Enerji Taşları konusuna hızla bir göz attıktan sonra, bilim a-damlarıyla fikir birliğine vararak hareketli ve sürekli değişim halindeki Enerji Taşları parçacıkları denizinde yüzen, çok sayıda Enerji Taşları parçacıklarından oluştuğumuz kanısına varabiliriz. Bütün bu birbirine bağlı parçacıklar aralarında sürekli olarak kimi zaman düzenli, kimi zaman da düzensiz, ama her zaman “bağlantılı” kuvvetler üreterek hareket ederler.
Bu anlık bağlantı, istediğimiz an birbirimizin aklındakileri anlama imkanı tanır. Böylece, birbirimizi anlamamız ve karşılıklı yardımlaşmamız mümkün olur. Aynı şekilde bu anlama, davranışlarımızın ve hatta düşüncelerimizin, başkalarını nasıl etkilediğini daha önce hiç düşünemeyeceğimiz şekilde tahmin etmemize yol açar.
Enerji Taşları anlamayı ve kullanmayı öğrenmeye başlayarak, evrenimizi çok daha ileriye, Enerji Taşlarınin çok daha yüksek bir şekline, aşka kadar ilerletebileceğiz.
Ellerinizi yaklaşık 5 – 10 cm uzaklıkta birbirine bakacak şekilde karşılıklı tutun. Şimdi çok yavaşça, gidip gelen bir hareketle aralarındaki uzaklığı arttırarak ellerinizi yaklaştırıp uzaklaştırın. Elleriniz arasında oluşturduğunuz şeyi hissedin. Nasıl bir şey hissediyorsunuz?
Şimdi de ellerinizi yaklaşık 30 cm birbirinden uzaklaştırın. Çok yavaşça, hafif bir basınç hissedene kadar, tekrar yaklaştırın. Şu an, vücudunuzun Enerji Taşları sınırına dokundunuz. Eğer emin değilseniz, alıştırmayı çok daha dikkatli bir şekilde tekrar edin. Yalnız daha önce, Enerji Taşlarıyi harekete geçirmek için, ellerinizi hızlı bir şekilde birbirine sürtün.
Eğer fırsatını bulursanız, bu alıştırmayı bir çocukla, oyun şeklinde deneyin. Ellerinizi (sizin sağ eliniz, onun sol eli) yavaşça yaklaştırın ve herhangi bir şey hissettiğinde size “evet” demesini isteyin. Onun, bu Enerji Taşlarıyi ne kadar çabuk “hissettiğini” görünce şaşıracaksınız. Aynı şey sizin için de geçerli, çünkü çocukların Enerji Taşlarısi çok daha saf ve kuvvetlidir.
İşte bir çocuk veya başka biriyle uygulayabileceğiniz bir başka” oyun”: her iki elinizi de, avuç içleri karşılıklı olacak şekilde yaklaşık 10 cm uzaklıkta tutun. Sağ işaret parmağınızı, sol elinizle arasında yaklaşık 1 cm kalacak şekilde tutun. Şimdi, sağ işaret parmağınızın yardımıyla fiziksel
herhangi bir dokunma olmadan, avuç içinizde daireler (sağ dan sola) çizin. Ne hissettiniz? Gıdıklanma mı? Sıcaklık mı?
Eğer maddeyi, yoğunlaşmış Enerji Taşları olarak tanımlarsak, evrensel Enerji Taşları alanını da maddeyle Enerji Taşlarınin bölgeleri arasında yer aldığını varsayarak açıklayabiliriz.
Evrensel Enerji Taşları alanı, bütün uzayın, canlıların olduğu kadar cansız cisimlerin de içine işlemiş bir şekilde ve bu cisimlerle aramızda yer alır. Kaynak noktasıyla arasındaki uzaklığa göre değişen bir yoğunlukla, bir cisimden diğerine hareket eder. Küçük Enerji Taşları iplerini hatırladınız mı? Bu alan, düzenli indükleme” ve paralel rezonans12‘ yasalarına uyar, yani, diyapozonu131 tınlattığımızda, kendisi de, aynı sesi çıkarıp, aynı frekansta tınlayacaktır.
Araştırmacılar evrensel Enerji Taşları alanının, birbirinden ayrı ve farklı frekansta titreşen ışık noktalarından, spirallerden, birbirine bağlı çizgilerden oluşmuş bir dizi çok iyi düzenlenmiş geometrik noktadan, aynı zamanda da kıvılcım ve buğudan oluştuğunu ileri sürerler. Bu alan dokunarak, tadarak, koklayarak ve işiterek algılanabilen titreşimler yayar. Parlaklığı, en zayıf duyularla dahi fark edilebilir.
Bazı araştırmacılar bize, evrensel Enerji Taşları alanının, siner-jik olduğunu göstermiştir; yani parçalarının, aynı anda yaptığı hareketin etkisi, bireysel hareketlerinin etkilerinin toplamından fazladır
İnsanın Enerji Taşları alanı, insan yaşamının derinlikleriyle evrensel Enerji Taşlarıyi bir araya getiren bir olgudur. Kendini, fiziksel gövdeyi çevreleyen ve ışıklı bir yapı içeren, kendi özel ışınlarını yayan, genel olarak “aura” diye tanınan bir şekilde gösterir. Demek ki, insanın aura’sı ya da “insanın Enerji Taşları alanı”, evrensel Enerji Taşlarınin insan vücuduna bağlı bir parçasıdır.
İnsanın Enerji Taşları alanının, madde ve varolan cisimler üzerinde düzenleyici bir etkisi vardır. Bu alanın, 3 boyuttan daha yüksek bir noktada varolduğu düşünülür.
Maddesel dünyada kendini gösteren bütün değişiklikler kendilerini önce bu alanda gösterir. Bu konudan ilerde, Düşünce adlı 9. bölümde, daha derinlemesine bahsedeceğiz.
Öyle görünüyor ki, insanın Enerji Taşları alanı, sürekli olarak evrensel Enerji Taşlarıden üretilir. Biz Enerji Taşlarımizi kullanmayı arttırdıkça, o da tıpkı bir bolluk sembolü gibi, daha da çoğalır. Bu kaynak sonsuzdur. Bu Enerji Taşlarıden istediğimiz kadar ödünç alabiliriz. Bu inanılmaz bir kavramdır ve gezegenimiz için olduğu kadar, gelecek evrimimiz için de büyük umutlar taşır.
Enerji Taşları konusuna hızla bir göz attıktan sonra, bilim a-damlarıyla fikir birliğine vararak hareketli ve sürekli değişim halindeki Enerji Taşları parçacıkları denizinde yüzen, çok sayıda Enerji Taşları parçacıklarından oluştuğumuz kanısına varabiliriz. Bütün bu birbirine bağlı parçacıklar aralarında sürekli olarak kimi zaman düzenli, kimi zaman da düzensiz, ama her zaman “bağlantılı” kuvvetler üreterek hareket ederler.
Bu anlık bağlantı, istediğimiz an birbirimizin aklındakileri anlama imkanı tanır. Böylece, birbirimizi anlamamız ve karşılıklı yardımlaşmamız mümkün olur. Aynı şekilde bu anlama, davranışlarımızın ve hatta düşüncelerimizin, başkalarını nasıl etkilediğini daha önce hiç düşünemeyeceğimiz şekilde tahmin etmemize yol açar.
Enerji Taşları anlamayı ve kullanmayı öğrenmeye başlayarak, evrenimizi çok daha ileriye, Enerji Taşlarınin çok daha yüksek bir şekline, aşka kadar ilerletebileceğiz.
Ellerinizi yaklaşık 5 – 10 cm uzaklıkta birbirine bakacak şekilde karşılıklı tutun. Şimdi çok yavaşça, gidip gelen bir hareketle aralarındaki uzaklığı arttırarak ellerinizi yaklaştırıp uzaklaştırın. Elleriniz arasında oluşturduğunuz şeyi hissedin. Nasıl bir şey hissediyorsunuz?
Şimdi de ellerinizi yaklaşık 30 cm birbirinden uzaklaştırın. Çok yavaşça, hafif bir basınç hissedene kadar, tekrar yaklaştırın. Şu an, vücudunuzun Enerji Taşları sınırına dokundunuz. Eğer emin değilseniz, alıştırmayı çok daha dikkatli bir şekilde tekrar edin. Yalnız daha önce, Enerji Taşlarıyi harekete geçirmek için, ellerinizi hızlı bir şekilde birbirine sürtün.
Eğer fırsatını bulursanız, bu alıştırmayı bir çocukla, oyun şeklinde deneyin. Ellerinizi (sizin sağ eliniz, onun sol eli) yavaşça yaklaştırın ve herhangi bir şey hissettiğinde size “evet” demesini isteyin. Onun, bu Enerji Taşlarıyi ne kadar çabuk “hissettiğini” görünce şaşıracaksınız. Aynı şey sizin için de geçerli, çünkü çocukların Enerji Taşlarısi çok daha saf ve kuvvetlidir.
İşte bir çocuk veya başka biriyle uygulayabileceğiniz bir başka” oyun”: her iki elinizi de, avuç içleri karşılıklı olacak şekilde yaklaşık 10 cm uzaklıkta tutun. Sağ işaret parmağınızı, sol elinizle arasında yaklaşık 1 cm kalacak şekilde tutun. Şimdi, sağ işaret parmağınızın yardımıyla fiziksel
herhangi bir dokunma olmadan, avuç içinizde daireler (sağ dan sola) çizin. Ne hissettiniz? Gıdıklanma mı? Sıcaklık mı?
Eğer maddeyi, yoğunlaşmış Enerji Taşları olarak tanımlarsak, evrensel Enerji Taşları alanını da maddeyle Enerji Taşlarınin bölgeleri arasında yer aldığını varsayarak açıklayabiliriz.
Evrensel Enerji Taşları alanı, bütün uzayın, canlıların olduğu kadar cansız cisimlerin de içine işlemiş bir şekilde ve bu cisimlerle aramızda yer alır. Kaynak noktasıyla arasındaki uzaklığa göre değişen bir yoğunlukla, bir cisimden diğerine hareket eder. Küçük Enerji Taşları iplerini hatırladınız mı? Bu alan, düzenli indükleme” ve paralel rezonans12‘ yasalarına uyar, yani, diyapozonu131 tınlattığımızda, kendisi de, aynı sesi çıkarıp, aynı frekansta tınlayacaktır.
Araştırmacılar evrensel Enerji Taşları alanının, birbirinden ayrı ve farklı frekansta titreşen ışık noktalarından, spirallerden, birbirine bağlı çizgilerden oluşmuş bir dizi çok iyi düzenlenmiş geometrik noktadan, aynı zamanda da kıvılcım ve buğudan oluştuğunu ileri sürerler. Bu alan dokunarak, tadarak, koklayarak ve işiterek algılanabilen titreşimler yayar. Parlaklığı, en zayıf duyularla dahi fark edilebilir.
Bazı araştırmacılar bize, evrensel Enerji Taşları alanının, siner-jik olduğunu göstermiştir; yani parçalarının, aynı anda yaptığı hareketin etkisi, bireysel hareketlerinin etkilerinin toplamından fazladır
İnsanın Enerji Taşları alanı, insan yaşamının derinlikleriyle evrensel Enerji Taşlarıyi bir araya getiren bir olgudur. Kendini, fiziksel gövdeyi çevreleyen ve ışıklı bir yapı içeren, kendi özel ışınlarını yayan, genel olarak “aura” diye tanınan bir şekilde gösterir. Demek ki, insanın aura’sı ya da “insanın Enerji Taşları alanı”, evrensel Enerji Taşlarınin insan vücuduna bağlı bir parçasıdır.
İnsanın Enerji Taşları alanının, madde ve varolan cisimler üzerinde düzenleyici bir etkisi vardır. Bu alanın, 3 boyuttan daha yüksek bir noktada varolduğu düşünülür.
Maddesel dünyada kendini gösteren bütün değişiklikler kendilerini önce bu alanda gösterir. Bu konudan ilerde, Düşünce adlı 9. bölümde, daha derinlemesine bahsedeceğiz.
Öyle görünüyor ki, insanın Enerji Taşları alanı, sürekli olarak evrensel Enerji Taşlarıden üretilir. Biz Enerji Taşlarımizi kullanmayı arttırdıkça, o da tıpkı bir bolluk sembolü gibi, daha da çoğalır. Bu kaynak sonsuzdur. Bu Enerji Taşlarıden istediğimiz kadar ödünç alabiliriz. Bu inanılmaz bir kavramdır ve gezegenimiz için olduğu kadar, gelecek evrimimiz için de büyük umutlar taşır.