“Tuhfe-i Murâdf’den öğrenildiğine göre beyaz olan inciler birinci çeşittir ve dört gruba ayrılır. Necm, birinci grubun incisidir. Yıldız gibi beyaz, parlak, şeffaf ve yuvarlaktır. Kusuru olmaz. Bütün incilerin güzidesi ve halisi budur. Ağırlığı yarım dirheme erişir. Şîr-bâm, ikinci grubun incisidir. Süt gibi ak, parlak ve temizdir. Fiyatı gereğince rağbet görür. Huşk-âb, üçüncü grubun incisidir. Beyaz bir incidir ki içinde hiç parlaklık, tazelik ve canlılık yoktur. Fiyatı gereğince rağbet görmez. Cassî, dördüncü grubun incisidir. Kireç gibi ak ve susuzdur. Son derece kötü ve işe yaramazdır. Tibnî, ikinci çeşit incidir. Rengi saman rengine benzer, yani renginde az sarılık bulunur. Yeterince sulu ve parlak olduğu için cevherîler bu inciye çok rağbet edermiş. Verdî, üçüncü çeşit incidir. Gül rengine benzer, sarı ile kırmızıdan meydana gelmiştir. Bu da sulu ve parlak olduğu için cevherîler tarafından talep edilir ve rağbet görürmüş. Rasâsî, dördüncü çeşittir. Kalay rengine benzer. Buna da herkes rağbet edermiş. Sîm-abî ve zîbakî, beşinci çeşittir. Renkte, suda ve letafette bir damla cıvaya benzer ve bu da parlak olduğu için cevherîlerce tercih edilirmiş. Tâvusî, altıncı çeşittir. Tâvus rengine benzer, ak ile yeşilden oluşmuştur. Bakana içinde gökkuşağına benzer nesneler görünür. Parlak, şeffaf ve hiç kusuru olmayan, iyi cins bir inci çeşidi olduğu için talep edilirmiş; fakat suyu kalıcı olmazmış. Fukâ’î, yedinci çeşittir. Rengi fukâ’ gibi kızıl ve donuktur. Bu çeşit incinin suyu ve diğer sıfatları her ne kadar yerinde olsa da cevherîler tarafından rağbet edilmezmiş. Şem’î, sekizinci çeşittir. Rengi mum rengi gibi yeşil ile sarıdan meydana gelmiştir. Bu incinin ne zaman ki suyu ve diğer sıfatları yerinde olur, o vakit herkes talep edermiş. Remâdî, dokuzuncu çeşittir. Rengi beyaz gül rengine benzer. Suyu ve diğer sıfatları yerinde olursa tercih edilirmiş. ‘Adesî, onuncu çeşittir. Rengi mercimek kabının rengine benzer. Bunun da suyu ve diğer sıfatları yerinde olursa alıcı bulurmuş. Zeytûnî, on birinci çeşittir. Rengi zeytin rengine benzer. Nuhâsî, on ikinci çeşittir. Rengi bakır rengine benzer. Bu zeytûnînin, nuhâsînin ve cassînin en iyisinde ve parlağında hayır ve fayda yoktur, işe yaramazlar72.
Şirvânî, age, s. 77-101.
“Tuhfe-i Murâdf’den öğrenildiğine göre beyaz olan inciler birinci çeşittir ve dört gruba ayrılır. Necm, birinci grubun incisidir. Yıldız gibi beyaz, parlak, şeffaf ve yuvarlaktır. Kusuru olmaz. Bütün incilerin güzidesi ve halisi budur. Ağırlığı yarım dirheme erişir. Şîr-bâm, ikinci grubun incisidir. Süt gibi ak, parlak ve temizdir. Fiyatı gereğince rağbet görür. Huşk-âb, üçüncü grubun incisidir. Beyaz bir incidir ki içinde hiç parlaklık, tazelik ve canlılık yoktur. Fiyatı gereğince rağbet görmez. Cassî, dördüncü grubun incisidir. Kireç gibi ak ve susuzdur. Son derece kötü ve işe yaramazdır. Tibnî, ikinci çeşit incidir. Rengi saman rengine benzer, yani renginde az sarılık bulunur. Yeterince sulu ve parlak olduğu için cevherîler bu inciye çok rağbet edermiş. Verdî, üçüncü çeşit incidir. Gül rengine benzer, sarı ile kırmızıdan meydana gelmiştir. Bu da sulu ve parlak olduğu için cevherîler tarafından talep edilir ve rağbet görürmüş. Rasâsî, dördüncü çeşittir. Kalay rengine benzer. Buna da herkes rağbet edermiş. Sîm-abî ve zîbakî, beşinci çeşittir. Renkte, suda ve letafette bir damla cıvaya benzer ve bu da parlak olduğu için cevherîlerce tercih edilirmiş. Tâvusî, altıncı çeşittir. Tâvus rengine benzer, ak ile yeşilden oluşmuştur. Bakana içinde gökkuşağına benzer nesneler görünür. Parlak, şeffaf ve hiç kusuru olmayan, iyi cins bir inci çeşidi olduğu için talep edilirmiş; fakat suyu kalıcı olmazmış. Fukâ’î, yedinci çeşittir. Rengi fukâ’ gibi kızıl ve donuktur. Bu çeşit incinin suyu ve diğer sıfatları her ne kadar yerinde olsa da cevherîler tarafından rağbet edilmezmiş. Şem’î, sekizinci çeşittir. Rengi mum rengi gibi yeşil ile sarıdan meydana gelmiştir. Bu incinin ne zaman ki suyu ve diğer sıfatları yerinde olur, o vakit herkes talep edermiş. Remâdî, dokuzuncu çeşittir. Rengi beyaz gül rengine benzer. Suyu ve diğer sıfatları yerinde olursa tercih edilirmiş. ‘Adesî, onuncu çeşittir. Rengi mercimek kabının rengine benzer. Bunun da suyu ve diğer sıfatları yerinde olursa alıcı bulurmuş. Zeytûnî, on birinci çeşittir. Rengi zeytin rengine benzer. Nuhâsî, on ikinci çeşittir. Rengi bakır rengine benzer. Bu zeytûnînin, nuhâsînin ve cassînin en iyisinde ve parlağında hayır ve fayda yoktur, işe yaramazlar72.
Şirvânî, age, s. 77-101.