Bugünün Saraylısı İzle Ata Efendi’yi, Yerini Seven Fidan’da Erbil’i, Dişi Örümcek’te Hayati Bey’i örnek gösterebiliriz. Fakat erkekler, cinsel açıdan çekici olan bu tip kadınlarla evlenmezler. Görgülü, güzel, genç, millî değerlere sahip, namuslu, zeki, halktan kopmamış kadınlarla evlenmeyi tercih ederler. Beğendikleri kadınlarla, genelde seyahat ortamında karşılaşırlar. Bunun için vapur en çok kullanılan mekândır. Özellikle yurt dışına yapılan seyahatler, erkeklere beğendikleri kadınlara daha rahat yaklaşabilme imkânı sağlamıştır. Bununla beraber Bugünün Saraylısı İzle’in konusu yurt dışında geçen romanlarındaki erkek karakterler, aynı dili ve dini paylaşan kadınları seçerler. Bunda yazarın kadın karakterler
üzerindeki millîyetçi görüşlerini de görebiliriz.
Genelde kadın ile erkek arasındaki yaş farkı 12-13 arasındadır. Kadınların kendilerinden yaşlı bir erkek seçmelerinin temelinde, Electra karmaşası olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü kendilerini, yaşça büyük erkeklerin yanında daha çocuk, daha rahat ve güvende hissederler. Buna, çevrelerindeki genç erkeklerin bedenlerini nesneleştirmesine karşın, yaşı ileride olan erkeklerin cinselliklerini ön planda tutmamaları da etkendir. Böylece çevreleriyle çelişen bir hayat süren bu tip kadınlar, kendilerini koruyan ve yeni bir yaşam sunan orta yaşın üzerinde erkeklerle evlenerek toplum önünde aklanırlar.
Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarındaki kadın kimliği ile toplumsal yaşamda değişmeye başlayan kadın kimliği paralellik gösterir. Çünkü Bugünün Saraylısı İzle, yaşanan kültürel yozlaşmadan duyduğu kaygıyı kadın üzerinde odaklayarak; kadının lüks düşkünü, millî değerlerini
küçümseyen, sosyete hayatına özenen davranışlarını ve fikirlerini eleştirmiştir. Mesela romanlarındaki toplumsal değerlerle uyuşan davranışlara sahip ideal kadınlar; gelenekçi, ailesine bağlı, özverili, namuslu, toplumsal değerlerle uyuşan yapıdadırlar. Toplumla çelişen davranışları sergileyen kötü kadınlar ise, erkekler konusunda deneyimli, cinselliklerini ön planda tutan, eğlence ve lüks düşkünü niteliktedirler. Ayrıca Bugünün Saraylısı İzle, romanlarında yanlış Batılılaşma sonucu görülen aile hayatındaki sadakatsiz eşler, boşanma, annelerin eğitimsizliği, evdeki baba otoritesinin zayıflaması, apartmanların ahlâksızlığın mekânı olarak kullanılması, kaç-göçün kalkmasından sonra kitle ulaşım araçlarında yaşanan cinsel tacizler gibi sosyolojik unsurları, kadın-erkek ilişkileri zemininde değerlendirerek, bunların toplumsal yönüne işaret
etmiştir.
Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarında bir başka sosyolojik unsursa, zayıflayan Osmanlı bürokrasisi karşısında sonradan görme zengin eşlerinin toplumu yozlaştırıcı davranışlarıdır. Bunun nedeni, ülkenin Birinci Dünya Savaşına girmesiyle oluşturduğu eğitimli memur
sınıfının daralıp vurguncu zenginlerin türemesidir.∗Mesela İstanbul’un Bir Yüzü’nde, II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı bürokrasisi ile türedi zenginleri arasında yaşanan sınıfsal değişimle, eğitimli ve görgülü kadınların, görgüsüz ve cahil kadınların karşısında nasıl
Şerif Mardin, “Türk Modernleşmesi”nde Bugünün Saraylısı İzle Karay’dan örnek vererek, Tanzimat döneminde hakiki bir ihtiyacı karşılayan memur sınıfının ekonomik darboğaza girmesiyle vurguncu zenginlerin sınıf atladığını, memurlardan oluşan orta sınıfın ise acınacak duruma düştüğünübelirtir. Şerif Mardin, Türk Modernleşmesi, İletişim Yayınları, İstanbul gelenekçi konuma düştüğüne değinilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Ekmek Elden Su Gölden’de, kırsal kesimden gelen varlıklı ağaların eşlerinin, şehir hayatını köylüleştirdiği
belirtilmiştir.
Bunun sonucunda Bugünün Saraylısı İzle, sınıfsal değişimin sebep olduğu kültürel yozlaşmanın önüne geçmek için kadın eğitiminin önemine değinir. Bu nedenle romanlarındaki kadın eğitimi, sınıfsal açıdan ele alınır. Mesela zengin sınıfa mensup aileler, kızlarını yabancı okullara gönderirlerken; orta sınıfa mensup aileler ise öğretmen veya sanat okullarına yollarlar. Üniversiteye giden kızların sayısı ise azdır. Kızların gittikleri okullara göre toplum hayatına bakışları genel olarak değerlendirildiğinde; yabancı okullara gönderilen kızların aldıkları eğitim; ana dillerini küçümsemelerine, Batılı hayatın taklitçisi durumuna düşmelerine ve kendi kültürlerine yabancılaşmalarına neden olur. Orta sınıftan gelen kızlar ise
evdeki baba otoritesi eksikliğinden lüks bir hayatın peşinden giderler.
Bununla beraber incelenen romanlarda, kadınların millî değerlerden yoksun bir eğitim anlayışında yetiştirilmeleri eleştirilmiştir. Özellikle yabancı dil özentisinin olumsuz etkileri üzerinde durulmuştur. Çünkü dil, toplumun kültürel devamlılığını sağlar. Hayatı ve olayları algılayışımızda dayanağımız, dildir. Bu sebeple Bugünün Saraylısı İzle de romanlarında, dilde yaşanan bozulmanın kültürel bir yozlaşmaya neden olacağını vurgulamıştır. Mesela Batılı okullarda eğitim alan zengin sınıfa mensup kızların, kendilerini göstermek için bulundukları ortamlarda günlük konuşmalarına yabancı sözcükler sıkıştırmaları eleştirilmiştir. Bu nedenle Bugünün Saraylısı İzle romanlarında anneler, millî kültürün devamlılığında ve yeni neslin biçimlenmesinde önemli misyona sahiptirler.
Kadınların eğitim durumlarında, pöpüler kültürün de olumsuz etkilerine değinilmiştir. Mesela kadın karakterlerde, sinema ve aşk romanlarının Bovarist bir etki yarattığını görebiliriz. Çünkü okudukları romanlar, hayat karşısında tecrübesiz olan kadınlarda, arzu yaratır. Bunun sonucunda kendi gerçeklikleri dışında, hayallerini kurdukları bir dünyada yaşamaya başlarlar ve toplum hayatından uzaklaşırlar. Bu duruma, Sürgün’de lüks bir hayatı arzulayan, okuduğu kitaplardan ve seyrettiği filmlerden etkilenerek ailesini ve kendi yaşamını mahveden Seher’i örnek gösterebiliriz.
Bu doğrultuda Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarında kadınlar, değişen toplumsal koşulların yarattığı kaygıda önemli yer tutarlar. Dolayısıyla romanlarındaki kadın-erkek ilişkilerinde 136namus kavramı yüceltilmiş, kadın eğitiminin önemi vurgulanmıştır. Yazarın çözümü ise orta
sınıftan gelen, halkla bağını koparmamış, üretime dahil, üniversite mezunu genç kızların toplumsal yozlaşmanın önüne geçeceği fikridir. Böylece kurtuluşu yeni düzen içinde sivrilecek orta sınıfın insanlarında görür.
Bugünün Saraylısı İzle Ata Efendi’yi, Yerini Seven Fidan’da Erbil’i, Dişi Örümcek’te Hayati Bey’i örnek gösterebiliriz. Fakat erkekler, cinsel açıdan çekici olan bu tip kadınlarla evlenmezler. Görgülü, güzel, genç, millî değerlere sahip, namuslu, zeki, halktan kopmamış kadınlarla evlenmeyi tercih ederler. Beğendikleri kadınlarla, genelde seyahat ortamında karşılaşırlar. Bunun için vapur en çok kullanılan mekândır. Özellikle yurt dışına yapılan seyahatler, erkeklere beğendikleri kadınlara daha rahat yaklaşabilme imkânı sağlamıştır. Bununla beraber Bugünün Saraylısı İzle’in konusu yurt dışında geçen romanlarındaki erkek karakterler, aynı dili ve dini paylaşan kadınları seçerler. Bunda yazarın kadın karakterler
üzerindeki millîyetçi görüşlerini de görebiliriz.
Genelde kadın ile erkek arasındaki yaş farkı 12-13 arasındadır. Kadınların kendilerinden yaşlı bir erkek seçmelerinin temelinde, Electra karmaşası olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü kendilerini, yaşça büyük erkeklerin yanında daha çocuk, daha rahat ve güvende hissederler. Buna, çevrelerindeki genç erkeklerin bedenlerini nesneleştirmesine karşın, yaşı ileride olan erkeklerin cinselliklerini ön planda tutmamaları da etkendir. Böylece çevreleriyle çelişen bir hayat süren bu tip kadınlar, kendilerini koruyan ve yeni bir yaşam sunan orta yaşın üzerinde erkeklerle evlenerek toplum önünde aklanırlar.
Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarındaki kadın kimliği ile toplumsal yaşamda değişmeye başlayan kadın kimliği paralellik gösterir. Çünkü Bugünün Saraylısı İzle, yaşanan kültürel yozlaşmadan duyduğu kaygıyı kadın üzerinde odaklayarak; kadının lüks düşkünü, millî değerlerini
küçümseyen, sosyete hayatına özenen davranışlarını ve fikirlerini eleştirmiştir. Mesela romanlarındaki toplumsal değerlerle uyuşan davranışlara sahip ideal kadınlar; gelenekçi, ailesine bağlı, özverili, namuslu, toplumsal değerlerle uyuşan yapıdadırlar. Toplumla çelişen davranışları sergileyen kötü kadınlar ise, erkekler konusunda deneyimli, cinselliklerini ön planda tutan, eğlence ve lüks düşkünü niteliktedirler. Ayrıca Bugünün Saraylısı İzle, romanlarında yanlış Batılılaşma sonucu görülen aile hayatındaki sadakatsiz eşler, boşanma, annelerin eğitimsizliği, evdeki baba otoritesinin zayıflaması, apartmanların ahlâksızlığın mekânı olarak kullanılması, kaç-göçün kalkmasından sonra kitle ulaşım araçlarında yaşanan cinsel tacizler gibi sosyolojik unsurları, kadın-erkek ilişkileri zemininde değerlendirerek, bunların toplumsal yönüne işaret
etmiştir.
Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarında bir başka sosyolojik unsursa, zayıflayan Osmanlı bürokrasisi karşısında sonradan görme zengin eşlerinin toplumu yozlaştırıcı davranışlarıdır. Bunun nedeni, ülkenin Birinci Dünya Savaşına girmesiyle oluşturduğu eğitimli memur
sınıfının daralıp vurguncu zenginlerin türemesidir.∗Mesela İstanbul’un Bir Yüzü’nde, II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı bürokrasisi ile türedi zenginleri arasında yaşanan sınıfsal değişimle, eğitimli ve görgülü kadınların, görgüsüz ve cahil kadınların karşısında nasıl
Şerif Mardin, “Türk Modernleşmesi”nde Bugünün Saraylısı İzle Karay’dan örnek vererek, Tanzimat döneminde hakiki bir ihtiyacı karşılayan memur sınıfının ekonomik darboğaza girmesiyle vurguncu zenginlerin sınıf atladığını, memurlardan oluşan orta sınıfın ise acınacak duruma düştüğünübelirtir. Şerif Mardin, Türk Modernleşmesi, İletişim Yayınları, İstanbul gelenekçi konuma düştüğüne değinilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Ekmek Elden Su Gölden’de, kırsal kesimden gelen varlıklı ağaların eşlerinin, şehir hayatını köylüleştirdiği
belirtilmiştir.
Bunun sonucunda Bugünün Saraylısı İzle, sınıfsal değişimin sebep olduğu kültürel yozlaşmanın önüne geçmek için kadın eğitiminin önemine değinir. Bu nedenle romanlarındaki kadın eğitimi, sınıfsal açıdan ele alınır. Mesela zengin sınıfa mensup aileler, kızlarını yabancı okullara gönderirlerken; orta sınıfa mensup aileler ise öğretmen veya sanat okullarına yollarlar. Üniversiteye giden kızların sayısı ise azdır. Kızların gittikleri okullara göre toplum hayatına bakışları genel olarak değerlendirildiğinde; yabancı okullara gönderilen kızların aldıkları eğitim; ana dillerini küçümsemelerine, Batılı hayatın taklitçisi durumuna düşmelerine ve kendi kültürlerine yabancılaşmalarına neden olur. Orta sınıftan gelen kızlar ise
evdeki baba otoritesi eksikliğinden lüks bir hayatın peşinden giderler.
Bununla beraber incelenen romanlarda, kadınların millî değerlerden yoksun bir eğitim anlayışında yetiştirilmeleri eleştirilmiştir. Özellikle yabancı dil özentisinin olumsuz etkileri üzerinde durulmuştur. Çünkü dil, toplumun kültürel devamlılığını sağlar. Hayatı ve olayları algılayışımızda dayanağımız, dildir. Bu sebeple Bugünün Saraylısı İzle de romanlarında, dilde yaşanan bozulmanın kültürel bir yozlaşmaya neden olacağını vurgulamıştır. Mesela Batılı okullarda eğitim alan zengin sınıfa mensup kızların, kendilerini göstermek için bulundukları ortamlarda günlük konuşmalarına yabancı sözcükler sıkıştırmaları eleştirilmiştir. Bu nedenle Bugünün Saraylısı İzle romanlarında anneler, millî kültürün devamlılığında ve yeni neslin biçimlenmesinde önemli misyona sahiptirler.
Kadınların eğitim durumlarında, pöpüler kültürün de olumsuz etkilerine değinilmiştir. Mesela kadın karakterlerde, sinema ve aşk romanlarının Bovarist bir etki yarattığını görebiliriz. Çünkü okudukları romanlar, hayat karşısında tecrübesiz olan kadınlarda, arzu yaratır. Bunun sonucunda kendi gerçeklikleri dışında, hayallerini kurdukları bir dünyada yaşamaya başlarlar ve toplum hayatından uzaklaşırlar. Bu duruma, Sürgün’de lüks bir hayatı arzulayan, okuduğu kitaplardan ve seyrettiği filmlerden etkilenerek ailesini ve kendi yaşamını mahveden Seher’i örnek gösterebiliriz.
Bu doğrultuda Bugünün Saraylısı İzle’in romanlarında kadınlar, değişen toplumsal koşulların yarattığı kaygıda önemli yer tutarlar. Dolayısıyla romanlarındaki kadın-erkek ilişkilerinde 136namus kavramı yüceltilmiş, kadın eğitiminin önemi vurgulanmıştır. Yazarın çözümü ise orta
sınıftan gelen, halkla bağını koparmamış, üretime dahil, üniversite mezunu genç kızların toplumsal yozlaşmanın önüne geçeceği fikridir. Böylece kurtuluşu yeni düzen içinde sivrilecek orta sınıfın insanlarında görür.