Yüzyılın başında bulutlu-bulanık görüntülü kehribarların yavru domuz yağında kaynatılarak saydamlaşması sağlanıyordu. Sonradan diğer yağlarında bu iş için kullanılabileceği farkedildi ve kolza tohumunun buna çok uygun olduğu görüldü. Kolza tohumunun kırılma indeksi kehribarınkine yakındır. Kehribar, kolza yağı konulmuş metal kaba daldırılır ve kaynama noktasına kadar yavaş yavaş ısıtılır. Bulanıklığı yaratan mikroskopik hava kabarcıkları yavaş yavaş yağ ile dolar. Kehribarla, kolza yağının ışığı kırma indeksleri yakın olduğu için, kehribar saydamlaşır. Işık kehribar içinden interference e uğramadan geçer. Bu kaynama sırasında içinde su damlacığı bulunan kabarcıklar ise yassılaşarak disk şeklini alır. Payet görüntülü bu yapıya ‘sun spangles’ adı verilir. Bu işlemden sonra kehribar yavaşça soğutularak kırılganlaşması engellenir.
KEHRİBAR, GEÇMİŞE AÇILAN PENCERE: İNKLÜZYONLAR
Kehribarin kaynağı olan ağaç reçinesi, çeşitli nedenlerle salgılanır ve yeni salgılanmaların tekrarlamasıyla birikmeye başlar. Bu süreçte reçinenin yapışkan yüzeyine, dönemin ormanlarında yaşayan minik canlılar (genellikle kanatlı böcekler, örümcek, arı, karınca, sinek, mikroorganizmalar, polen, çiçek, yaprak, v.b) bazen rüzgarın savurmasıyla, bazen avlanırken, bazen avcıdan kaçarken kaza ile yapışırlar. Bazen de o sıralar yapışkanlığını nispeten kaybetmiş bir reçine topağı üzerinde bulunurken, gelişen hızlı bir yeni reçine sızıntısıyla sonsuza dek kehribar mahkumu olurlar. Sonradan, koşulların uygun olması halinde fosilli kehribar ve kapanımlardan (inclusion) söz edilir.
İnklüzyonlar yaygın olarak organik kökenli olduğu gibi, sülfür veya pirit (FeS 2) gibi inorganik kökenlide olabilir. Kehribar içinde, canlının gövdesi veya parçaları, toz toprak, pislik, bitki parçası, gaz, veya su kabarcıkları kapanım olarak bulunabilir. İnklüzyonlarda, çoğunlukla canlıya ait organik yapı yok olur, geride boşluk veya böceğin sert kısmından (kitin) parça kalır. Siyah renkli tanımlanamayan kapanımların karbonlaşmış ağaç kabuğu, kozalak, çam iğnesi gibi bitkisel parçacıklar olduğu saptanmıştır. Kehribar parçası, bilim insanları açısından geçmiş orman ekosistemlerinin tanınıp anlaşılabilmesi için bulunmaz bir pencere açar ve çok büyük miktarda bilgi saklar. Bu nedenle bilim çevreleri kehribara “doğal zaman kapsülü” gözüyle bakarlar.
Kehribardaki fosil kapanımlarında incelenen böcekler çoğunlukla günümüzün canlılarına benzemektedirler. Böceklerin evrimi 350-400 milyon yıl önce başladı ve aynı bugünkü böceklerin yaptığı gibi Tersiyer (20-50 Mil.yıl) ormanlarında reçine tuzaklarına düştüler. Memeliler de bu dönemde evrimleşmeye başladılar ve kehribar içinde memeli kılları, kemik parçaları, kuş tüyleri, sürüngen deri parçaları, akrep, salyangoz, kertenkele ve kurbağa gibi böceklere göre oldukça iri canlılarda seyrek olarak kapanımlarda yer aldılar.
Milyonlarca yıl öncesini, şeffaf görüntüsüyle günümüze taşıyan kehribar içinde 3000 civarında fosil ayırtedilmiştir. Bunların %86.7 si kanatlı böcekler, %11.6 sı örümcek grubu, %1.7 si çeşitli hayvan türleri iken bitki parçaları yalnızca %0.4 kadardır. Kehribar içinde rastlanan en eski fosil 146 milyon yıllıktır (Alt Kretase).
Reçine içine hapsolarak, onunla birlikte kehribara dönüşüm sürecini geçiren toz, toprak ve bitki parçaları miktar olarak fazla iseler, onun koyu kahve veya siyah gibi koyu renkler kazanmasına yol açarlar.
Kapanımlarda yeralan gaz kabarcıkları o kadar küçük (0,00017-0,02 mm.) ve bazen o kadar yoğundur ki (1mm2 de 900.000 kadar), kehribarin bulutlu, dumanlı, bulanık bir halde görünmesine yol açarlar. Bazen de aromatik moleküller vasıtasıyla mavi, yeşil, veya kırmızı görüntülü kehribarları yaratırlar.
Amber is an organik antik çam ağaçlarının sertleşmiş reçine oluşturan taş. Amber sertleştirme işlemi olarak bilinen polimerizasyon, fossilize yüzyıllar boyunca reçine s ve sert ve sağlam hale getirir. Amber viskoz, yapışkan reçineden oluşan ve bu nedenle yaygın olarak içerir içerme Amber sıkışmış ve sertleşmiş orada kaldı var s. Bu inklüzyonlar en bilinen varlık sivrisineklerle, genellikle böcek veya bitki bulunmaktadır. Içten dondurulmuş iyi korunmuş organizmalar Amber yüksek değerli.
Kimyasal formül Amber herhangi bir kesin kimyasal formülü olmadan kompleks organik malzemeden oluşur. Bu doğal madde aynı zamanda kökenli bağlı olarak değişebilir.
Renk Mavi, Kırmızı, Yeşil, Sarı, Turuncu, Kahverengi
Sertlik 2-2,5
Kristal Sistemi Amorf
Kırılma indisi 1,539-1,545
SG 1,0-1,1
Şeffaflık Neredeyse opak Şeffaf
Parıltı Reçineli
Dilinim Hiçbiri
Amber eski taş ve eski zamanlardan beri değerli olmuştur. Amber En yaygın renk kehribar olarak da bilinen sarı-turuncu renktedir. Renk çok farklı olduğunu ve taş almıştır. Amber de daha derin bir turuncu-kırmızı renkli veya hafif sarı bir renk olabilir. Olarak bilinen mavi renkli Amber Mavi Amber Dominik Cumhuriyeti bulunur. Amber Bu nadir türü nedeniyle kendisine eşsiz bir mavi belirti vardır floresan ve güçlü ışık doğrudan gözlenen zaman daha tipik bir turuncu-sarı bir renge sahip olacaktır.
Amber çok düşük bir özgül ağırlığa sahip, değerli taşlar ve hafif biridir. Su içinde yüzer olmayacak olsa da, daha yüksek bir yoğunluğa sahiptir tuzlu suda yüzen olabilir. Baltık Amber bazen sahilde kum bulunan özellikle fırtınalar sonrasında, deniz dibi kıyıya yıkanmış olan.
En formlar bulutlu ve saydam olmasına rağmen Amber tamamen şeffaf olabilir. Bulutluluk genellikle çok küçük ve yoğun, ancak tüm Amber kadar bulut olabilir sıkışmış hava kabarcıkları, kaynaklanır. Net şeffaflık Amber bulutlu örneklerden daha değerlidir. Genel olarak, Dominik Amber genellikle diğer Amber daha şeffaf ve aynı zamanda sık sık böcek içeren inklüzyon s. Dominik Amber da kuvvetle floresan, hem Uzundalga ve kısa dalga.
Amber bir taş için çok yumuşak ve çok dayanıklı değildir. Kenara eğilimden olumsuz kimyasallar ve çözümleri etkilenir ve uzak alkol, parfüm, benzin, asitler, ya da herhangi bir uzak tutulmalıdır, kolayca kazımak çözücü s. Amber Yangına maruz kalmaları durumunda da yanacak, ve çok fazla ısı veya basınç altında çatlak olabilir. –
Amber, milyonlarca yıl öncesine dayanan, kendisi zaman kadar eskidir. Ve yine, hala bugün inandı ve eklem ağrıları, romatizmalı hastalıkların tedavisinde ve hatta çocuklar için ağrı diş çıkarma için görkemli şifa gücü kullanılır. Baltık kehribar ayrıca kozmetik endüstrisinde ve diğer alanlarda kullanılmaktadır.
Baltık Amber – Zamanın başlangıcından beri
Zamanın başlangıcından beri Yüzyıllar boyunca, insanlar, geleneksel tıp doğanın lütuf kullandık. Ne bazen alternatif tıp denir aslında dünyanın pek çok yerinde bugün bir dayanak ilaçtır. Doğal Baltık Amber – daha fazla insan, doğal şifa ve ağrının giderilmesi için dışarı ulaşıyor gibi, bugün yaygındır ve zaman test durdu tek çare vardır. Ve iyi bir sebep. Doğal Baltık Amber dünyadaki diğer amber aksine benzersiz özelliklere sahiptir. Ünlü Hipokrat (460-377 BC) tıbbın babası, eserlerinde daha sonra Ortaçağ’a kadar bilim adamları tarafından kullanılan tıbbi özellikleri ve Baltık kehribar uygulama yöntemlerini anlattı. Antik Roma Baltık kehribar içinde ilaç olarak ve farklı hastalıklara karşı bir koruma olarak kullanılmıştır.
Ortaçağda Baltık kehribar boncuklar sarılık tedavisi için bile yıpranmış. Bu sarı taş sihirli gücü sağlıksız cilt sarılık ve organizmanın zayıflığını absorbe olabilir inanılırdı. Şartlar Oleum succini (amber yağı), balsamum succini (kehribar balsam), Extractum succini (kehribar ekstresi) sık sık yemek tarifleri ve bu kez simyacıların kayıtlarda kullanılmıştır.
Eski zamanlarda Litvanya kabileler ölü kötü ruhları kovmak ve iyi ruhları ruh seyahat yardımcı olmak için böyle bir tütsü kullandı. Onlar mutlu yaşamak ve onlar zafer ganimeti ile dönmek böylece bu savaşa gidiyor olabilir – onlar yeni evliler, daha hızlı büyümek diye yeni doğan bebekler fumigated bulundu. I. Dünya Savaşı kehribar hala kehribar ve votka parçadan oluşan çeşitli hastalıkların, örneğin tentür tedavisinde kullanılan önce erkeklerin cinsel gücünü arttırmak için düşünülmüştür. Litvanya’da ve Çarlık Rusya’nın dadılar hastalıklara kendilerini ve bebekleri korumak için kehribar boncuklar giymek zorunda kaldı. Gibi geç özellikle Almanya’da İkinci Dünya Savaşı, daha önce olduğu gibi, Baltık kehribar boncuklar daha az ağrılı diş patlama yapmak ve dişleri daha güçlü büyümeye yapmak bebeklerin bindirildi.
Tarihsel olarak, şifa ve ağrı tedavileri sadece doğal çevreden gibi mineraller, bitkiler, meyveler ve hayvanlar gibi yapılmıştır. Ortak inanç bir ilaç daha maddeler, güçlü ilaç oldu ve daha güçlü sonuçlar oldu. İlginç Nicolaus Copernicus tıp onun formüller 22 spesifik malzemeler dahil belgelenmiş unutmayın — ve bunlardan biri Baltık kehribar oldu. Biz kehribar çok uzun bir süre etrafında olmuştur farkındayız. Ama kehribar kaydedilen zamanın başlangıcından beri sağlık için benzersiz bir katkı yaptığını sahip olduğu nedir? Aslında, basit. Ya da madde – – süksinik asit denilen bir madde vardır. Toksik serbest radikaller ve kalp ritminin kesintilerini mücadele yardımcı olan güçlü bir anti oksidan, süksinik asit bilinci, konsantrasyon artırma, sinir sistem kurtarma teşvik ve bağışıklık sistemini desteklemek ve vücut ve beyin enerji drenaj telafi yardımcı olduğu gösterilmiştir ve refleksler ve stresi azaltmak.
Baltık kehribar süksinik asit% 3-8 oranında, çağdaş tıpta kullanılan bilimsel incelenen tıbbi madde içerir. Asit en yüksek içeriği kehribar kortekste bulunan – taş dış katmanını. Süksinik asit gücü konusunda çok belge var. Ve Doğal Baltık Amber “Succinium” olarak adlandırılan, daha sonra bir Dominik keşişi oldu 1193 doğumlu Albert The Great, böyle ocastoreum, mors, kafur, Tartarus ve aurum gibi diğer maddelerle takip zamanların en etkili ilaç olduğunu belirtti. O zaman insanlar da bira, şarap ve su kehribar tentürler yapılmış ve mide ağrıları romatizma için her şeye karşı onların etkili ilan etti. Son bilimsel araştırmalar da süksinik asit insan organizması üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu, bedeni güçlendirir bağışıklık, enerji ile ilgili süreçlerin seyrini ve asitlerin dengesini geliştirir. Süksinik asit, modern bakteriyoloji öncüsü ile analiz edilmiştir, olumlu etkisini teyit ve sonra bile, insan organizmasında süksinik asit fazlasının miktarda birikimi riski yoktur olduğunu keşfetti Nobel ödüllü Robert Kock (1886), vücuda önemli miktarda tanıtılması.