OTANT�K TA�

Orjinal Hediye Fikirleri

V MAKALELER
HEDİYE
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • Orjinal Hediye Fikirleri

Orjinal Hediye Fikirleri

Bizans’la da Çok Orjinal Hediye Fikirleri etkinliğinde bulunduğunu görüyoruz. Bizans’a ilk kez gönderilen Göktürk elçileri, yanlarında çok kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri getirmişler ve İstanbul’da çok iyi karşılanmışlardı.74Uygurlar zamanında da devletin üst düzey yönetiminde bulunan kişiler siyasal üstünlüklerini göstermek, diğer devletlerle olan ilişkilerini sağlamlaştırmak, kazanılan bir zaferi kutlamak gibi değişik vesilelerle diğer devlet elçileriyle ya da kendi halkı ile Orjinal Hediye Fikirleri idi. 757’de Uygur yabgusu, elçisini dört bin asker ve pek çok at ile Çin’e yardıma gönderdiğinde; Çin imparatoru onların şerefine ziyafet ve Orjinal Hediye Fikirleriler vermişti.75 Uygurların Çinlilere olan askerî yardımları karşılıksız kalmıyor, her başarının sonunda mutlaka kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri de beraberinde geliyordu. Ch’ang’ın alınmasında Çin’e askeri yardımları olan Uygurlara Kuang-p’ing Beyi nakışlı elbiseler, kıymetli taşlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiş ve Yabgu bundan çok memnun olmuştu. İmparator ise Yabgu adına büyük bir ziyafet vererek Uygur reislerine nakışlı, işlemeli, renkli, ipekli kumaşlar, altın ve gümüş kap kacak Orjinal Hediye Fikirleri etmişti.76

Çin imparatorları tahtın elden gitmesini engelleyen Uygurlara karşı son derece eli açık davranırlar, teşekkür-nâmelerle birlikte Orjinal Hediye Fikirleri de gönderirlerdi. Moyen-Çor Kağan, 758’de Çin elçisinin getirdiği devlet mühürleri, renkli ipekli kumaşları ve elbiseleri, altın ve gümüş kap kacağı adamlarına dağıtmış; elçiye ise dönüşünde beş yüz at, samur kürkler, beyaz kilimler Orjinal Hediye Fikirleri etmişti.77 Uygurların Çin’e gönderdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler arasında ise savaşta ele geçen esirler de vardı.78
Uygurlarda elçi kabulü âdetâ bir toy havasında yapılır, hanın büyüklüğü ve cömertliği elçilere gösterilmek istenirdi. Elçiler getirdikleri Orjinal Hediye Fikirlerileri de bu toy esnasında verirdi. Uygur ülkesine yollanan Çin elçisi Wang Yen-te’nin kaleme aldığı seyahatnamede (981-984), kabul töreninde Uygur Kağanı Arslan Hanın oğlu, kızı ve yakın akrabalarının hanın etrafını çevirerek eğilmeleri sonrasında Orjinal Hediye Fikirlerilerini aldığı kaydedilmektedir.79
75 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, İstanbul 2004, s. 14.
76 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15; Gülçin ÇANDARLIOĞLU,
“Uygurların Çinlilere Yaptıkları Yardımlar ve Bunların İç Yüzü”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 41.
77 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15, 17; Candan Işıl SAKARYA,
Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirlerileşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 35-37.
78 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 25.
79 Özkan İZGİ, “Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda Geleneksel Festival ve Eğlenceler”, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 36.
Selçuklularda da aynı geleneğin devam ettiği görülür. Selçuklular ilk devirlerden itibaren diplomatik işlerde Orjinal Hediye Fikirleri geleneğini sürdürmüşlerdir. Alp Arslan’dan itibaren Selçuklu sultanları gerek yabancı ülkelerle ve gerek kendi tâbileri ile yaptıkları temaslarda ilk planda Orjinal Hediye Fikirleri değiş-tokuşunu esas tutmuşlardır.80
Selçuklularda ülkeler arası Orjinal Hediye Fikirlerileşmede tarafların birbirine sundukları Orjinal Hediye Fikirleriler; mutfak eşyaları, kılık-kıyafet, silah, kıymetli maden ve para, hayvanlar, süs eşyaları, kıymetli kokulardan oluşurdu. Bunlardan mutfak eşyası olarak altın ve gümüş tabaklar, kadehler, altın işlemeli taslar, mutfak ve şaraphaneye ait çeşitli âletler; kılık-kıyafet olarak değerli kumaşlar, ketenler, döşemelikler, mücevherlerle süslü (murassa) kemerler, cübbe, aba, külah olmak üzere çeşitli giysiler ve örtüler; silah olarak başta kılıç ve eyer takımı olmak üzere çeşitli savaş araç-gereçleri; kıymetli maden ve para olarak her dönemde değerini koruyan altın dışında sikkeler, mücevherler, akik taşları, inciler, lâl, firûze; hayvanlardan başta at olmak üzere katır, merkep, deve, yaban eşeği, zürafa, kartal koyun sığır, kunduz, samur, panter, pars, doğan ve şahin; süs eşyası olarak mücevherler, gümüş vazolar ve şamdanlar; kıymetli kokulardan ise amber, misk, kâfur en fazla göze çarpan armağanlardır. Bunların dışında yine köle (gulâm), cariye ve halayıklar da verilen Orjinal Hediye Fikirleri ler arasında idi.81
Tuğrul Bey, Bizans imparatoruna Süleyman peygamberin mührü, ortasında ağırlığı kırk beş miskal kırmızı yakut bulunan inci dizisi, yüz elli adet çini sahan, beş yüz elbise, iki yüz kırk dinar değerinde kâfur ve öd, elli bin dinar da nakit göndermiş; Bizans imparatoru da ona bin kat ipek elbise, muhtelif cinste beş yüz elbise, beş yüz at, üç yüz yük hayvanı, üç yüz Mısır eşeği, yüz tiftik keçisi, iki yüz bin dinar yollamıştı (1056).82
Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’nde Rüşvet – Özellikle Adli Yargıda Rüşvet, İstanbul 2005, s.
73-74.
81 Mehmet ERSAN, “Türkiye Selçukluları’nda Orjinal Hediye Fikirleri ve Orjinal Hediye Fikirlerileşme-I”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, 14, 1999, s. 75-76.
82 Mehmet Altay KÖYMEN, “Tuğrul Bey ve Zamanı”, İstanbul 1977, s. 90-91.
Tüklerde her devirde hâkimiyetin, gücün, yiğitliğin, kahramanlığın, çevikliğin, hızın ve muradın simgesi olan atın Türkler arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşmede önemli bir yeri vardır. At, Büyük Selçuklularda en güzel Orjinal Hediye Fikirlerilerden biri olmuştur. XI. yüzyıl ortalarında Büyük Selçuklu devletinin ilk hükümdarı Tuğrul Beyin kardeşi Çağrı Beye, bir kaleye sığınan emirin, sonunda aman dileyerek bin atı takımlarıyla birlikte verdiği görülür.83
Selçuklularda hükümdara Orjinal Hediye Fikirleri takdimi, aynı zamanda bir saygı ve itaat tezahürü idi.84 Tâbî hükümdarlardan Mervanoğulları hükümdarı Nasru’d-devle, Tuğrul Bey’e itaat üzere bulunduğunu göstermek için 1048’de ve 1054’te çeşitli Orjinal Hediye Fikirleriler göndermişti.85
Orjinal Hediye Fikirleri sunumu Selçuklularda da büyük önem arz ederdi. Bu sunum sırasında kimin neyi, ne kadar, nasıl vermesi gerektiği ve verilen bu Orjinal Hediye Fikirlerinin de nasıl alınması gerektiği toplumsal ve siyasal kurumlar tarafından belirlenmekteydi. Buna göre en kuvvetli, en güçlü ve toplum üzerinde hâkimiyet sahibi olan kimse en değerli Orjinal Hediye Fikirlerileri vermekte ve bu özelliklerini topluma kanıtlamaktaydı.86 Devrin anlayışına göre hükümdarın ve devletin ileri gelenlerinin birbirlerine ve reâyaya verdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler ve yaptıkları ihsanlar bulunulan makamın büyüklüğü oranında olmalıydı.87
83 Şükrü ELÇİN, “Türklerde Atın Armağan Olması”, Türk Kültürü Araştırmaları, 1, Ankara 1964, s.
143.
84 Mehmet Altay KÖYMEN, “Alp Arslan Zamanı Selçuklu Saray Teşkilâtı ve Hayatı”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, 1966, IV, 6-7, Ankara 1968, s. 92; Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve
Zamanı, s. 89.
85 Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve Zamanı, s. 90.
86 Candan Işıl SAKARYA, Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirleri leşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 42
87 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı (Menâkibü’l-Arıfîn’in Değerlendirilmesi),
Konya 1977, s. 65.
Selçuklularda devlet kademelerinde görevli olanların, ileri gelenlere mal ve para vermesi Orjinal Hediye Fikirleri geleneğinin bir parçası idi. Bir yöneticinin hükümdara altın Orjinal Hediye Fikirleri etmesi doğaldı. Bir vali Alp Arslan’a altınlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiş, ancak bunları halktan kanunsuz topladığı için Alparslan altınları geri verdirtmişti. Devrin âdetleri gereğince başta hükümdar olmak üzere ileri gelenler de cömert davranır; gerektiğinde bürokratlara, ordu mensuplarına, bilim adamlarına ve yurttaşlara ihsanda bulunurdu. Büyük bir servete sahip olan Nizamülmülk; yılda yalnız üç yüz bin altını bilgin ve yurttaşlara çeşitli vesilelerle dağıtırdı. Yine Nizamülmülk 1087 yılında Bağdat’a gittiğinde huzuruna gelen kimselere yüz kırk bin altın Orjinal Hediye Fikirleri etmişti. Ertesi yıl Bağdat’a gittiğinde ihsanda bulunmak istememişti; ancak din bilginlerinin onu ikaz etmeleriyle, ister istemez ihsanda bulunmuştu. Bundan başka Nizamülmülk, yılda altı yüz bin altını da medrese ve kervansaraylar için sarf ediyordu. Selçuklu sultanları gibi Selçuklu vezirlerinin de sofraları isteyenlere açıktı.88 Mevlâna’nın ricası üzerine Menteşoğlu Mesut Beyin Arif Çelebiye verdiği Orjinal Hediye Fikirleriler beş köle ve cariye, on beş cins at, on parça ince ıskarlat çuhası, yirmi parça sof-ı murabba, ayrıca nakit olarak filori ve gümüşlerden oluşmaktaydı. Pervâne Muinü’d-din de Mevlâna’nın iltifatı üzerine tarikat mensuplarına iki bin dinara yakın bağışta bulunmuştu. Ayrıca bilginlere, şeyhlere gümüş para dağıttırdığı ve Konya’da bulunan yetim ve fakirlere elbiseler ve gömlekler giydirdiği bilinmektedir.89
Bir Selçuklu sultanı devrin ünlü şairi Zahireddin Feryabî’ye kendisine sunduğu kasidesine karşılık iki bin dinar-ı sultanî, on baş at, beş baş katır, on baş deve, beş erkek gulâm, beş güzel yüzlü Rum cariye, elli kat ıskarlat; attâbi, kutnu (kutnî), atlas ve zerbaft kumaş vermişti. Rükneddin Süleyman Şah, Genceli Nizami’ye beş bin dinar, beş baş katır ve elbiseler vermişti.90
İzeddin Keykavus Sinop’un fethinden sonra, Halifeye, zerbaft-i Rumî, atlas-ı ma’deni, keten, ıskarlat, Kıbrısî mallar ile pek çok erkek ve kadın köle, iğdiş ve tazı atlar, rahvan katırlar, hecin develeri, altın işlemeli haçlar ve bakır eşya yollamıştı. Alâeddin Keykubat, Kemaleddin Kamyar’a Orjinal Hediye Fikirleri olarak, bin dinar, beş katır, on at ve beş köle; Celaleddin Harzemşah’a da dostluk talebi dolayısıyla atlas ve attabî kumaşlar, kunduz ve samur kürkler, otuz katır yükü eşya, yüz at ile elli katır, teçhizâtlı yirmi kadar köle göndermişti.91
88 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 237.
89 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı, s. 65-66.
90 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, (XI.-XIV. Yüzyıllar), Ankara 2000, s.
148.
91 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 149.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk, “Siyasetnâme” adlı eserinde Selçuklu ülkesine gelen elçilerin Orjinal Hediye Fikirlerilerle barış istediklerini ve bunun kendileri için bir gurur vesilesi olduğunu ve böylece düşmanı mağlup ettiklerini söylemektedir.92 Dolayısıyla Selçuklulurda da Orjinal Hediye Fikirleriler barışın sağlanmasında önemli bir yere sahipti. Kösedağ Savaşı’nın ardından 1256’da Konya’da halk, Moğol komutanı Baycu’ya takdim ettiği dört katır yüklü dinardan oluşan Orjinal Hediye Fikirleri (tuzgû) ile yağmadan kurtulmuştu.93
“Birçok vakitler padişahlar, Orjinal Hediye Fikirleriler, birçok zarif şeylerle birlikte elçi göndermişler ve barış istemişlerdir, kendilerini aciz ve yumuşak boyunlu göstermişler; (verdiği) bu gururla elçinin arkasından bir ordu teçhiz ederek akın etmişler ve düşmanı mağlup etmişlerdir. Elçinin davranışı, aklı ve fikri bu işlerde delil olur. Bu işlerde iyi davranış ve iyi fikir sahibi olmalıdır.” Nizâmü’l-Mülk,
Siyaset-nâme, s. 70.
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173
94 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173.
95 Türk-İslâm devletlerinde teknik bir terim olarak “pîşkeş” düzenli vergi ya da haraç, hükümdar
tarafından eyalet valileri başta olmak üzere idarecilere yüklenen arızi/düzenli olmayan vergi (eyalet
valilerinin atamalarında pîşkeş takdim etmeleri, sonra her yıl Nevruz’da bunun tekrarlamaları gibi) ve
valilerin de kendi kuvvetlerine göre- nüfuzları altındaki halktan zaman zaman topladıkları vergi
anlamlarına gelir. Kelime Farsça olmakla Safevîlerde olduğu gibi, İran’a hakim olanlar ile bu kültürün
etkilediği siyasi teşekküllerde hem genel hem de teknik anlamlarını muhafaza etmiştir. İlhanlılar’da
hükümdara ve erkânına takdim edilen Orjinal Hediye Fikirleriler, yukarıdaki ayırıma uygun olarak, pîşkeşten çok
“sa’uri” ve “tuzgû” olarak tanımlanırken Timurlular ve Türkmen hanedanlar idaresinde “pîşkeş”
terimi daha yaygındır. Keza tasnifi göstermek üzere pîşkeş-i müstemerri (düzenli vergi), pîşkeş-i
cem’î (bölge halkının tamamına yüklenen vergi), pîşkeş-i gayr-i cem’î (şahsa mahsus vergi) gibi
tabirler kullanılmıştır. Safevîlerde Pîşkeş-nüvis maliye dairesinde çalışan Orjinal Hediye Fikirleri kâtibi olarak her çeşit
pîşkeşin adedini ve kıymetini kaydetmektedir. İlgili kalem bu şekliyle XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar varlığını muhafaza etmiştir. A. Nezihi TURAN, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”, OTAM, 13, Ankara
2002, s. 61; Ann K. S. LAMBTON, “Pishkash”, Encyclopedia ofİslam, VIII, Leiden 1993, s. 312.
96 A. Nezihi TURAN, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”, s. 61; Mustafa AKDAĞ, Türkiye’nin İktisadî ve
İçtimaî Tarihi, II, Ankara 1999, s. 186-187.
Selçuklularda “hakk-ı kudüm”, “resm-i kudüm” ya da “kudümiye”, bir çeşit ayak-bastı parası veya hoş geldin Orjinal Hediye Fikirlerisi gibi de kabul edilebilecek vergilerdendi ve sultanlardan başlayarak kademe kademe aşağı görevlilere kadar verilirdi.94 Buna göre yeni hükümdar, devlet merkezi olan Konya’ya geldiği zaman kendisine “pîşkeş”95 denilen Orjinal Hediye Fikirleriler takdim edilmesi kanundu. Ya da bir devlet büyüğü şehri ziyaret ettiğinde; hatta diğer memurlara misafirliklerinde ya da başka suretle halk ile görüştüklerinde, ona, bir çeşit vergi alma usûlü olarak, hane başına dağıtılıp toplanan pîşkeşler verilirdi. Bu işten kadı adına görev yürüten mahalle başları sorumlu idi. Hükümdar ailesinden gelen valiler (melikler), “uç ümerâsı” ve ileri gelenler de sultan vilayetlerinin arazisinden geçtiğinde, saltanat değişimi olup atanma belgelerini (menşur) yeniletmek mecburiyetinde kaldıklarında pîşkeş takdim ederlerdi.96 Örneğin; İzeddin Keykavus’a 1211’de verilen resm-i-kudüm yüz bin dirhem, beş bin altın, yüz zerbaft elbise, yüz elli kat atlas elbise, otuz baş at, yirmi baş katır ve elli baş deveden oluşuyordu.97 Gıyaseddin Keyhüsrev’e Ahlat’ta yüz bin dirhem, otuz bin altın, beş bin dinar, on kat zerbaft elbise, on katır, yüz elli parça atlas elbise, otuz baş at, yirmi baş katır, elli baş deve, yirmi köle ve on cariye verilmişti. Keza Alaüddin Keykubat’a da pîşkeş verilmişti.98 Selçuklu idaresi altında iken, Ertuğrul Beyin Sultanöyüğü’nde Gıyaseddin Keyhüsrev’le buluşarak ona pîşkeş çektiği ve oğlu Osman Beyi ona mülazım ettiği bilinmektedir.99 Selçuklu sultanları için “pîşkeş” büyük bir gelir kaynağı idi ve en büyük değerde olanlarını da vezirler ve öteki ricâl
sunardı.100
Selçuklularda resm-i kudüme benzer bir vergi de “nal bahâ” idi. 1196’da Gıyaseddin Keyhüsrev ile yaptığı mücadele sonrasında Konya’ya giren Rükneddin Süleyman Şaha Konya halkı, sefer masraflarına karşılık, nal-baha vergisi olarak beş yüz bin nakit para, üç yüz elbiselik İstanbul atlası, iki yüz kat elbiselik zerbaft, üç bin arşın çuha, on bin arşın keten, iki yüz baş katır, üç yüz baş at, iki bin baş sığır, on bin baş koyun vermişti.101
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 147.
98 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 148-149; İsmail Hakkı
UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1998, s. 66.
99 Rûhî Çelebi, “Rûhî Tarihi”, (Çeviri ve değerlendirme: Halil Erdoğan Cengiz – Yaşar Yücel),
Belgeler, XIV, 18, Ankara 1992, s. 378.
100 Mustafa AKDAĞ, Türkiye ‘nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, II, s. 186-187.
101 Çeşitli tanımlamaları yapılan “Nal-baha”, resm-i kudüm ile aynı olabilecek ise de aralarındaki
ilişki tam olarak aydınlatılamamıştır. Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s.
147-172; Erdoğan MERÇİL, “Na’l-baha ve Kullanılışına Dair Örnekler”, Belleten, LX, 227, Ankara
1996, s. 21-32.
102 Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’ndeRüşvet, s. 67-68.
Moğollarda Orjinal Hediye Fikirleriler, daha ilk devirlerden itibaren önemli bir yere sahipti. Han, kendisine yapılan iyiliklere karşı Orjinal Hediye Fikirleri verirdi. Fakat gerek han gerekse diğer devlet büyükleri genellikle Orjinal Hediye Fikirleri isterlerdi. Cengiz Han, kızını evlendirmek için önemli miktarda Orjinal Hediye Fikirleri almıştı. Komşu hükümdarlar Cengiz’in önüne Orjinal Hediye Fikirlerisiz çıkamazlardı. Diğer Moğol devletlerinde olduğu gibi, Altınordu’da da yabancı elçiler yalnız hana değil onun ailesi efradına ve önemli memurlara Orjinal Hediye Fikirleri verirdi.102
1259’da İran’da kurulan İlhanlılarda da bu gelenek devam etmiştir. Anadolu Selçuklularının İlhanlılara vergi olarak gönderdiği Orjinal Hediye Fikirleriler birçok elbise, altın para, at, kısrak, deve, sığır ve koyun gibi mallardan oluşuyordu.103
Çağatay hanlarının âdetlerine göre, hükümdarlara dokuz çeşit Orjinal Hediye Fikirleri sunulurken yanında dokuz tane de köle Orjinal Hediye Fikirleri edilirdi. Buna göre Orjinal Hediye Fikirleri sayısının önemli olduğu görülmektedir. Nitekim Şirvanşahlar 1386’da Timur’a tâbi olduklarını göstermek için sekiz çeşit Orjinal Hediye Fikirleri yollayınca, Timur bunun niçin eksik olduğunu sert bir şekilde sormuştu. Buna mukabil Şirvanşah İbrahim, “Dokuzuncu benim.’ cevabını vererek Timur’un gönlünü almıştı. 104
103 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 150.
104 Kazım PAYDAŞ, “Timurlu ve Türkmenlerin Şirvanşahlarla Olan Münasebetleri”, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXV, 40, Ankara 2006, s. 117.
Osmanlıların çağdaşı olan diğer devletlerde de, Orjinal Hediye Fikirleri geleneği benzer şekillerde devam etmiştir. Memlûklar da Bizans, Altınordu, Habeşistan, Yemen, Sicilya, İspanya ve Osmanlı Devletleri ile barış halini ve dostâne ilişkileri devam ettirmek, iyi niyeti ispatlamak, zaferi veya cülûsu tebrik etmek, güç göstermek, anlaşmaları sağlamak ve bazı isteklerde bulunmak gibi çeşitli vesilelerle Orjinal Hediye Fikirleri alış-verişinde bulunurdu. Memlûk sultanlarına bu ülkelerin hükümdarlarından gelen Orjinal Hediye Fikirleriler arasında örneğin; Kızıldeniz ticareti açısından ilişkilerini kuvvetlendirmek isteyen Yemen hükümdarından atlar, panterler, filler, ayılar, gergedanlar, yaban eşekleri, kuşlar, abanoz, mızraklar, kumaşlar, köleler ve cariyeler bulunmaktaydı. Habeşistan Kralı, kendi Hristiyan vatandaşlarının; Memlûk Devleti’nde bulunan Kudüs’e emniyet içinde hac yapmaları için siyah arslanlar, yarış atları, panterler, filler, zürafalar, inekler, cariyeler ve iğdişler yollayarak isteğinin karşılığı olarak ülkesindeki Müslümanları da koruyacağına söz vermişti. Memlûklar ise bu ülkelere zürafa, fildişi, içi doldurulmuş timsah, maymun, yaban eşeği, deve, nadide kumaşlar, giysiler, gümüş şamdan, altın kemer, şeker gönderiyordu. Bizans ile Memlûklar arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşme, her iki tarafın ilişkilerini sağlamlaştırmak amacıyla gerçekleşirdi. Bizans imparatorları Memlûk sultanlarına ipekli ve atlas kumaşlar, halılar ve şahinler gönderirler; Memlûk sultanları da onlara değerli Orjinal Hediye Fikirlerilerin yanısıra, değerli halılar, seccadeler, hasırlar, altın kaplı kandiller ve buhur yollarlardı.105
Memlûklar ile Osmanlı Devleti’nin arasındaki dostâne ilişkiler, ikisinin Orta Doğu’daki hâkimiyet mücadelesi nedeniyle değişim göstererek ve Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesine kadar olan döneme kadar sürmüştür. Genç Osmanlı padişahları bazen güçlerini ve prestijlerini artıran büyük zaferlerinin haberlerini Orjinal Hediye Fikirleriler eşliğinde gönderirlerdi. Örneğin, Niğbolu ile Varna zaferlerinde ve İstanbul’un fethinde bu amaçla gönderilen Orjinal Hediye Fikirlerilerin arasında zırhlı ve atlı esirler, köleler, cariyeler, av kuşları, değerli kumaşlar, elbiseler, silahlar ve mücevherler bulunuyordu. Memlûk sultanları ise tebrik için hil’atler, silahlar, zırhlar, at örtüleri, yular takımları, develer, atlar, filler, zebralar, zürafalar, katırlar gönderiyorlardı. 106
Esas olarak askerî bir karakteri olan Memlûklardaki hiyerararşik düzende Memluk sultanının mutlak hâkimiyeti söz konusuydu. Bir Memlûk emîri, sultan olduğunda onun maiyetinde bulunan ve onunla işbirliği yapan umerâ ve memlûk adı verilen askerler de onunla birlikte yükselirdi. Merkezî konumda bulunan sultan kendisine itaat eden bu kişilere hil’at, at, para, konut, yiyecek vb. dağıtmak suretiyle inâm ve ihsanda bulunurdu.107

Orjinal Hediye Fikirleri

V MAKALELER
HEDİYE
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • Orjinal Hediye Fikirleri
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Orjinal Hediye Fikirleri

Bizans’la da Çok Orjinal Hediye Fikirleri etkinliğinde bulunduğunu görüyoruz. Bizans’a ilk kez gönderilen Göktürk elçileri, yanlarında çok kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri getirmişler ve İstanbul’da çok iyi karşılanmışlardı.74Uygurlar zamanında da devletin üst düzey yönetiminde bulunan kişiler siyasal üstünlüklerini göstermek, diğer devletlerle olan ilişkilerini sağlamlaştırmak, kazanılan bir zaferi kutlamak gibi değişik vesilelerle diğer devlet elçileriyle ya da kendi halkı ile Orjinal Hediye Fikirleri idi. 757’de Uygur yabgusu, elçisini dört bin asker ve pek çok at ile Çin’e yardıma gönderdiğinde; Çin imparatoru onların şerefine ziyafet ve Orjinal Hediye Fikirleriler vermişti.75 Uygurların Çinlilere olan askerî yardımları karşılıksız kalmıyor, her başarının sonunda mutlaka kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri de beraberinde geliyordu. Ch’ang’ın alınmasında Çin’e askeri yardımları olan Uygurlara Kuang-p’ing Beyi nakışlı elbiseler, kıymetli taşlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiş ve Yabgu bundan çok memnun olmuştu. İmparator ise Yabgu adına büyük bir ziyafet vererek Uygur reislerine nakışlı, işlemeli, renkli, ipekli kumaşlar, altın ve gümüş kap kacak Orjinal Hediye Fikirleri etmişti.76

Çin imparatorları tahtın elden gitmesini engelleyen Uygurlara karşı son derece eli açık davranırlar, teşekkür-nâmelerle birlikte Orjinal Hediye Fikirleri de gönderirlerdi. Moyen-Çor Kağan, 758’de Çin elçisinin getirdiği devlet mühürleri, renkli ipekli kumaşları ve elbiseleri, altın ve gümüş kap kacağı adamlarına dağıtmış; elçiye ise dönüşünde beş yüz at, samur kürkler, beyaz kilimler Orjinal Hediye Fikirleri etmişti.77 Uygurların Çin’e gönderdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler arasında ise savaşta ele geçen esirler de vardı.78
Uygurlarda elçi kabulü âdetâ bir toy havasında yapılır, hanın büyüklüğü ve cömertliği elçilere gösterilmek istenirdi. Elçiler getirdikleri Orjinal Hediye Fikirlerileri de bu toy esnasında verirdi. Uygur ülkesine yollanan Çin elçisi Wang Yen-te’nin kaleme aldığı seyahatnamede (981-984), kabul töreninde Uygur Kağanı Arslan Hanın oğlu, kızı ve yakın akrabalarının hanın etrafını çevirerek eğilmeleri sonrasında Orjinal Hediye Fikirlerilerini aldığı kaydedilmektedir.79
75 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, İstanbul 2004, s. 14.
76 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15; Gülçin ÇANDARLIOĞLU,
“Uygurların Çinlilere Yaptıkları Yardımlar ve Bunların İç Yüzü”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 41.
77 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15, 17; Candan Işıl SAKARYA,
Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirlerileşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 35-37.
78 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 25.
79 Özkan İZGİ, “Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda Geleneksel Festival ve Eğlenceler”, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 36.
Selçuklularda da aynı geleneğin devam ettiği görülür. Selçuklular ilk devirlerden itibaren diplomatik işlerde Orjinal Hediye Fikirleri geleneğini sürdürmüşlerdir. Alp Arslan’dan itibaren Selçuklu sultanları gerek yabancı ülkelerle ve gerek kendi tâbileri ile yaptıkları temaslarda ilk planda Orjinal Hediye Fikirleri değiş-tokuşunu esas tutmuşlardır.80
Selçuklularda ülkeler arası Orjinal Hediye Fikirlerileşmede tarafların birbirine sundukları Orjinal Hediye Fikirleriler; mutfak eşyaları, kılık-kıyafet, silah, kıymetli maden ve para, hayvanlar, süs eşyaları, kıymetli kokulardan oluşurdu. Bunlardan mutfak eşyası olarak altın ve gümüş tabaklar, kadehler, altın işlemeli taslar, mutfak ve şaraphaneye ait çeşitli âletler; kılık-kıyafet olarak değerli kumaşlar, ketenler, döşemelikler, mücevherlerle süslü (murassa) kemerler, cübbe, aba, külah olmak üzere çeşitli giysiler ve örtüler; silah olarak başta kılıç ve eyer takımı olmak üzere çeşitli savaş araç-gereçleri; kıymetli maden ve para olarak her dönemde değerini koruyan altın dışında sikkeler, mücevherler, akik taşları, inciler, lâl, firûze; hayvanlardan başta at olmak üzere katır, merkep, deve, yaban eşeği, zürafa, kartal koyun sığır, kunduz, samur, panter, pars, doğan ve şahin; süs eşyası olarak mücevherler, gümüş vazolar ve şamdanlar; kıymetli kokulardan ise amber, misk, kâfur en fazla göze çarpan armağanlardır. Bunların dışında yine köle (gulâm), cariye ve halayıklar da verilen Orjinal Hediye Fikirleri ler arasında idi.81
Tuğrul Bey, Bizans imparatoruna Süleyman peygamberin mührü, ortasında ağırlığı kırk beş miskal kırmızı yakut bulunan inci dizisi, yüz elli adet çini sahan, beş yüz elbise, iki yüz kırk dinar değerinde kâfur ve öd, elli bin dinar da nakit göndermiş; Bizans imparatoru da ona bin kat ipek elbise, muhtelif cinste beş yüz elbise, beş yüz at, üç yüz yük hayvanı, üç yüz Mısır eşeği, yüz tiftik keçisi, iki yüz bin dinar yollamıştı (1056).82
Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’nde Rüşvet – Özellikle Adli Yargıda Rüşvet, İstanbul 2005, s.
73-74.
81 Mehmet ERSAN, “Türkiye Selçukluları’nda Orjinal Hediye Fikirleri ve Orjinal Hediye Fikirlerileşme-I”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, 14, 1999, s. 75-76.
82 Mehmet Altay KÖYMEN, “Tuğrul Bey ve Zamanı”, İstanbul 1977, s. 90-91.
Tüklerde her devirde hâkimiyetin, gücün, yiğitliğin, kahramanlığın, çevikliğin, hızın ve muradın simgesi olan atın Türkler arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşmede önemli bir yeri vardır. At, Büyük Selçuklularda en güzel Orjinal Hediye Fikirlerilerden biri olmuştur. XI. yüzyıl ortalarında Büyük Selçuklu devletinin ilk hükümdarı Tuğrul Beyin kardeşi Çağrı Beye, bir kaleye sığınan emirin, sonunda aman dileyerek bin atı takımlarıyla birlikte verdiği görülür.83
Selçuklularda hükümdara Orjinal Hediye Fikirleri takdimi, aynı zamanda bir saygı ve itaat tezahürü idi.84 Tâbî hükümdarlardan Mervanoğulları hükümdarı Nasru’d-devle, Tuğrul Bey’e itaat üzere bulunduğunu göstermek için 1048’de ve 1054’te çeşitli Orjinal Hediye Fikirleriler göndermişti.85
Orjinal Hediye Fikirleri sunumu Selçuklularda da büyük önem arz ederdi. Bu sunum sırasında kimin neyi, ne kadar, nasıl vermesi gerektiği ve verilen bu Orjinal Hediye Fikirlerinin de nasıl alınması gerektiği toplumsal ve siyasal kurumlar tarafından belirlenmekteydi. Buna göre en kuvvetli, en güçlü ve toplum üzerinde hâkimiyet sahibi olan kimse en değerli Orjinal Hediye Fikirlerileri vermekte ve bu özelliklerini topluma kanıtlamaktaydı.86 Devrin anlayışına göre hükümdarın ve devletin ileri gelenlerinin birbirlerine ve reâyaya verdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler ve yaptıkları ihsanlar bulunulan makamın büyüklüğü oranında olmalıydı.87
83 Şükrü ELÇİN, “Türklerde Atın Armağan Olması”, Türk Kültürü Araştırmaları, 1, Ankara 1964, s.
143.
84 Mehmet Altay KÖYMEN, “Alp Arslan Zamanı Selçuklu Saray Teşkilâtı ve Hayatı”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, 1966, IV, 6-7, Ankara 1968, s. 92; Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve
Zamanı, s. 89.
85 Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve Zamanı, s. 90.
86 Candan Işıl SAKARYA, Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirleri leşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 42
87 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı (Menâkibü’l-Arıfîn’in Değerlendirilmesi),
Konya 1977, s. 65.
Selçuklularda devlet kademelerinde görevli olanların, ileri gelenlere mal ve para vermesi Orjinal Hediye Fikirleri geleneğinin bir parçası idi. Bir yöneticinin hükümdara altın Orjinal Hediye Fikirleri etmesi doğaldı. Bir vali Alp Arslan’a altınlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiş, ancak bunları halktan kanunsuz topladığı için Alparslan altınları geri verdirtmişti. Devrin âdetleri gereğince başta hükümdar olmak üzere ileri gelenler de cömert davranır; gerektiğinde bürokratlara, ordu mensuplarına, bilim adamlarına ve yurttaşlara ihsanda bulunurdu. Büyük bir servete sahip olan Nizamülmülk; yılda yalnız üç yüz bin altını bilgin ve yurttaşlara çeşitli vesilelerle dağıtırdı. Yine Nizamülmülk 1087 yılında Bağdat’a gittiğinde huzuruna gelen kimselere yüz kırk bin altın Orjinal Hediye Fikirleri etmişti. Ertesi yıl Bağdat’a gittiğinde ihsanda bulunmak istememişti; ancak din bilginlerinin onu ikaz etmeleriyle, ister istemez ihsanda bulunmuştu. Bundan başka Nizamülmülk, yılda altı yüz bin altını da medrese ve kervansaraylar için sarf ediyordu. Selçuklu sultanları gibi Selçuklu vezirlerinin de sofraları isteyenlere açıktı.88 Mevlâna’nın ricası üzerine Menteşoğlu Mesut Beyin Arif Çelebiye verdiği Orjinal Hediye Fikirleriler beş köle ve cariye, on beş cins at, on parça ince ıskarlat çuhası, yirmi parça sof-ı murabba, ayrıca nakit olarak filori ve gümüşlerden oluşmaktaydı. Pervâne Muinü’d-din de Mevlâna’nın iltifatı üzerine tarikat mensuplarına iki bin dinara yakın bağışta bulunmuştu. Ayrıca bilginlere, şeyhlere gümüş para dağıttırdığı ve Konya’da bulunan yetim ve fakirlere elbiseler ve gömlekler giydirdiği bilinmektedir.89
Bir Selçuklu sultanı devrin ünlü şairi Zahireddin Feryabî’ye kendisine sunduğu kasidesine karşılık iki bin dinar-ı sultanî, on baş at, beş baş katır, on baş deve, beş erkek gulâm, beş güzel yüzlü Rum cariye, elli kat ıskarlat; attâbi, kutnu (kutnî), atlas ve zerbaft kumaş vermişti. Rükneddin Süleyman Şah, Genceli Nizami’ye beş bin dinar, beş baş katır ve elbiseler vermişti.90
İzeddin Keykavus Sinop’un fethinden sonra, Halifeye, zerbaft-i Rumî, atlas-ı ma’deni, keten, ıskarlat, Kıbrısî mallar ile pek çok erkek ve kadın köle, iğdiş ve tazı atlar, rahvan katırlar, hecin develeri, altın işlemeli haçlar ve bakır eşya yollamıştı. Alâeddin Keykubat, Kemaleddin Kamyar’a Orjinal Hediye Fikirleri olarak, bin dinar, beş katır, on at ve beş köle; Celaleddin Harzemşah’a da dostluk talebi dolayısıyla atlas ve attabî kumaşlar, kunduz ve samur kürkler, otuz katır yükü eşya, yüz at ile elli katır, teçhizâtlı yirmi kadar köle göndermişti.91
88 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 237.
89 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı, s. 65-66.
90 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, (XI.-XIV. Yüzyıllar), Ankara 2000, s.
148.
91 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 149.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk, “Siyasetnâme” adlı eserinde Selçuklu ülkesine gelen elçilerin Orjinal Hediye Fikirlerilerle barış istediklerini ve bunun kendileri için bir gurur vesilesi olduğunu ve böylece düşmanı mağlup ettiklerini söylemektedir.92 Dolayısıyla Selçuklulurda da Orjinal Hediye Fikirleriler barışın sağlanmasında önemli bir yere sahipti. Kösedağ Savaşı’nın ardından 1256’da Konya’da halk, Moğol komutanı Baycu’ya takdim ettiği dört katır yüklü dinardan oluşan Orjinal Hediye Fikirleri (tuzgû) ile yağmadan kurtulmuştu.93
“Birçok vakitler padişahlar, Orjinal Hediye Fikirleriler, birçok zarif şeylerle birlikte elçi göndermişler ve barış istemişlerdir, kendilerini aciz ve yumuşak boyunlu göstermişler; (verdiği) bu gururla elçinin arkasından bir ordu teçhiz ederek akın etmişler ve düşmanı mağlup etmişlerdir. Elçinin davranışı, aklı ve fikri bu işlerde delil olur. Bu işlerde iyi davranış ve iyi fikir sahibi olmalıdır.” Nizâmü’l-Mülk,
Siyaset-nâme, s. 70.
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173
94 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173.
95 Türk-İslâm devletlerinde teknik bir terim olarak “pîşkeş” düzenli vergi ya da haraç, hükümdar
tarafından eyalet valileri başta olmak üzere idarecilere yüklenen arızi/düzenli olmayan vergi (eyalet
valilerinin atamalarında pîşkeş takdim etmeleri, sonra her yıl Nevruz’da bunun tekrarlamaları gibi) ve
valilerin de kendi kuvvetlerine göre- nüfuzları altındaki halktan zaman zaman topladıkları vergi
anlamlarına gelir. Kelime Farsça olmakla Safevîlerde olduğu gibi, İran’a hakim olanlar ile bu kültürün
etkilediği siyasi teşekküllerde hem genel hem de teknik anlamlarını muhafaza etmiştir. İlhanlılar’da
hükümdara ve erkânına takdim edilen Orjinal Hediye Fikirleriler, yukarıdaki ayırıma uygun olarak, pîşkeşten çok
“sa’uri” ve “tuzgû” olarak tanımlanırken Timurlular ve Türkmen hanedanlar idaresinde “pîşkeş”
terimi daha yaygındır. Keza tasnifi göstermek üzere pîşkeş-i müstemerri (düzenli vergi), pîşkeş-i
cem’î (bölge halkının tamamına yüklenen vergi), pîşkeş-i gayr-i cem’î (şahsa mahsus vergi) gibi
tabirler kullanılmıştır. Safevîlerde Pîşkeş-nüvis maliye dairesinde çalışan Orjinal Hediye Fikirleri kâtibi olarak her çeşit
pîşkeşin adedini ve kıymetini kaydetmektedir. İlgili kalem bu şekliyle XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar varlığını muhafaza etmiştir. A. Nezihi TURAN, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”, OTAM, 13, Ankara
2002, s. 61; Ann K. S. LAMBTON, “Pishkash”, Encyclopedia ofİslam, VIII, Leiden 1993, s. 312.
96 A. Nezihi TURAN, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”, s. 61; Mustafa AKDAĞ, Türkiye’nin İktisadî ve
İçtimaî Tarihi, II, Ankara 1999, s. 186-187.
Selçuklularda “hakk-ı kudüm”, “resm-i kudüm” ya da “kudümiye”, bir çeşit ayak-bastı parası veya hoş geldin Orjinal Hediye Fikirlerisi gibi de kabul edilebilecek vergilerdendi ve sultanlardan başlayarak kademe kademe aşağı görevlilere kadar verilirdi.94 Buna göre yeni hükümdar, devlet merkezi olan Konya’ya geldiği zaman kendisine “pîşkeş”95 denilen Orjinal Hediye Fikirleriler takdim edilmesi kanundu. Ya da bir devlet büyüğü şehri ziyaret ettiğinde; hatta diğer memurlara misafirliklerinde ya da başka suretle halk ile görüştüklerinde, ona, bir çeşit vergi alma usûlü olarak, hane başına dağıtılıp toplanan pîşkeşler verilirdi. Bu işten kadı adına görev yürüten mahalle başları sorumlu idi. Hükümdar ailesinden gelen valiler (melikler), “uç ümerâsı” ve ileri gelenler de sultan vilayetlerinin arazisinden geçtiğinde, saltanat değişimi olup atanma belgelerini (menşur) yeniletmek mecburiyetinde kaldıklarında pîşkeş takdim ederlerdi.96 Örneğin; İzeddin Keykavus’a 1211’de verilen resm-i-kudüm yüz bin dirhem, beş bin altın, yüz zerbaft elbise, yüz elli kat atlas elbise, otuz baş at, yirmi baş katır ve elli baş deveden oluşuyordu.97 Gıyaseddin Keyhüsrev’e Ahlat’ta yüz bin dirhem, otuz bin altın, beş bin dinar, on kat zerbaft elbise, on katır, yüz elli parça atlas elbise, otuz baş at, yirmi baş katır, elli baş deve, yirmi köle ve on cariye verilmişti. Keza Alaüddin Keykubat’a da pîşkeş verilmişti.98 Selçuklu idaresi altında iken, Ertuğrul Beyin Sultanöyüğü’nde Gıyaseddin Keyhüsrev’le buluşarak ona pîşkeş çektiği ve oğlu Osman Beyi ona mülazım ettiği bilinmektedir.99 Selçuklu sultanları için “pîşkeş” büyük bir gelir kaynağı idi ve en büyük değerde olanlarını da vezirler ve öteki ricâl
sunardı.100
Selçuklularda resm-i kudüme benzer bir vergi de “nal bahâ” idi. 1196’da Gıyaseddin Keyhüsrev ile yaptığı mücadele sonrasında Konya’ya giren Rükneddin Süleyman Şaha Konya halkı, sefer masraflarına karşılık, nal-baha vergisi olarak beş yüz bin nakit para, üç yüz elbiselik İstanbul atlası, iki yüz kat elbiselik zerbaft, üç bin arşın çuha, on bin arşın keten, iki yüz baş katır, üç yüz baş at, iki bin baş sığır, on bin baş koyun vermişti.101
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 147.
98 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 148-149; İsmail Hakkı
UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1998, s. 66.
99 Rûhî Çelebi, “Rûhî Tarihi”, (Çeviri ve değerlendirme: Halil Erdoğan Cengiz – Yaşar Yücel),
Belgeler, XIV, 18, Ankara 1992, s. 378.
100 Mustafa AKDAĞ, Türkiye ‘nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, II, s. 186-187.
101 Çeşitli tanımlamaları yapılan “Nal-baha”, resm-i kudüm ile aynı olabilecek ise de aralarındaki
ilişki tam olarak aydınlatılamamıştır. Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s.
147-172; Erdoğan MERÇİL, “Na’l-baha ve Kullanılışına Dair Örnekler”, Belleten, LX, 227, Ankara
1996, s. 21-32.
102 Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’ndeRüşvet, s. 67-68.
Moğollarda Orjinal Hediye Fikirleriler, daha ilk devirlerden itibaren önemli bir yere sahipti. Han, kendisine yapılan iyiliklere karşı Orjinal Hediye Fikirleri verirdi. Fakat gerek han gerekse diğer devlet büyükleri genellikle Orjinal Hediye Fikirleri isterlerdi. Cengiz Han, kızını evlendirmek için önemli miktarda Orjinal Hediye Fikirleri almıştı. Komşu hükümdarlar Cengiz’in önüne Orjinal Hediye Fikirlerisiz çıkamazlardı. Diğer Moğol devletlerinde olduğu gibi, Altınordu’da da yabancı elçiler yalnız hana değil onun ailesi efradına ve önemli memurlara Orjinal Hediye Fikirleri verirdi.102
1259’da İran’da kurulan İlhanlılarda da bu gelenek devam etmiştir. Anadolu Selçuklularının İlhanlılara vergi olarak gönderdiği Orjinal Hediye Fikirleriler birçok elbise, altın para, at, kısrak, deve, sığır ve koyun gibi mallardan oluşuyordu.103
Çağatay hanlarının âdetlerine göre, hükümdarlara dokuz çeşit Orjinal Hediye Fikirleri sunulurken yanında dokuz tane de köle Orjinal Hediye Fikirleri edilirdi. Buna göre Orjinal Hediye Fikirleri sayısının önemli olduğu görülmektedir. Nitekim Şirvanşahlar 1386’da Timur’a tâbi olduklarını göstermek için sekiz çeşit Orjinal Hediye Fikirleri yollayınca, Timur bunun niçin eksik olduğunu sert bir şekilde sormuştu. Buna mukabil Şirvanşah İbrahim, “Dokuzuncu benim.’ cevabını vererek Timur’un gönlünü almıştı. 104
103 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 150.
104 Kazım PAYDAŞ, “Timurlu ve Türkmenlerin Şirvanşahlarla Olan Münasebetleri”, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXV, 40, Ankara 2006, s. 117.
Osmanlıların çağdaşı olan diğer devletlerde de, Orjinal Hediye Fikirleri geleneği benzer şekillerde devam etmiştir. Memlûklar da Bizans, Altınordu, Habeşistan, Yemen, Sicilya, İspanya ve Osmanlı Devletleri ile barış halini ve dostâne ilişkileri devam ettirmek, iyi niyeti ispatlamak, zaferi veya cülûsu tebrik etmek, güç göstermek, anlaşmaları sağlamak ve bazı isteklerde bulunmak gibi çeşitli vesilelerle Orjinal Hediye Fikirleri alış-verişinde bulunurdu. Memlûk sultanlarına bu ülkelerin hükümdarlarından gelen Orjinal Hediye Fikirleriler arasında örneğin; Kızıldeniz ticareti açısından ilişkilerini kuvvetlendirmek isteyen Yemen hükümdarından atlar, panterler, filler, ayılar, gergedanlar, yaban eşekleri, kuşlar, abanoz, mızraklar, kumaşlar, köleler ve cariyeler bulunmaktaydı. Habeşistan Kralı, kendi Hristiyan vatandaşlarının; Memlûk Devleti’nde bulunan Kudüs’e emniyet içinde hac yapmaları için siyah arslanlar, yarış atları, panterler, filler, zürafalar, inekler, cariyeler ve iğdişler yollayarak isteğinin karşılığı olarak ülkesindeki Müslümanları da koruyacağına söz vermişti. Memlûklar ise bu ülkelere zürafa, fildişi, içi doldurulmuş timsah, maymun, yaban eşeği, deve, nadide kumaşlar, giysiler, gümüş şamdan, altın kemer, şeker gönderiyordu. Bizans ile Memlûklar arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşme, her iki tarafın ilişkilerini sağlamlaştırmak amacıyla gerçekleşirdi. Bizans imparatorları Memlûk sultanlarına ipekli ve atlas kumaşlar, halılar ve şahinler gönderirler; Memlûk sultanları da onlara değerli Orjinal Hediye Fikirlerilerin yanısıra, değerli halılar, seccadeler, hasırlar, altın kaplı kandiller ve buhur yollarlardı.105
Memlûklar ile Osmanlı Devleti’nin arasındaki dostâne ilişkiler, ikisinin Orta Doğu’daki hâkimiyet mücadelesi nedeniyle değişim göstererek ve Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesine kadar olan döneme kadar sürmüştür. Genç Osmanlı padişahları bazen güçlerini ve prestijlerini artıran büyük zaferlerinin haberlerini Orjinal Hediye Fikirleriler eşliğinde gönderirlerdi. Örneğin, Niğbolu ile Varna zaferlerinde ve İstanbul’un fethinde bu amaçla gönderilen Orjinal Hediye Fikirlerilerin arasında zırhlı ve atlı esirler, köleler, cariyeler, av kuşları, değerli kumaşlar, elbiseler, silahlar ve mücevherler bulunuyordu. Memlûk sultanları ise tebrik için hil’atler, silahlar, zırhlar, at örtüleri, yular takımları, develer, atlar, filler, zebralar, zürafalar, katırlar gönderiyorlardı. 106
Esas olarak askerî bir karakteri olan Memlûklardaki hiyerararşik düzende Memluk sultanının mutlak hâkimiyeti söz konusuydu. Bir Memlûk emîri, sultan olduğunda onun maiyetinde bulunan ve onunla işbirliği yapan umerâ ve memlûk adı verilen askerler de onunla birlikte yükselirdi. Merkezî konumda bulunan sultan kendisine itaat eden bu kişilere hil’at, at, para, konut, yiyecek vb. dağıtmak suretiyle inâm ve ihsanda bulunurdu.107