Kalsedonun Minerolojik, Gemolojik Özellikleri ve Kullanım Alanı
Genel anlamıyla kalsedon, kuvars ailesinin lifsi mikrokristalin yapıdaki türlerinin tümüne verilen addır (Hurlbut and Switzer, 1979). Kıvrımlı konsantrik bantlar halinde ardalanmış farklı renklerde olan türlerine agat (akik), yaprakçıklar halinde mika kapanımları içeren opak yeşil yada altın-kahve renkli olanlarına aventurin; üzerinde kahve/kırmızı jasper noktacıkları bulunan opak yeşil renkli olanlarına kantaşı; gri ve mavi renkli, bantlı olmayan yapıdakilere kalsedon, yarısaydam yada opak yeşil renkli olanlarına krizopras; yarısaydam, renksiz, yeşil dentritik kapanım içerenlerine moss agat, demir oksit (hematit) ile renklenmiş, kırmızı renkli olanlarına karneol; demir hidroksit (götit) ile renklenmiş olanlarına sard; paralel çizgiler halinde ardalanmış siyah ve beyaz renkli olanlarına oniks; onikstekine benzer şekilde sıralanan bantlar halinde beyaz ve kırmızı-turuncu renkli olanlarına sardoniks denir (Hurlbut and Switzer, 1979; Read, P.G., 1999).
Türkiye’de kalsedon oluşuklarına, başta Eskişehir olmak üzere Afyon-Bayat, Ankara- Çubuk, Bilecik, Çorum, Kütahya, Tokat, Yozgat, Van bölgelerinde rastlanmaktadır.
Tablo 1.2 Sarıcakaya kalsedonunun gemolojik özellikleri (İçözü, 2001′ den alınmıştır).
ÖZELLİK TANIM
Renk Koyu mavi, gökyüzü mavisi, açık maviye değişen tonlarda, bazen beyazımsı mavi
Berraklık İşlenmiş halde saydam
Kırılma İndisi 1.535- 1.538
Çift Kırılma Yok
Özgül Ağırlık 2.57- 2.61 (lifsi yapılar arasındaki gözeneklerin varlığına bağlı olarak)
Çok Renklilik Yok
Işıma (fluoresans) İnert
IR Soğurma Spektrası 420 ve 490 cm-1 de kuvvetli Si-O-Si büklüm pikleri
600, 710 ve 780 cm-1 de Si-Si gerilim pikleri
(Tanımlayıcı özellikte pikler)
825 ve 1155 cm-1 de Si-O gerilim pikleri
1400 ve 2000 cm-1 arası metal-oksijen titreşim bölgesi
O-H gerilim bölgesi ise tespit edilemedi
Sertlik 6.5- 7
İz elementler %4 den daha az Al içerir
Kapanımlar Taşa bulutsu bir görünüm veren, önemli miktarda beyaz kürecik içerir
Sarıcakaya (Eskişehir) kalsedonları kahvemsi-sarımsı renkli, yaklaşık 5 mm kalınlığında bir dış kabuk ile çevrelenmiş, pürüzsüz ve düzgün yüzeyli, gözenek boşluklarını doldurmuş yumrular şeklindedir. Bazı örneklerde dış kabuk daha ince ve beyazımsı-sarı renklidir. Yumruların çapları ortalama 10-15 cm’dir. Ancak 60-70 cm çapa kadar olanlar da bulunabilmektedir. Kalsedonların baskın rengi mavi, koyu mavi ile gökyüzü mavisi arasında çeşitlilik gösterir (Şekil 1.19). Bazen daha açık mavi ve beyazımsı mavi, beyaz, yumurta sarısı, kahverengi, sarımsı kahverengi, bal
Şekil 1.19 Çeşitli mavi tonlarında renge sahip kalsedon yumruları.
rengi, tonlarında olanları da bulunabilir. Kahverengi olanlar çoğunlukla mat görünümlüdür (Şekil1.20).
Ş ekil 1.20 Kahve renkli, mat görünümlü kalsedon yumrusu.
Çekici mavi rengiyle kalsedon, antik dönemlerden beri Anadolu’da kullanılagelmiştir. Hacılar ve Tilkitepe (Kalkolitik Dönem) ile Alacahöyük ve
Horoztepe (Erken Bronz Çağı) kazılarında bulunan bilezik, küpe ve gerdanlıklar bunların en güzel örneklerindendir. Bergama bölgesindeki kazılarda bulunmuş Bergama Krallıkları döneminde yapılmış kalsedon mühür ile Lidya Döneminde yapılmış mor kalsedondan bilezik İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Mezopotamya’da Asurlular, Girit’te Minos Uygarlığı, Doğu Anadolu’ da Urartular tarafından kullanılan ve özellikle Roma dönemi başta olmak üzere Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde gelişen alet kullanımıyla beraber kullanımı artan kalsedonun Eskişehir Sarıcakaya bölgesinden sağlandığı düşünülmektedir (Hatipoğlu, 1984).
Kalsedon, sağlamlığı ve güzel mavi rengi nedeniyle özellikle oyma ve heykel yapımında tercih edilen bir süstaşıdır (Şekil 1.21). Ayrıca çeşitli formlarda ve motiflerde işlenerek veya cameo olarak mühür ve takı olarak kullanılmaktadır. Genellikle kabaşon şeklinde (Şekil 1.22) işlenen kalsedon, küpe, kolye, yüzük ve broş gibi takılarda gümüş veya altınla montürlenerek (Şekil 1.23); boncuk makinelerinde küre şeklinde işlenen ve ortaları delinerek dizgi haline getirilen kalsedonlar kolye ya da tespih şeklinde dizilerek; çok küçük ya da kırılmış parçalar da tamburlanarak yuvarlaklaştırılıp anahtarlık ve kolye ucu olarak kullanılır. Büyük çaplı yumrular ise dilimler halinde kesilip parlatılarak dekoratif objelere dönüştürülebilir.
Kalsedonun Minerolojik, Gemolojik Özellikleri ve Kullanım Alanı
Genel anlamıyla kalsedon, kuvars ailesinin lifsi mikrokristalin yapıdaki türlerinin tümüne verilen addır (Hurlbut and Switzer, 1979). Kıvrımlı konsantrik bantlar halinde ardalanmış farklı renklerde olan türlerine agat (akik), yaprakçıklar halinde mika kapanımları içeren opak yeşil yada altın-kahve renkli olanlarına aventurin; üzerinde kahve/kırmızı jasper noktacıkları bulunan opak yeşil renkli olanlarına kantaşı; gri ve mavi renkli, bantlı olmayan yapıdakilere kalsedon, yarısaydam yada opak yeşil renkli olanlarına krizopras; yarısaydam, renksiz, yeşil dentritik kapanım içerenlerine moss agat, demir oksit (hematit) ile renklenmiş, kırmızı renkli olanlarına karneol; demir hidroksit (götit) ile renklenmiş olanlarına sard; paralel çizgiler halinde ardalanmış siyah ve beyaz renkli olanlarına oniks; onikstekine benzer şekilde sıralanan bantlar halinde beyaz ve kırmızı-turuncu renkli olanlarına sardoniks denir (Hurlbut and Switzer, 1979; Read, P.G., 1999).
Türkiye’de kalsedon oluşuklarına, başta Eskişehir olmak üzere Afyon-Bayat, Ankara- Çubuk, Bilecik, Çorum, Kütahya, Tokat, Yozgat, Van bölgelerinde rastlanmaktadır.
Tablo 1.2 Sarıcakaya kalsedonunun gemolojik özellikleri (İçözü, 2001′ den alınmıştır).
ÖZELLİK TANIM
Renk Koyu mavi, gökyüzü mavisi, açık maviye değişen tonlarda, bazen beyazımsı mavi
Berraklık İşlenmiş halde saydam
Kırılma İndisi 1.535- 1.538
Çift Kırılma Yok
Özgül Ağırlık 2.57- 2.61 (lifsi yapılar arasındaki gözeneklerin varlığına bağlı olarak)
Çok Renklilik Yok
Işıma (fluoresans) İnert
IR Soğurma Spektrası 420 ve 490 cm-1 de kuvvetli Si-O-Si büklüm pikleri
600, 710 ve 780 cm-1 de Si-Si gerilim pikleri
(Tanımlayıcı özellikte pikler)
825 ve 1155 cm-1 de Si-O gerilim pikleri
1400 ve 2000 cm-1 arası metal-oksijen titreşim bölgesi
O-H gerilim bölgesi ise tespit edilemedi
Sertlik 6.5- 7
İz elementler %4 den daha az Al içerir
Kapanımlar Taşa bulutsu bir görünüm veren, önemli miktarda beyaz kürecik içerir
Sarıcakaya (Eskişehir) kalsedonları kahvemsi-sarımsı renkli, yaklaşık 5 mm kalınlığında bir dış kabuk ile çevrelenmiş, pürüzsüz ve düzgün yüzeyli, gözenek boşluklarını doldurmuş yumrular şeklindedir. Bazı örneklerde dış kabuk daha ince ve beyazımsı-sarı renklidir. Yumruların çapları ortalama 10-15 cm’dir. Ancak 60-70 cm çapa kadar olanlar da bulunabilmektedir. Kalsedonların baskın rengi mavi, koyu mavi ile gökyüzü mavisi arasında çeşitlilik gösterir (Şekil 1.19). Bazen daha açık mavi ve beyazımsı mavi, beyaz, yumurta sarısı, kahverengi, sarımsı kahverengi, bal
Şekil 1.19 Çeşitli mavi tonlarında renge sahip kalsedon yumruları.
rengi, tonlarında olanları da bulunabilir. Kahverengi olanlar çoğunlukla mat görünümlüdür (Şekil1.20).
Ş ekil 1.20 Kahve renkli, mat görünümlü kalsedon yumrusu.
Çekici mavi rengiyle kalsedon, antik dönemlerden beri Anadolu’da kullanılagelmiştir. Hacılar ve Tilkitepe (Kalkolitik Dönem) ile Alacahöyük ve
Horoztepe (Erken Bronz Çağı) kazılarında bulunan bilezik, küpe ve gerdanlıklar bunların en güzel örneklerindendir. Bergama bölgesindeki kazılarda bulunmuş Bergama Krallıkları döneminde yapılmış kalsedon mühür ile Lidya Döneminde yapılmış mor kalsedondan bilezik İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Mezopotamya’da Asurlular, Girit’te Minos Uygarlığı, Doğu Anadolu’ da Urartular tarafından kullanılan ve özellikle Roma dönemi başta olmak üzere Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde gelişen alet kullanımıyla beraber kullanımı artan kalsedonun Eskişehir Sarıcakaya bölgesinden sağlandığı düşünülmektedir (Hatipoğlu, 1984).
Kalsedon, sağlamlığı ve güzel mavi rengi nedeniyle özellikle oyma ve heykel yapımında tercih edilen bir süstaşıdır (Şekil 1.21). Ayrıca çeşitli formlarda ve motiflerde işlenerek veya cameo olarak mühür ve takı olarak kullanılmaktadır. Genellikle kabaşon şeklinde (Şekil 1.22) işlenen kalsedon, küpe, kolye, yüzük ve broş gibi takılarda gümüş veya altınla montürlenerek (Şekil 1.23); boncuk makinelerinde küre şeklinde işlenen ve ortaları delinerek dizgi haline getirilen kalsedonlar kolye ya da tespih şeklinde dizilerek; çok küçük ya da kırılmış parçalar da tamburlanarak yuvarlaklaştırılıp anahtarlık ve kolye ucu olarak kullanılır. Büyük çaplı yumrular ise dilimler halinde kesilip parlatılarak dekoratif objelere dönüştürülebilir.