Sedef, midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan süslemecilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir maddedir. 10-20 mikrometre genişliğinde ve 0,5 mikrometre kalınlığında CaCO3 plakaların birleşmesinden meydana gelen sedef kompozit bir malzemedir. İstanbul, Kudüs ve Viyana gibi merkezlerde, çeşitli zamanlarda süsleme amaçlı kullanılmıştır.
Sedef olarak da bilinen Sedef, birçok yumuşakçaların astarını oluşturan yanardöner bir malzeme tabakasıdır.
Bu malzemenin en yaygın kaynağı deniz kulağı ve inci istiridye. Bu, birçok müzik aletinde, mobilyada ve mücevher parçalarında kakma olarak yaygın olarak kullanılmaktadır.
Genellikle İnci’nin Annesini yaratan organik ve mineral bir madde vardır.
Minik Aragonit altıgen plakalar, düzenlenmiş ve alternatif katmanlarda Conchiolin ile birleşir. Katmanlar zamanla eklenir ve onları sert ve esnek hale getiren birçok katman oluşur.
Sedef, genellikle beyaz, kirli beyaz ve soluk pembe tonlarda gelir. “Sedef” adı Latince ‘mater perlarun’ teriminden türetilmiştir.
İnci üretimi söz konusu olduğunda en büyük alışveriş merkezi olduğu bilinen Basra Körfezi’nden İnci’nin annesi çıkarılabilir.
Diğer önemli yerler arasında Venezuela, Japonya, Çin, Avustralya ile Avrupa ve Kuzey Amerika’daki birçok Pasifik adası ve nehir yer alıyor.
Neden Sedef’i Kullanasın?
Rubellit ile birleştirirseniz , Sedef, giydiğinizde sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Stresinizi ve saldırganlık duygularınızı azaltacaktır.
Ayrıca size daha net düşünceler verecek ve daha iyi ifadeyi kolaylaştıracaktır.
Sedef kakma, ayrıca sedefçilik ya da sedef işleme olarak bilinen teknikte sedef, ahşap üzerine açılan çukur veya oymalara yerleştirilir ve tahtaya temas eden yüzeyden düşmelerini önleyecek yapıştırıcılar sürülür ya da sedeflerin etrafı madeni tellerle çevrilir. Sedef kakmacılık işine sedefkâri, sedef kakma yapan ustaya sedefkâr denilmektedir. Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler de sedefkârlıkta kullanılan malzemelerdir.[1]
İlk çağın en eski uygarlıklarında görülmekle birlikte, sedefin eşyada süs ögesi olarak uygulanışı çok sonradır. Her ne kadar bazı kaynaklar Sümer sanatında sedefin tıraş edilerek ahşaba uygulandığını, Uzak Doğu ve Güney Asya’da Hint Sanatında sedef süslemelere rastlansa da, sedefin en yaygın ve en gelişmiş şekliyle Türk-Osmanlı Sanatında görüldüğü bilinmektedir.[2][3]
OTANTİK TAŞ KALİTESİ VE FARKI İLE CARVED SANATI DENİZ YILDIZI SEDEF TAŞI KOLYE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ ALAN KİŞİ GERÇEKTEN DEĞERİNİ BİLEREK HAYIRLI GÜNLERDE KULLANSIN.SEDEF İNSANDA SABRI TEŞKİL EDER.ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUMUZDAN KALKAR;
19.80 GR 59 X 59 X 5 MM
Sedef
Bazı deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert, beyaz ve gökkuşağı pırıltılı, fosforik özelliği olan maddeye sedef, bu maddeyi işleyen kişiye de sedefkâr (sedefçi) denilmektedir.[4] Beyaz, arusek, çöp, taş sedef olmak üzere çeşitlere ayrılmaktadır. Uzun ömürlü bu kabuklar, sedefler, milyonlarca yıllık fosiller halinde karalarda da görülmektedir. Sıcak denizlerde yetişen çok iri yumuşakçaların kabukları, zengin sedef kaynaklarıdır.[5]
Kakmacılık
Ana madde: Kakmacılık
Oyulabilecek nitelikteki herhangi bir malzeme üzerine, istenilen şekillerde oyularak açılan yuvalara, diğer bir maddeden oyulan şeklin aynısından kesilmiş parçaların kakarak yerleştirilmesi işi kakmacılık olarak adlandırılır. Oyulabilecek nitelikte olan malzeme; taş, tahta, mermer ve işlenmeye müsait bazı madenlerdir. Taşın, tahtanın veya madenin bazı kısımlarını oyarak bu oyulan kısımlara daha kıymetli başka bir madenden veya maddeden oyulan şekle göre kesilmiş parçaların gömülmesi suretiyle kakma işi gerçekleştirilir. Bu işler tezyinat için yapılmaktadır. Örneğin, adi bir taş oyulup mermer veya daha kıymetli bir madenden kesilmiş parçaları gömmek, abanoz üstüne sedef parçaları gömmek, ceviz tahtası üzerine fildişi veya kemik parçalarını desenli olarak keserek gömmek suretiyle yapılmış kakma işlerine pek çok yerde rastlanmaktadır.[6]
Tarihçe
Hammaddesinin sıcak denizlerden sağlanması dolayısıyla sedefkârlığın Doğu’da başladığı tahmin edilmektedir. Sümer mezarlarında rastlanan ilk sedef işçiliği örnekleri de bu iddiayı güçlendirmektedir. Çin, Hindistan, Siyam gibi Uzak Doğu’nun “sanatı ve sanatkârı bol” ülkelerinde doğan sedefkârlık, Orta Asya Türkleriyle beraber Anadolu’ya gelmiştir. Çabuk kırılabilen bir malzeme oluşu ve genellikle ahşap üzerine uygulanması nedeniyle günümüze çok fazla örneği kalamamıştır. Orta Asya Türkleri arasında sedef kullanımını belgeleyen hiçbir kanıt olmamasına rağmen, bu nesnelerin varlığına Marco Polo ve çeşitli Bizans elçileri anılarında söz edilmektedir. Buna ek olarak Kazan Tatarlarının sedef kaligrafik yazıtlar yaptığı bilinmektedir.[7]
Sedefkâri malzemeleri
Kakma tekniği ile yapılan sedef işçiliğinde kullanılan ağaç genellikle cevizdir. Renkler kızıl ve siyah olup kullanılan motiflerde çeşitli geometrik desenler bir arada görülür.[8] Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler sedefkârlıkta kullanılan sedef dışındaki diğer malzemelerdir. Bunların hepsine birden bezeme veya süsleme malzemeleri denilmektedir.[5]
“Bağa”
büyük deniz kaplumbağaların sırtından çıkarılan, tırnaksı bir maddedir. Isıyla yumuşatılarak şekillendirilebilen açık ve koyu sarı, kahve, kızıl kahverengi, menevişli estetik bir malzemedir. Genelde alt kısmına altın varak yapıştırılarak kullanılır.[7]
“Fildişi”
sert ve dokulu bir malzemedir.
“Fileto”
Üst üste yapıştırılan ahşap ve ona uygun malzemelerin yanlamasına kesilmesiyle elde edilen bir süsleme unsurudur. ;“Altın” ve “gümüş”:Altın ve gümüş özellikle günümüzde takı çalışmalarında kullanılmaktadır.
“Ahşap malzemeler”
Ahşap olarak, bu süsleme malzemelerini iyi gösterecek koyu renkli abanoz, pelesenk, ceviz ve maun gibi ağaç türleri tercih edilir.
Yapılışı
Sedef işçiliği, genellikle ‘oyma’ ve ‘kakma’ usulleriyle yapılmaktadır. Önce, yüzeye, işlenecek motif çizilir. Keski adı verilen çelik uç ile, bu motifin çevresi keskilenerek açılan kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak küçük darbelerle tel yüzeye gömülür. Telin zaman içinde kalkmamasını önlemek için, su ile iyice sıvılaştırılmış beyaz tutkal işlenmiş tel üzerine sürülür.[2]
Aynı keski ile, çizilen motifin içi oyulur ve bu içi oyulmuş motifin şekline uygun olarak, sedef , iki parmak arasında (baş parmak ve işaret parmağı) sıkıca kavranarak, zımpara taşında şekillendirilir ve motifin içine, beyaz tutkal ve ağaç tozundan yapılmış macun ile yapıştırılır. Motif içine yerleştirilecek sedefin, yerine düzgün oturması ve sonradan yapılacak tesfiyenin, sedefin parlak canlı kısmını yok ederek motifi bozmaması için, sedefin, şekillendirilmeden önce alt ve üst kısmının düzlenmesi gerekir. Sedef yerleştirilmiş parça en az iki saat kurumaya bırakıldıktan sonra, ince eğe ve zımpara ile silinerek, pürüzsüz bır satıh elde edildikten sonra, ispirto içinde eritilmiş gomalak cila (bir çeşit reçine) ile parlatılır. Gomalak cilanın, sıkıştırılmış pamuk yumağına damlatılması ve hızlı, dairesel ritmik hareketle parça üzerinde cila kuruyana kadar cilalamanın devam ettirilmesi gerekir. Eğer, açık renk olan genç ceviz ağacı seçilmiş ve renginin koyulaştırılması isteniyorsa, ciladan önce, yapılmış parçaya asiti alınmış zeytinyağı sürülerek güneşte bırakılır, kuruduktan sonra cila sürülür.[3]
Kullanılan teknikler
Kakma tekniği
Zemine çizilen deseni uygun derinlikte oyularak, oyulan desenlerin kalıplarının çıkarılıp çıkarılan kalıplarda hazırlanan malzemeleri ahşabı ahşaba, sedefi ahşaba, tası başka bir taşa gömme işlemine kakma tekniği denir.
Sıvama tekniği
Zemine çizilen deseni uygun malzemelerle fileto, zencirek, bağa, sedef, fildişi, kemik, abanoz, pelesenk, yılan ağacı ve bunun gibi birçok ağaçtan elde edilmiş papeller kullanarak zeminde boşluk kalmayacak şekilde bezenmesine yapıştırma ve sıvama tekniği denir.
Eser- i İstanbul işi
Saray atölyeleri ve Eminönü, Tahtakale civarında sıra işi yapan küçük atölyelerde cami kapı kanatları, Kuran muhafazası, pencere kanatları, sanduka şebekeleri, saltanat kayıkları, saray kapı kanatları, vaaz kürsüsü, taht gibi pek çok çeşitte üretilen eserlerdir.[9]
Şam İşi
Daha çok tel ve badem şeklinde kesilmiş sedeften işlenmiş mobilya, sehpa, aynalı tırnak takım gibi eşyalar yapılmaktadır.
Viyana İşi
“Boule” adı verilen metal kaplama tekniğinin yanında düzensiz olarak yerleştirilen sedef parçalarından meydana gelir.[5] Çalışma masası, sehpa, ayna tırnak takımı gibi eşyalara yeşil (arusek) tipi sedefleri 0.5mm ile 0.8mm arasında küçük parçaları çizilen motiflerin üzerine aralarında 1-2mm boşluk kalacak şeklinde mozaik (paledyen) gibi yapıştırılır, ara boşluklar odun kömürü tozu veya abanoz ağacı tozundan yapılmış macunla doldurulur. Yüzey zımpara kâğıdı ile düzeltilip cila uygulanır.[7]
Kudüs İşi
Bu teknik mobilyada veya diğer küçük eşyada kullanılan bir teknik değildir. Sedef kabuklar üzerine yapılan cami ve benzeri maketler, bitki ve hayvan motifleri olarak kendisini gösterir.[5] Şam işi, Antep işi ve Kudüs işi, genelde bunları aynı gruba toplanabilir. Bu gruptaki tekniklerde tatlı su sedefi veya mat mermerimsi sedefler kullanılır.[7]
Osmanlı’da sedefçilik
Sedef kakma işlemeli takunya
Anadolu’da ahşabı oyarak görkemli eserler meydana getiren Selçuklular, bu tarz bezemeciliği günümüze ulaştırmıştır. Sedefin işçiliğinin en yaygın ve en gelişmiş şekli Türk-Osmanlı Sanatı’nda görülür. 17. ve 18. yüzyıllarda zirveye ulaşan Osmanlı sedef işçiliği, kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı gibi çok çeşitli gündelik objede kullanılmıştır. Sedef kakmacılıkta geometrik desenler, çiçek, yaprak gibi doğadan alınmış naturel desenler ile rumî, barok ve arabesk motifler ağırlık kazanmıştır.[1][10]
Osmanlıda sedef işlemeciliğinin ilk örneklerini 15. yüzyıl sonlarına doğru görmek mümkündür. Edirne’de tek kubbeli Beyazıt Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin XVI. yüzyılda olgunluk devresine girdiği bilinmektedir.[2] Bu dönemde sedefçilik kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’ an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı gibi ahşap eşyada görülmüştür.[8]
Sedef kakma Osmanlı doneminde özellikle 1700-1900’lü yillarda popüler bir süsleme sanatı olarak ilgi görmüştür. Bu sanat saray süslemeleri, camii mimberleri ile birlikte tüfek, piştol, kılıç ve kama gibi silahların da süslemelerinde sıkça kullanılmıştır.[11]
Edirne’deki 2. Beyazıt Cami kapı kanatları, bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet’in som sedeften yapılan tabutu, III. Murad’ın Ayasofya’daki türbesinin kapı kanatları, Sultan Ahmet Camii’nin pencere ve cümle kapılarının kanatları, Balıkesir’deki Zağanospaşa Camii’nin kapı kanatları, mimari yapılarda kullanılan sedef işçiliğinin en görkemli örneklerini oluşturmaktadır.[12]
15.y.y’ da , Topkapı Sarayı Müzesi’nde birçok sedefli eşya görülmektedir. Müzenin 1505 tarihli hazine defterinde[13] sedefli eşyaların varlığı bildirilmektedir. Hatta Raht Hazinesine ait defterlerde sedefli eğer takımlarının kayıtlarına rastlanmaktadır[14], fakat bu takımlar günümüze ulaşamamıştır.
16.y.y’da Yavuz Sultan Selim’in türbe kapısı, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Cami kapı ve pencere kanatları, Süleymaniye Cami kapı ve pencere kanatları, III. Murad’ın yatak odası kapı kanatları önemli örneklerdir. Bu dönemde sarayda sedefkârların bir atölyesinin bulunduğunu ve sedefkârların burada geometri dersi okudukları da kaynaklarda yer almaktadır. Bu yüzyılda saray atölyesinden Mehmet Usta, Dalgıç Ahmet ve Mimar Mehmet Ağa yetişmiştir.[15]
Valide Sultan Dairesi
Topkapı Sarayı
17.y.y ; sedef sanatında değişik bir tarz ortaya çıkmıştır, geometrik şekiller yerini bitkisel motiflere bırakmıştır. Bu dönem eserlerinden, Sultan Ahmet Cami Revan ve Bağdat köşkleri, Valide Sultan Dairesi, Yeni Valide Cami, I. Ahmed’in tahtı, IV. Mehmed’e ait saltanat kayığı, güzel örneklerdendir.[15] XVII. yüzyılda Evliya Çelebi yalnız İstanbul’da 100 sedef atölyesi ve 5000 kadar sedef ustasının sanatlarını yürüttüklerinden söz etmiştir.[16]
19.y.y ve 20.y.y ; Avrupa barok ve rokoko tarzı mimariyi etkilemiş ahşap daha az kullanılmaya başlanmış, sedef işlemeli eserler azalmıştır. Bu dönem eserleri 2. Mahmut tuğralı çekmece ve II. Abdülhamid’e gönderilen hediyelerdir. 20.y.y’ın ilk yarısına kadar devam eden sedef sanatı, bu dönemin en ünlü ismi Vasıf Ustanın 1940’ta ölümüyle son bulmuş, Küçükyalılı İsmail usta ve Nerses Ustanın ölümüyle de bu dönemin son sedefkarları tarih sayfalarındaki yerini almıştır.
Sedef tabak kakma
Göreme
Vasıf Usta:Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında yüzen bir sergi haline getirilen Karadeniz gemisi ile çıktığı Avrupa gezisi sırasında, bu vapurun bir kamarası, Atatürk tarafından kendisine, atölye olarak tahsis edilmiş ve bu yolculuk sırasında yaptığı çalışmalarda, çekmeceler, levhalar, çeşitli müzik aletleri yapmıştır. Vapurun geziye çıkmadan önce Atatürk tarafından da ziyaret edilmesi Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında sedef sanatı için önemlidir ve ilginçtir. 1912 yılında Sedefkâr Vasıf Hoca, Beşiktaş’ta işlettiği sedef atölyesinde bu sanatı bir süre devam ettirmiş, hatta onun öncülüğü ile 1936 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde bir sedefçilik bölümü açmıştır. Yaşamının son yıllarında Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapmış, o dönemde yaptığı sedefli kapı yüzyılın son sedefçilik örneği olarak Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesine konmuştur.[15][17]
Gaziantep sedef işçiliği
Sedef kakma şifonyer
Suriye, Şam, 19. yy. işçiliği
Honolulu Sanat Müzesi
Sedef işçiliğinin Suriye’den Gaziantep’e geldiği söylenmektedir.[18] Sedefçiliğin doğduğu bölge ve tarih kesin olarak bilinmemekle beraber yaşayan kaynaklara göre Gaziantep’te sedef kakmacılık 1963 yılında başladığı belirtilmektedir. Gaziantep’te ilk olarak piştol tabancaların tamir edilmesiyle ve bu tamir edilen tabancaların üzerindeki sedefler örnek alınmış ve daha sonra yeni ürünler meydana getirilmiştir.[19]
Gaziantep’te 54 sedef atölyesi olup, 55. Atölye Gaziantep Üniversitesi’nde, Gaziantep El Sanatlarını Koruma ve Geliştirme Merkezi’nde, 1992 yılında kurulmuştur.[3] Yörede en çok desen kalıplarında kullanılan desenler; Hatayi ve rumi desenlerinin basitleştirilmiş halleri, lale, karanfil, filiz, yıldız, benek, papatya, saksı, şeşberk, kare ve baklava desenlerin değişik kullanımları mevcuttur.[20]
Dünyada sedefçilik
Çin Sedef kakma örneği
Ming Hanedanı, 16. Yüzyıl
İnci kabuğu yani sedef ile süslemeler Çin, Kore, Japonya, Tayland ve Hindistan’da sanatçılar tarafından uygulana gelmektedir.[21] Dekoratif kaplamalar ile doğal lake ve sedefin kullanılması daha 2000 yıl önce Çin’de uygulanmıştır ve birçok Doğu Asya ülkesinin sanat tarihinde de görülmektedir. Sedef geometrik şekilli parçalardan oluşan bir tabak Çin’de bulunan Tang Hanedanlığı’na (618-906) ait sedef işlemeciliğinin en eski delilidir.[7] Zamanla, sedef, ahşap, metal folyo ve lak gibi renkli kakma malzemelerle, Asya’nın farklı bölgelerinde gelişmiştir. Özellikle Koreli sanatkarlar sedef kakma sanatında kendilerini geliştirmişlerdir.
Sedef kakma sanatına (Korece) “Najeon-Chilgi” denilmektedir. Kore’de kökenleri Naklang hanedanlığı dönemine denk gelmektedir.[22]
Çin Sedef kakma çay seti
13. yüzyıl Song Hanedanı
Shilla hanedanlığı (7-10 yy.) döneminde Kore’de popüler olmuştur. (11 yy.) Kral Munjong hükümdarlığı sırasında, sanatkarlara “Najeon Chilgi” ürünler yapması için bir atölye sistemi kurulmuştur. Najeon Chilgi eserler Japonya, Almanya, ABD, İngiltere, Hollanda ve daha birçok ülkenin müzelerinde bulunabilir.[23][24]
Doğu Asya sedef kakma sanatı tasarımlarında genellikle desenler hayvanlar, bitkiler, güneş, ay, su, dağlar gibi doğal nesnelerle oluşturulmuştur. Bunların genellikle Kore mitolojisinde özel bir anlamı vardır.[25] Yapılış şekilleri birebir Türk-Osmanlı sanatıyla aynıdır.[26]
Sedef kakma kapaklı enfiye kutusu
Güney Hollanda 1700-1725
18. yüzyıl sonlarında sedef işlemeciliği Tayland’a gelmiştir. On dokuzuncu yüzyıllarda, yönetimde ve tapınaklarda kullanılan tahtları ve kapıları süslemek için yoğun biçimde sedef kakmacılığı kullanılmıştır.[21]
Batıda Bizans’ta ve doğuda Mısır’da, sedef kakma sanatı kullanılmamaktaydı, ama onun yerine, fildişi oldukça revaçtaydı.[7] Babür Hanedanlığı 1526-1707 yıllarında batı Hindistan’da hem iç tüketim hem de Avrupa kraliyet üyeleri, dini ve ticari müşteriler için ihracat yapmıştır. Portekiz Kralı Manuel I (1469-1521) envanterinde, Fransa Kralı Francis (1494-1547) için Hint işi sedef kakma ile süslü bir tabut, İtalyan Yüksek Rönesans sanatçısı hamisi Leonardo da Vinci (1452 -1591) envanterinde ise sedef kakmalı bir sandalye ve yatak listelenir.[21]
Solar pleksus ve boğaz çakralarınızı aktive edecek etkili bir taştır. Kalbin bilgeliğini çevrenizdeki insanlara göndermek için çalışacaktır.
SONRAKİ OKUYUN:
Titanyum Aura Kuvars: Anlamları, Özellikleri ve Güçleri
Sedef takı
Sedef’in rezonans enerjileri, iletişim becerilerinizi geliştirecek ve kendinizi daha etkili bir şekilde ifade etmenize rehberlik edecektir.
Etkisi nedeniyle, Sedef, gizli potansiyellerini keşfetmen için sana rehberlik edecek ve onları kullanmanı teşvik edecektir.
Bu taşın enerjileri sizi içsel bilgeliğinizi kullanmaya ve her şeyi yürek ve akılla yapmaya davet edecektir.
Ayrıca, düşüncelerinizi ve duygularınızı ateşli ve yansıtıcı bir şekilde ifade etmenizi de teşvik edecektir.
Sedef, vücudunuzda ve ruhunuzda kolay enerji akışına izin verir. Ayrıca çevrenizdeki insanlarla güçlü akrabalık ve sıcak ilişkiler çekecektir.
Recordkeeper Crystal ile eşleştirdiğinizde, bu taş hayatınızda gerçekleşecek değişiklikleri kabul etmenize yardımcı olacaktır.
Kendinizi, sizi neyin motive ettiğini, sizi huzur içinde hissettiren şeyi ve sizi gerçekten mutlu eden şeyi bulmanıza yardımcı olacaktır.
Sedef, kişisel gücünüzü sorumlu ve güvenilir bir şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır. Özsaygınızı geliştirmede ve disiplinli bir ruha sahip olmanızda sizi destekleyecektir.
Bu taş, özellikle Blue Dumortierite Quartz ile birleştirirseniz , stresli yaşam koşullarına güçlendirilmiş ve kendinden emin bir şekilde tepki vermenize yardımcı olacaktır!
SONRAKİ OKUYUN:
SONRAKİ OKUYUN:
Cavansit: Anlamları, Özellikleri ve Güçleri
Sevgiyi ifade etmekte veya hissetmekte zorluk çekerken yanınızda bir Sedef Anneniz olduğundan emin olun. Bu taş aynı zamanda dengesiz duygulara da yardımcı olacaktır.
Sedef, sakin, yatıştırılmış ve beslenmiş olmanıza yardımcı olacaktır.
Bu taşı her zaman yakınınızda tuttuğunuzda, negatif enerjilerden korunacaksınız ve içinde bulunan sevgi okyanusunu hatırlatacaksınız!
Sedef ile Kullanmak İçin En İyi Kombinasyon
Sizi çevreleyen koruyucu enerjileri güçlendirmek istediğinizde , Sedef’i Yakut , Malakit, Yeşim veya Akik ile birleştirebilirsiniz.
Ayrıca Rainbow Aytaşı, Sarı Jasper, Petalit, Kaplan Gözü, Malakit, Herkimer Diamond, Jet, Kalsedon, Akuamarin veya Garnet ile eşleştirebilirsiniz.
Sedef, cilt rahatsızlıklarına yardımcı olmak için Aventurin , Mavi Dantel Akik, Fantezi Jasper, Dumortierite, Botsvana Akik, Carnelian ve Mavi Dantel Akik ile de birleştirilebilir.
Sedef, midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan süslemecilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir maddedir. 10-20 mikrometre genişliğinde ve 0,5 mikrometre kalınlığında CaCO3 plakaların birleşmesinden meydana gelen sedef kompozit bir malzemedir. İstanbul, Kudüs ve Viyana gibi merkezlerde, çeşitli zamanlarda süsleme amaçlı kullanılmıştır.
Sedef olarak da bilinen Sedef, birçok yumuşakçaların astarını oluşturan yanardöner bir malzeme tabakasıdır.
Bu malzemenin en yaygın kaynağı deniz kulağı ve inci istiridye. Bu, birçok müzik aletinde, mobilyada ve mücevher parçalarında kakma olarak yaygın olarak kullanılmaktadır.
Genellikle İnci’nin Annesini yaratan organik ve mineral bir madde vardır.
Minik Aragonit altıgen plakalar, düzenlenmiş ve alternatif katmanlarda Conchiolin ile birleşir. Katmanlar zamanla eklenir ve onları sert ve esnek hale getiren birçok katman oluşur.
Sedef, genellikle beyaz, kirli beyaz ve soluk pembe tonlarda gelir. “Sedef” adı Latince ‘mater perlarun’ teriminden türetilmiştir.
İnci üretimi söz konusu olduğunda en büyük alışveriş merkezi olduğu bilinen Basra Körfezi’nden İnci’nin annesi çıkarılabilir.
Diğer önemli yerler arasında Venezuela, Japonya, Çin, Avustralya ile Avrupa ve Kuzey Amerika’daki birçok Pasifik adası ve nehir yer alıyor.
Neden Sedef’i Kullanasın?
Rubellit ile birleştirirseniz , Sedef, giydiğinizde sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Stresinizi ve saldırganlık duygularınızı azaltacaktır.
Ayrıca size daha net düşünceler verecek ve daha iyi ifadeyi kolaylaştıracaktır.
Sedef kakma, ayrıca sedefçilik ya da sedef işleme olarak bilinen teknikte sedef, ahşap üzerine açılan çukur veya oymalara yerleştirilir ve tahtaya temas eden yüzeyden düşmelerini önleyecek yapıştırıcılar sürülür ya da sedeflerin etrafı madeni tellerle çevrilir. Sedef kakmacılık işine sedefkâri, sedef kakma yapan ustaya sedefkâr denilmektedir. Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler de sedefkârlıkta kullanılan malzemelerdir.[1]
İlk çağın en eski uygarlıklarında görülmekle birlikte, sedefin eşyada süs ögesi olarak uygulanışı çok sonradır. Her ne kadar bazı kaynaklar Sümer sanatında sedefin tıraş edilerek ahşaba uygulandığını, Uzak Doğu ve Güney Asya’da Hint Sanatında sedef süslemelere rastlansa da, sedefin en yaygın ve en gelişmiş şekliyle Türk-Osmanlı Sanatında görüldüğü bilinmektedir.[2][3]
OTANTİK TAŞ KALİTESİ VE FARKI İLE CARVED SANATI DENİZ YILDIZI SEDEF TAŞI KOLYE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ ALAN KİŞİ GERÇEKTEN DEĞERİNİ BİLEREK HAYIRLI GÜNLERDE KULLANSIN.SEDEF İNSANDA SABRI TEŞKİL EDER.ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUMUZDAN KALKAR;
19.80 GR 59 X 59 X 5 MM
Sedef
Bazı deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert, beyaz ve gökkuşağı pırıltılı, fosforik özelliği olan maddeye sedef, bu maddeyi işleyen kişiye de sedefkâr (sedefçi) denilmektedir.[4] Beyaz, arusek, çöp, taş sedef olmak üzere çeşitlere ayrılmaktadır. Uzun ömürlü bu kabuklar, sedefler, milyonlarca yıllık fosiller halinde karalarda da görülmektedir. Sıcak denizlerde yetişen çok iri yumuşakçaların kabukları, zengin sedef kaynaklarıdır.[5]
Kakmacılık
Ana madde: Kakmacılık
Oyulabilecek nitelikteki herhangi bir malzeme üzerine, istenilen şekillerde oyularak açılan yuvalara, diğer bir maddeden oyulan şeklin aynısından kesilmiş parçaların kakarak yerleştirilmesi işi kakmacılık olarak adlandırılır. Oyulabilecek nitelikte olan malzeme; taş, tahta, mermer ve işlenmeye müsait bazı madenlerdir. Taşın, tahtanın veya madenin bazı kısımlarını oyarak bu oyulan kısımlara daha kıymetli başka bir madenden veya maddeden oyulan şekle göre kesilmiş parçaların gömülmesi suretiyle kakma işi gerçekleştirilir. Bu işler tezyinat için yapılmaktadır. Örneğin, adi bir taş oyulup mermer veya daha kıymetli bir madenden kesilmiş parçaları gömmek, abanoz üstüne sedef parçaları gömmek, ceviz tahtası üzerine fildişi veya kemik parçalarını desenli olarak keserek gömmek suretiyle yapılmış kakma işlerine pek çok yerde rastlanmaktadır.[6]
Tarihçe
Hammaddesinin sıcak denizlerden sağlanması dolayısıyla sedefkârlığın Doğu’da başladığı tahmin edilmektedir. Sümer mezarlarında rastlanan ilk sedef işçiliği örnekleri de bu iddiayı güçlendirmektedir. Çin, Hindistan, Siyam gibi Uzak Doğu’nun “sanatı ve sanatkârı bol” ülkelerinde doğan sedefkârlık, Orta Asya Türkleriyle beraber Anadolu’ya gelmiştir. Çabuk kırılabilen bir malzeme oluşu ve genellikle ahşap üzerine uygulanması nedeniyle günümüze çok fazla örneği kalamamıştır. Orta Asya Türkleri arasında sedef kullanımını belgeleyen hiçbir kanıt olmamasına rağmen, bu nesnelerin varlığına Marco Polo ve çeşitli Bizans elçileri anılarında söz edilmektedir. Buna ek olarak Kazan Tatarlarının sedef kaligrafik yazıtlar yaptığı bilinmektedir.[7]
Sedefkâri malzemeleri
Kakma tekniği ile yapılan sedef işçiliğinde kullanılan ağaç genellikle cevizdir. Renkler kızıl ve siyah olup kullanılan motiflerde çeşitli geometrik desenler bir arada görülür.[8] Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler sedefkârlıkta kullanılan sedef dışındaki diğer malzemelerdir. Bunların hepsine birden bezeme veya süsleme malzemeleri denilmektedir.[5]
“Bağa”
büyük deniz kaplumbağaların sırtından çıkarılan, tırnaksı bir maddedir. Isıyla yumuşatılarak şekillendirilebilen açık ve koyu sarı, kahve, kızıl kahverengi, menevişli estetik bir malzemedir. Genelde alt kısmına altın varak yapıştırılarak kullanılır.[7]
“Fildişi”
sert ve dokulu bir malzemedir.
“Fileto”
Üst üste yapıştırılan ahşap ve ona uygun malzemelerin yanlamasına kesilmesiyle elde edilen bir süsleme unsurudur. ;“Altın” ve “gümüş”:Altın ve gümüş özellikle günümüzde takı çalışmalarında kullanılmaktadır.
“Ahşap malzemeler”
Ahşap olarak, bu süsleme malzemelerini iyi gösterecek koyu renkli abanoz, pelesenk, ceviz ve maun gibi ağaç türleri tercih edilir.
Yapılışı
Sedef işçiliği, genellikle ‘oyma’ ve ‘kakma’ usulleriyle yapılmaktadır. Önce, yüzeye, işlenecek motif çizilir. Keski adı verilen çelik uç ile, bu motifin çevresi keskilenerek açılan kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak küçük darbelerle tel yüzeye gömülür. Telin zaman içinde kalkmamasını önlemek için, su ile iyice sıvılaştırılmış beyaz tutkal işlenmiş tel üzerine sürülür.[2]
Aynı keski ile, çizilen motifin içi oyulur ve bu içi oyulmuş motifin şekline uygun olarak, sedef , iki parmak arasında (baş parmak ve işaret parmağı) sıkıca kavranarak, zımpara taşında şekillendirilir ve motifin içine, beyaz tutkal ve ağaç tozundan yapılmış macun ile yapıştırılır. Motif içine yerleştirilecek sedefin, yerine düzgün oturması ve sonradan yapılacak tesfiyenin, sedefin parlak canlı kısmını yok ederek motifi bozmaması için, sedefin, şekillendirilmeden önce alt ve üst kısmının düzlenmesi gerekir. Sedef yerleştirilmiş parça en az iki saat kurumaya bırakıldıktan sonra, ince eğe ve zımpara ile silinerek, pürüzsüz bır satıh elde edildikten sonra, ispirto içinde eritilmiş gomalak cila (bir çeşit reçine) ile parlatılır. Gomalak cilanın, sıkıştırılmış pamuk yumağına damlatılması ve hızlı, dairesel ritmik hareketle parça üzerinde cila kuruyana kadar cilalamanın devam ettirilmesi gerekir. Eğer, açık renk olan genç ceviz ağacı seçilmiş ve renginin koyulaştırılması isteniyorsa, ciladan önce, yapılmış parçaya asiti alınmış zeytinyağı sürülerek güneşte bırakılır, kuruduktan sonra cila sürülür.[3]
Kullanılan teknikler
Kakma tekniği
Zemine çizilen deseni uygun derinlikte oyularak, oyulan desenlerin kalıplarının çıkarılıp çıkarılan kalıplarda hazırlanan malzemeleri ahşabı ahşaba, sedefi ahşaba, tası başka bir taşa gömme işlemine kakma tekniği denir.
Sıvama tekniği
Zemine çizilen deseni uygun malzemelerle fileto, zencirek, bağa, sedef, fildişi, kemik, abanoz, pelesenk, yılan ağacı ve bunun gibi birçok ağaçtan elde edilmiş papeller kullanarak zeminde boşluk kalmayacak şekilde bezenmesine yapıştırma ve sıvama tekniği denir.
Eser- i İstanbul işi
Saray atölyeleri ve Eminönü, Tahtakale civarında sıra işi yapan küçük atölyelerde cami kapı kanatları, Kuran muhafazası, pencere kanatları, sanduka şebekeleri, saltanat kayıkları, saray kapı kanatları, vaaz kürsüsü, taht gibi pek çok çeşitte üretilen eserlerdir.[9]
Şam İşi
Daha çok tel ve badem şeklinde kesilmiş sedeften işlenmiş mobilya, sehpa, aynalı tırnak takım gibi eşyalar yapılmaktadır.
Viyana İşi
“Boule” adı verilen metal kaplama tekniğinin yanında düzensiz olarak yerleştirilen sedef parçalarından meydana gelir.[5] Çalışma masası, sehpa, ayna tırnak takımı gibi eşyalara yeşil (arusek) tipi sedefleri 0.5mm ile 0.8mm arasında küçük parçaları çizilen motiflerin üzerine aralarında 1-2mm boşluk kalacak şeklinde mozaik (paledyen) gibi yapıştırılır, ara boşluklar odun kömürü tozu veya abanoz ağacı tozundan yapılmış macunla doldurulur. Yüzey zımpara kâğıdı ile düzeltilip cila uygulanır.[7]
Kudüs İşi
Bu teknik mobilyada veya diğer küçük eşyada kullanılan bir teknik değildir. Sedef kabuklar üzerine yapılan cami ve benzeri maketler, bitki ve hayvan motifleri olarak kendisini gösterir.[5] Şam işi, Antep işi ve Kudüs işi, genelde bunları aynı gruba toplanabilir. Bu gruptaki tekniklerde tatlı su sedefi veya mat mermerimsi sedefler kullanılır.[7]
Osmanlı’da sedefçilik
Sedef kakma işlemeli takunya
Anadolu’da ahşabı oyarak görkemli eserler meydana getiren Selçuklular, bu tarz bezemeciliği günümüze ulaştırmıştır. Sedefin işçiliğinin en yaygın ve en gelişmiş şekli Türk-Osmanlı Sanatı’nda görülür. 17. ve 18. yüzyıllarda zirveye ulaşan Osmanlı sedef işçiliği, kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı gibi çok çeşitli gündelik objede kullanılmıştır. Sedef kakmacılıkta geometrik desenler, çiçek, yaprak gibi doğadan alınmış naturel desenler ile rumî, barok ve arabesk motifler ağırlık kazanmıştır.[1][10]
Osmanlıda sedef işlemeciliğinin ilk örneklerini 15. yüzyıl sonlarına doğru görmek mümkündür. Edirne’de tek kubbeli Beyazıt Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin XVI. yüzyılda olgunluk devresine girdiği bilinmektedir.[2] Bu dönemde sedefçilik kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’ an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı gibi ahşap eşyada görülmüştür.[8]
Sedef kakma Osmanlı doneminde özellikle 1700-1900’lü yillarda popüler bir süsleme sanatı olarak ilgi görmüştür. Bu sanat saray süslemeleri, camii mimberleri ile birlikte tüfek, piştol, kılıç ve kama gibi silahların da süslemelerinde sıkça kullanılmıştır.[11]
Edirne’deki 2. Beyazıt Cami kapı kanatları, bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet’in som sedeften yapılan tabutu, III. Murad’ın Ayasofya’daki türbesinin kapı kanatları, Sultan Ahmet Camii’nin pencere ve cümle kapılarının kanatları, Balıkesir’deki Zağanospaşa Camii’nin kapı kanatları, mimari yapılarda kullanılan sedef işçiliğinin en görkemli örneklerini oluşturmaktadır.[12]
15.y.y’ da , Topkapı Sarayı Müzesi’nde birçok sedefli eşya görülmektedir. Müzenin 1505 tarihli hazine defterinde[13] sedefli eşyaların varlığı bildirilmektedir. Hatta Raht Hazinesine ait defterlerde sedefli eğer takımlarının kayıtlarına rastlanmaktadır[14], fakat bu takımlar günümüze ulaşamamıştır.
16.y.y’da Yavuz Sultan Selim’in türbe kapısı, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Cami kapı ve pencere kanatları, Süleymaniye Cami kapı ve pencere kanatları, III. Murad’ın yatak odası kapı kanatları önemli örneklerdir. Bu dönemde sarayda sedefkârların bir atölyesinin bulunduğunu ve sedefkârların burada geometri dersi okudukları da kaynaklarda yer almaktadır. Bu yüzyılda saray atölyesinden Mehmet Usta, Dalgıç Ahmet ve Mimar Mehmet Ağa yetişmiştir.[15]
Valide Sultan Dairesi
Topkapı Sarayı
17.y.y ; sedef sanatında değişik bir tarz ortaya çıkmıştır, geometrik şekiller yerini bitkisel motiflere bırakmıştır. Bu dönem eserlerinden, Sultan Ahmet Cami Revan ve Bağdat köşkleri, Valide Sultan Dairesi, Yeni Valide Cami, I. Ahmed’in tahtı, IV. Mehmed’e ait saltanat kayığı, güzel örneklerdendir.[15] XVII. yüzyılda Evliya Çelebi yalnız İstanbul’da 100 sedef atölyesi ve 5000 kadar sedef ustasının sanatlarını yürüttüklerinden söz etmiştir.[16]
19.y.y ve 20.y.y ; Avrupa barok ve rokoko tarzı mimariyi etkilemiş ahşap daha az kullanılmaya başlanmış, sedef işlemeli eserler azalmıştır. Bu dönem eserleri 2. Mahmut tuğralı çekmece ve II. Abdülhamid’e gönderilen hediyelerdir. 20.y.y’ın ilk yarısına kadar devam eden sedef sanatı, bu dönemin en ünlü ismi Vasıf Ustanın 1940’ta ölümüyle son bulmuş, Küçükyalılı İsmail usta ve Nerses Ustanın ölümüyle de bu dönemin son sedefkarları tarih sayfalarındaki yerini almıştır.
Sedef tabak kakma
Göreme
Vasıf Usta:Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında yüzen bir sergi haline getirilen Karadeniz gemisi ile çıktığı Avrupa gezisi sırasında, bu vapurun bir kamarası, Atatürk tarafından kendisine, atölye olarak tahsis edilmiş ve bu yolculuk sırasında yaptığı çalışmalarda, çekmeceler, levhalar, çeşitli müzik aletleri yapmıştır. Vapurun geziye çıkmadan önce Atatürk tarafından da ziyaret edilmesi Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında sedef sanatı için önemlidir ve ilginçtir. 1912 yılında Sedefkâr Vasıf Hoca, Beşiktaş’ta işlettiği sedef atölyesinde bu sanatı bir süre devam ettirmiş, hatta onun öncülüğü ile 1936 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde bir sedefçilik bölümü açmıştır. Yaşamının son yıllarında Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapmış, o dönemde yaptığı sedefli kapı yüzyılın son sedefçilik örneği olarak Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesine konmuştur.[15][17]
Gaziantep sedef işçiliği
Sedef kakma şifonyer
Suriye, Şam, 19. yy. işçiliği
Honolulu Sanat Müzesi
Sedef işçiliğinin Suriye’den Gaziantep’e geldiği söylenmektedir.[18] Sedefçiliğin doğduğu bölge ve tarih kesin olarak bilinmemekle beraber yaşayan kaynaklara göre Gaziantep’te sedef kakmacılık 1963 yılında başladığı belirtilmektedir. Gaziantep’te ilk olarak piştol tabancaların tamir edilmesiyle ve bu tamir edilen tabancaların üzerindeki sedefler örnek alınmış ve daha sonra yeni ürünler meydana getirilmiştir.[19]
Gaziantep’te 54 sedef atölyesi olup, 55. Atölye Gaziantep Üniversitesi’nde, Gaziantep El Sanatlarını Koruma ve Geliştirme Merkezi’nde, 1992 yılında kurulmuştur.[3] Yörede en çok desen kalıplarında kullanılan desenler; Hatayi ve rumi desenlerinin basitleştirilmiş halleri, lale, karanfil, filiz, yıldız, benek, papatya, saksı, şeşberk, kare ve baklava desenlerin değişik kullanımları mevcuttur.[20]
Dünyada sedefçilik
Çin Sedef kakma örneği
Ming Hanedanı, 16. Yüzyıl
İnci kabuğu yani sedef ile süslemeler Çin, Kore, Japonya, Tayland ve Hindistan’da sanatçılar tarafından uygulana gelmektedir.[21] Dekoratif kaplamalar ile doğal lake ve sedefin kullanılması daha 2000 yıl önce Çin’de uygulanmıştır ve birçok Doğu Asya ülkesinin sanat tarihinde de görülmektedir. Sedef geometrik şekilli parçalardan oluşan bir tabak Çin’de bulunan Tang Hanedanlığı’na (618-906) ait sedef işlemeciliğinin en eski delilidir.[7] Zamanla, sedef, ahşap, metal folyo ve lak gibi renkli kakma malzemelerle, Asya’nın farklı bölgelerinde gelişmiştir. Özellikle Koreli sanatkarlar sedef kakma sanatında kendilerini geliştirmişlerdir.
Sedef kakma sanatına (Korece) “Najeon-Chilgi” denilmektedir. Kore’de kökenleri Naklang hanedanlığı dönemine denk gelmektedir.[22]
Çin Sedef kakma çay seti
13. yüzyıl Song Hanedanı
Shilla hanedanlığı (7-10 yy.) döneminde Kore’de popüler olmuştur. (11 yy.) Kral Munjong hükümdarlığı sırasında, sanatkarlara “Najeon Chilgi” ürünler yapması için bir atölye sistemi kurulmuştur. Najeon Chilgi eserler Japonya, Almanya, ABD, İngiltere, Hollanda ve daha birçok ülkenin müzelerinde bulunabilir.[23][24]
Doğu Asya sedef kakma sanatı tasarımlarında genellikle desenler hayvanlar, bitkiler, güneş, ay, su, dağlar gibi doğal nesnelerle oluşturulmuştur. Bunların genellikle Kore mitolojisinde özel bir anlamı vardır.[25] Yapılış şekilleri birebir Türk-Osmanlı sanatıyla aynıdır.[26]
Sedef kakma kapaklı enfiye kutusu
Güney Hollanda 1700-1725
18. yüzyıl sonlarında sedef işlemeciliği Tayland’a gelmiştir. On dokuzuncu yüzyıllarda, yönetimde ve tapınaklarda kullanılan tahtları ve kapıları süslemek için yoğun biçimde sedef kakmacılığı kullanılmıştır.[21]
Batıda Bizans’ta ve doğuda Mısır’da, sedef kakma sanatı kullanılmamaktaydı, ama onun yerine, fildişi oldukça revaçtaydı.[7] Babür Hanedanlığı 1526-1707 yıllarında batı Hindistan’da hem iç tüketim hem de Avrupa kraliyet üyeleri, dini ve ticari müşteriler için ihracat yapmıştır. Portekiz Kralı Manuel I (1469-1521) envanterinde, Fransa Kralı Francis (1494-1547) için Hint işi sedef kakma ile süslü bir tabut, İtalyan Yüksek Rönesans sanatçısı hamisi Leonardo da Vinci (1452 -1591) envanterinde ise sedef kakmalı bir sandalye ve yatak listelenir.[21]
Solar pleksus ve boğaz çakralarınızı aktive edecek etkili bir taştır. Kalbin bilgeliğini çevrenizdeki insanlara göndermek için çalışacaktır.
SONRAKİ OKUYUN:
Titanyum Aura Kuvars: Anlamları, Özellikleri ve Güçleri
Sedef takı
Sedef’in rezonans enerjileri, iletişim becerilerinizi geliştirecek ve kendinizi daha etkili bir şekilde ifade etmenize rehberlik edecektir.
Etkisi nedeniyle, Sedef, gizli potansiyellerini keşfetmen için sana rehberlik edecek ve onları kullanmanı teşvik edecektir.
Bu taşın enerjileri sizi içsel bilgeliğinizi kullanmaya ve her şeyi yürek ve akılla yapmaya davet edecektir.
Ayrıca, düşüncelerinizi ve duygularınızı ateşli ve yansıtıcı bir şekilde ifade etmenizi de teşvik edecektir.
Sedef, vücudunuzda ve ruhunuzda kolay enerji akışına izin verir. Ayrıca çevrenizdeki insanlarla güçlü akrabalık ve sıcak ilişkiler çekecektir.
Recordkeeper Crystal ile eşleştirdiğinizde, bu taş hayatınızda gerçekleşecek değişiklikleri kabul etmenize yardımcı olacaktır.
Kendinizi, sizi neyin motive ettiğini, sizi huzur içinde hissettiren şeyi ve sizi gerçekten mutlu eden şeyi bulmanıza yardımcı olacaktır.
Sedef, kişisel gücünüzü sorumlu ve güvenilir bir şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır. Özsaygınızı geliştirmede ve disiplinli bir ruha sahip olmanızda sizi destekleyecektir.
Bu taş, özellikle Blue Dumortierite Quartz ile birleştirirseniz , stresli yaşam koşullarına güçlendirilmiş ve kendinden emin bir şekilde tepki vermenize yardımcı olacaktır!
SONRAKİ OKUYUN:
SONRAKİ OKUYUN:
Cavansit: Anlamları, Özellikleri ve Güçleri
Sevgiyi ifade etmekte veya hissetmekte zorluk çekerken yanınızda bir Sedef Anneniz olduğundan emin olun. Bu taş aynı zamanda dengesiz duygulara da yardımcı olacaktır.
Sedef, sakin, yatıştırılmış ve beslenmiş olmanıza yardımcı olacaktır.
Bu taşı her zaman yakınınızda tuttuğunuzda, negatif enerjilerden korunacaksınız ve içinde bulunan sevgi okyanusunu hatırlatacaksınız!
Sedef ile Kullanmak İçin En İyi Kombinasyon
Sizi çevreleyen koruyucu enerjileri güçlendirmek istediğinizde , Sedef’i Yakut , Malakit, Yeşim veya Akik ile birleştirebilirsiniz.
Ayrıca Rainbow Aytaşı, Sarı Jasper, Petalit, Kaplan Gözü, Malakit, Herkimer Diamond, Jet, Kalsedon, Akuamarin veya Garnet ile eşleştirebilirsiniz.
Sedef, cilt rahatsızlıklarına yardımcı olmak için Aventurin , Mavi Dantel Akik, Fantezi Jasper, Dumortierite, Botsvana Akik, Carnelian ve Mavi Dantel Akik ile de birleştirilebilir.