OTANT�K TA�

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

S

SÜBHANEKE

Sübhânekellâhümme ve bi hamdik, ve tebârakesmük, ve teâlâ ceddük, ve lâ ilahe ğayruk.

Manası:
Ya Allah! Sana layık olmayan şeylerden Sen’in pak oiduğyna itikad eder, Sana hamd ile başlar, Seni hamd ile teşbih ederim. Senin güzel isimlerinin hayır ve bereketi çoktur. Senin büyüklüğün Sen’don başkalarının büyüklüklerinin fevkindedir. Sen’den başka ibadet edilecek bir ilah yoktur.
——————————————————————————–

SÜLEYMAN A.S DUASI

Süleyman (a.s.) dedi ki:
Rabbığfır lî ve heb lî mülken lâ yenbeğî li ehadin min ba’dî, inneke entel vehhâb.

“Ey Rabbim! Beni yarlığa, bana öyle bir mülk ve saltanat yer ki o, benden başka hiç bir kimseye layık olmasın. Şüphesiz bütün mur adları ihsan eden sensin. “
Allah Teala Süleyman (a.s.)’ın duasını kabul edip şöyle buyurdu:
“Biz de ona (Süleyman’a) rüzgarı musahhar ettik ki, bu onun emriyle, onun dilediği yere yumuşacık akar giderdi.
——————————————————————————–

SÜNNET NEDİR?

Sünnet neye denir?
C- Peygamberimiz (s.a.v.)’in farz ve vacibten başka işlediği ve emrettiği şeylere sünnet denir.
S- Ne gibi?
C- Cemaatla namaz kılmak, çocukları sünnet ettirmek, selamlaşmak gibi hallerdir.
S- Kıldığımız namazlarda kaç türlü sünnet vardır?
C- iki çeşit sünnet vardır. Birine sünneti müekkede, diğerine sünneti gayri müekkede denir.
S- Sünneti müekkede hangi namazlardır?
C- Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri’nin farzlardan başka terk etmeden kıldıkları ve ümmetine de kılmayı emir buyurdukları namazlardır.
S- Sünneti gayri müekkede hangi namazlardır?
C- Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bazen terk ettikleri namazlardır. İkindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri gibi.

 
——————————————————————————–

SÜT VE SU İKRAM EDENE KARŞI EDİLECEK DUA

Allâhümme at’ım men at’amenî veskı men sekânî.
Manası:
Bana yedirene yedir, içirene iç ir, Allah’ım.
“Peygamberimiz (s.a.v.) süt ikram edene (bu şekilde) dua buyurmuşlardır.”
——————————————————————————–

SIKINTI VE DİLEK DUASI

İmam-ı Şafii (rahimehüllâh) diyor ki: “Bir işle karşılaştım. İçimi yaktı. Hem öylesine üzüldüm ki onun derecesini Allah’tan başkası bilmez. Ertesi gece biri rüyamda bana şöyle hitab etti: ‘Ey İdrisoğlu Muhammed, şu duayı oku:

Allâhümme innî lâ emlikü li nefsi darran ve lâ nef an ve lâ mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûran ve estetıy’u en ecide illâ mâ a’taytenî ve lâ ettekıy illâ mâ vekaytenî. Allâhüme veffıknî li mâ tühıbbü ve terdâ minel kavli vel ameli fi âfiyeh.
Sabah olunca bunu tekrarladım. Akşama doğru Allah işimi kolaylaştırdı. Sıkıntıdan beni kurtarıp dileğimi verdi. Gafil olmayın. Siz de üzüntüden kurtulmak için bu duayı okuyun.”
——————————————————————————–

SIKINTI VE KORKUDAN KURTULMAK İÇİN

Bismil ilâhil hâlikıl ekber. Ve hüve hırzün mâniun mimmâ ehâfîi minhü ve ahzer. Lâ kudrate li mahlûkın mea kudratil hâlık. Yülcimühû bi licâmi kudratih. Ihmiy hamiysâ. Itmiy tamiysen ve kânellâhü kaviyyen aziyzâ. Hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ. Kâf hâ yâ ayn sâd kifâtünâ. Fe se yekfıykehümüllâhü ve hüves semiy’ul aliym, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
İbrahim Düsûkî hazretleri buyurdu:
“Bu mübarek duayı sadakada okursan her türlü tedirginlikten ve korkulardan kurtulursun.
——————————————————————————–

SIKINTI VE KEDERLİ ZAMANLARDA OKUNACAK DUA

Lâ ilahe illallâhül azıymül haliym. Lâ ilahe illallâhü rabbül arşil azıym. Lâ ilahe illallâhü rabbüs semâvâti ve rabbül ardı ve rabbül arşil keriym.
“Peygamber Efendimiz sıkıntılı zamanlarında bu duayı okurlardı.”
Allâhü Allâhü rabbî lâ üşrikü bihî şey’â.
“Bütün işlerde Allah’a sığınır ve O’na hiçbir şeyi eş koşmam.”
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Sıkıntılı zamanlarınızda bu duayı okursunuz.”
“Kederli ve sıkıntılı zamanlarında Ayet’el-Kürsi ve Sure-i Bakara’nın son iki ayetini kim okursa, Allah Teala ona yardım eder, sıkıntıdan kurtarır.”
 
Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimiyn.
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatıyor: “Ben Resulüllah’tan işittim: “Öyle bir dua biliyorum ki, kim onu sıkıntılı zamanlarında okursa, sıkıntı ve keder ondan kalkar. O da kardeşim Yunus’un, balığın karnında okuduğu bu duadır.”
 
Ene abdükebnü abdikebnü emetike fî kabdatik, nâsıyeti bi yedike mâdın, fîyye hukmüke adlün, fiyye kadâüke, es’elüke bi küllisinin hûve leke semmeyte bihî nefseke ev enzeltehû fî kitâbike ev allemtehû ehaden min halkıke eviste’serte bihî fî ılmil ğaybi ındeke en tec’alel kur’ane nura sadrî ve rabiy’a kalbî ve cilâe huznî ve zehâbe hemmî.
Manası:
“Allah’ıml Ben senin kulunum ve kulunun oğlu ve cariyenin oğluyum. Nasiyem yed-i kudretindedir.
Hükmün bende caridir. Kazan hakkımda adalettir. Senin olan, senin kendine tesmiye ettiğin veya kitabında inzal buyurduğun veya kullarından birine bildirdiğin veya kendi ilminde veya ilmi gaybında Zat-ı Ecelli Alâ’na tahsis buyurduğun her isim ile senden dilerim ki; Kur’an’ı göğsümün nuru, kalbimin baharı, hüznümün cilası, sıkıntı ve kederimin zehabı Masın.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Kime bir merak veya bir hüzün isabet eder de bu duayı okursa, Allah Teala onun merakını giderir, sıkıntısının yerine ferahlık verir.”
Ashab:
“Ya Resulallah, bu kelimeleri öğrenmeli mi?” deyince, Resulüllah (s.a.v.):
“Evet, bunları işiten herkesin öğrenmesi lazımdır.” buyurdular.
Bismillâhil kebiyri neûzü billâhil azıymi min şerri ırkın ne’ârin ve min şerri harrin nâr.
Razı ol! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım! Bizlere selam
——————————————————————————–

SIKINTILARDAN KURTULMAK İÇİN

Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin salâten tünciynâ bihâ min cemiy’ıl ehvâli vel âfât vetakdıy lenâ bihâ cemiy’al hâcât ve tütahhirunâ bihâ min cemiy’ıs seyyiât ve terfeunâ bihâ ındeke a’led deracât ve tübelliğunâ bihâ aksal ğâyâti min cemiy’ıl hayrâti fil hayati ve ba’del memat.
“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e salat eyle! Öyle ki sen bu salat ile bizi her türlü tehlike, korku ve afetlerden kurtarır, her türlü ihtiyacımızı bu sebeple giderir, günahın her türlüsünden bizi bu yüzden temizler, nezd-i ilahindeki en yüksek derecelere bizi bu sebeple yükseltir ve bizi gerek hayattayken ve gerekse öldükten sonra hayırların her çeşidinde varılabilecek en uç noktaya ulaştırırsın!”
* Her mühim işin gerçekleşmesi, sıkıntının bertaraf edilmesi için bin defa okunmalıdır. Suda boğulmaktan korunmak için gemiye binmeden önce okunmalıdır.
Beş yüz defa okuyan dilek ve maksadına ulaşır. Dünyevi ve uhrevi arzuların gerçekleşmesi için gece yarısı bin defa okunmalıdır.
Bu salavat-ı şerifenin fazileti o kadar yücedir ki, İmam-ı Nebhânî:
“O kadar sırları vardır ki, biz bunları cahillerin eline geçer korkusu ile açıklamadık. ” diyor.
Sıkıntı ve kederden korunmak için okunacak diğer bir salavat-ı şerife de aşağıda gelen salavattıı Samimiyetle okuyan kimse, Allah’ın izni ile sıkıntıdan kurtulur:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedinin nebiyyil ümmiyyit tâhiriz zekiyyi salâten tehullü bihel ukadü ve tefükkü bihel kürab.
“Allah’ım! Efendimiz, ümmî, temiz, tertemiz Peygamber Muhammed’e salat eyle ki sen bu sebeple düğümleri çözer, üzüntüleri dağıtırsın!”
***
Aşağıda gelecek salavat-ı şerife sıkıntı, musibet anında okunur. Her çeşit sıkıntıdan kurtulmak için gece yarısı iki rekat namaz kılınır. Kıbleye karşı dönerek bu mübarek salavat-ı şerife (100) defa okunursa Allah Teala o kimseden her sıkıntı ve belayı kaldırır. Bir yere Efendimiz (s.a.v.)’in ruhaniyeti gelirse hiç orada sıkıntıdan eser kalır mı?
Salavat-ı şerife budur:
Allâhümme saİli ve sellim alâ seyyidinâ ve mevlânâ muhammedin salâten tehüllu bihâ ukdetî ve tüferricü bihâ kürbetî ve tünkızünî bihâ min vahletî ve tükıylü bihâ usratî ve takdıy bihâ haceti.
“Allah’ım! Efendimiz, önderimiz Muhammed’e salat ve selam eyle ki sen müşkillerimi bu salaî yüzünden çözer, sıkıntılarımı bu yüzden açar, düştüğüm bataklıktan beni bu sebeple kurtarır, yanılıp sürçtüğümde beni bu yüzden bağışlar ve ihtiyaçlarımı bu salat sebebiyle giderirsin!”
——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ FARZI NASIL KILINIR?

S- Sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra farzını nasıl kılarsın?
C- Kamet getirdikten sonra: “Niyet ettim bu sabah namazının iki rekat farzını kılmaya” dedikten sonra “Allâhü ekber” diyerek ellerimi kaldırırım. Sonra ellerimi bağlarım. Bundan sonra, sabah namazının sünnetini nasıl kıldıysam bunu da aynen öyle kılarım.
S- Kamet nasıl getirirsin?
C- Allâhü Ekber (4 defa)
Eşhedü en lâ ilahe illallah (2 defa)
Eşhedü enne muhammeder rasûlüllâh (2 defa)
Hayye ales salâh (2 defa)
Hayye alel felah (2 defa)
Kad kâmetis salâh (2 defa)
Allâhü ekber (2 defa)
Lâ ilahe illallah (1 defa)
S- İmam olduğun zaman bu kameti kendin mi getirirsin?
C- Müezzin varsa o getirir. Müezzin yoksa kameti de ben getiririm.

——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİ NASIL KILINIR?

Sabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: “Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya”, diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp “Allahu Ekber” diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve “Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük” okunur. Arkasından “Eûzübillahimineşşeytani’r-racim Bismillahirrahmanirrahim” diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra “Amîn” denir ve bir mikdar daha Kur’an okunur (1). Arkasından “Allahu Ekber” deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa “Sübhane Rabbiye’l-Azîm” denir. Sonra “Semiallahülimen hamideh” denilerek ayağa kalkılır. Ayakta “Allahümme rabbena ve lekelhamd” denilir (2). Ondan sonra “Allahu Ekber” diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denir. Sonra “Allahu Ekber” denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine “Allahu Ekber” denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denilir. Bununla bir rekat bitmiş olur.
Bu ikinci secde arkasından “Allahu Ekber” denilerek ikinci rekata kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur’an okunur. Birinci rekatta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna “Ka’de = oturuş” denir. Burada “Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina” diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sağ tarafa ve yine “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekatlı namaz bitmiş olur (3).
——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİNDEN SONRA OKUNACAK DUALAR

Allahümme rabbe cibrîle ve isrâfîle ve mîkâiyle ve muhammedinin nebiyyi sallellahü aleyhi ve selleme eûzü bike minen nâr.
Manası: Cibril’in, İsrafil’in, Mikail’in ve Muhammed’in (s.a.v.) Rabbi olan Allah’ım, cehennemden sana sığınırım.
“Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, sabah namazının sünnetinden sonra, bu duayı üç defa okurlardı.”
Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh.
“Sabah namazının farzından evvel bu istiğfarı üç defa okuyan kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahı olsa Allah Teala affeder.”

——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİN FAZİLETİNE DAİR

Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdu:
“Sabah namazının farzından evvel iki rekat
sünnet kılmak dünya ve onun içindekilerden daha
hayırlıdır.”

——————————————————————————–

SABAHLARI VE AKŞAMLARI OKUNMASI FAZİLETLİ OLAN DUALAR

Allâhümme ente rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûü leke bi nı’metike aleyye ve ebûü bi zenbî fağfir lî, fe innehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım, Sen benim rabbimsin. Sen’den başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben de Senin kulunum. Zat-ı Ecelli Ala’na verdiğim sözde elden geldiği kadar sebat etmeye çalışıyorum. Yaptığım günahların şerrinden Sana sığınırım. Sana karşı yaptığım günahları itiraf ediyorum, ya Rabbi! Verdiğin nimetlere de şükrederek mu’terifim. YaRabbi, beni mağfiret et. Çünkü senden başka günahları affedecek ilah yoktur. Sa’dad b. Evs (r.a.)’dan: Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular: “Her kim Seyyidül İstiğfar’ın sevap ve faziletine kalben inanarak, sabah okuyup da akşam olmadan ölürse o kimse cennet ehlidir. Gece okur da sabah olmadan ölürse yine Cennet ehli zümresindendir.”
Allâhümme lekel hamdü lâ ilahe illâ ente rabbî ve ene abdüke âmentü bike muhlisan leke dînî, innî esbahtü (emseytü) alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü etûbü ileyke min seyyii amelî ve estağfiruke bi zünûbilletî lâ yağfıruhâ illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım! Sana hamd olsun. Senden başka ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben de Senin kulunum. Ve ben Sana samimi olarak iman ettim. Sabah ve akşam Sana söz verdiğim ve vaad ettiğim halde hasbel beşer yaptığım fena amelimden Sana tevbe eder, “estağfirullah” derim. O günahlarım ki Sen’den başka onları kimse affedemez.
Ümmet el-Bahili (r.a.)’dan:
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yemin etmek adetleri olmadığı halde, bu istiğfar hakkında yemin ederek şöyle buyururlardı:
“Her kim bu istiğfarı sabah ve akşam üçer defa okur da o gün ölürse muhakkak cennete girer.”
Not: (Asbahtü) kelimesinin, akşamlan (Emseytü) diye okunmasına dikkat edilmelidir.
Allâhümme innî asbahtü üşhidüke ve üşhidü hamelete arşike ve melâiketeke ve cemiy’a halkıke enneke entellâhü lâ ilahe illâ ente ve enne muhammeden abdüke ve rasûlük.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim bu duayı sabahladığı vakit okursa o gün işlediği hataları affolunur. Akşam okursa geceleyin işlediği hataları ve günahları bağışlanır.”
 
Allâhümme ente halaktenî ve ente tehdînî ve ente tut’ımünî ve ente teskıynî ve ente tümîtünî ve ente tuhyînî.
Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim sabah ve akşamladığı vakit bu duayı yedişer defa okur da Allah Teala’dan bir istekte bulunursa kabul edilir. Allah Teala Musa (a.s.)’a bu kelimeleri öğretmiştir. Sabah ve akşam bu duayı yedişer defa okur, Allah’tan her istediği ona verilirdi.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî lâ kuvvete illâ billahi mâ şâellâhü kâne ve lem yese* lem yekûn a’lemü ennallâhe alâ külli şey’in kadiyr. Ve ennallâhe kad ehâta bi külli şey’in ılmâ.
Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Her kim bu teşbihi sabahleyin okursa akşama kadar, akşam okursa sabaha kadar Allah Teala ve Tekaddes Hazretleri bütün musibet ve serlerden o kimseyi muhafaza eder.”
“Bir kimse sabah ve akşam yüzer defa “sübhânellâh” derse Cenabı Ecelli Ala yüz hac yapmış kadar sevap ihsan eder. Sabah ve akşam yüzer defa “elhamdü lillâh” derse o gün rızayı bari için yüz at yüklemiş veya yüz defa savaşa girip düşmanla çarpışmış kadar ecre nail olur. Sabah akşam yüzer defa “lâ ilahe illallah” derse, İsmail (a.s.) soyundan yüz köleyi hürriyete kavuşturmuş kadar ecir verilir. Sabah akşam yüzer defa “Allâhü ekber” derse, o gün bu zikri okuyan kimseden daha çok sevap kazanan kimse bulunmaz. Ancak bu zikri daha fazla okuyan kimse müstesna.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir kimse sabah ve akşam bu teşbihi yüzer defa okursa hiç bir kimse onun bu teşbihi okumasından daha faziletli bir zikir getiremez. Meğer ki, o kimse bu teşbihi daha çok okumuş olsun.”
“Ey Abdullah b. Hubeyb! Sabah ve akşamladığın vakit, Kul hüvallâhü ehad… Kul eûzı: bi rabbil felak… Kul eûzü bi rabbin nâs… surelerini üçer defa oku. Bunlar dünyevi ve uhrevi her şeyine kâfi gelir.”
Eûzü bi kelimâtillâhit tâmmâti min şerri mâ halak.
Manası:
Mahlukatın şerrinden Cenabı Hakk’u: Kur’an’ına sığınırım.
* Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e bir kimse sele. ve: “Ya Resulellah, dün gece beni ısıran akrepten ızdırap çektim.” dedi.
——————————————————————————–

SAFFAT SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Sübhâne rabbike rabbil izzeti amma yasıfûn. Ve selâmün alel murseliyn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemiyn.
Manası:
İzzet sahibi Rabbin müşriklerin O’na layık olmayan vasıflarından münezzehtir. Selam Resullerin üzerine olsun. Alemlerin Rabbi Allah’a hamdve sena olsun.
*Resulü Ekrem Efendimiz bu ayetin fazileti hakkında şöyle buyuruyor:
“Her namazın arkasından bu ayetleri okuyan kimseye tam ölçekle sevap verilir.”
“Kıyamet günü tam ölçekle sevap almak isteyen kimse oturduğu meclisten kalkmadan (bu ayetleri) okusun.”

——————————————————————————–

SALAT-I TEFRİCİYYE

Allâhümme salli salâten kâmileten ve scllim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ muhammedinillezî tenhallü bihil ukadü ve tenfericü bihil kurabil ve tukdâ bihil havâicü ve tünâlü bihir reğâibü ve husnül havâtim i ve yüsteskal ğamâmü bi vechihil keriymi ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin lek.

“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e en mükemmel bir şekilde salat ve noksansız selam eyle ki düğümler onun hürmetine çözülür, hüzün ve kederler onun hürmetine dağılır, ihtiyaçlar onun hürmetine giderilir, arzulara ve iyiliklere onun sebebiyle nail olunur Bulutlar onun mübarek hatırı için yağmurlanır. Ona, âline ve ashabına sana topyekün malum olanlar sayısınca her an ve her nefes salat ve selam olsun!”
Fazileti:
İmam-ı Kurtubî diyor ki:
“Bu salavat-ı şerifeyi kim her gün kırk bir, yüz veya daha fazla okursa, Allah onun gam ve kederlerini, sıkıntı ve üzüntülerini giderir, işlerini kolaylaştırır, iç alemini de nurlandırır.”
Hizbül Ebrar sahibi diyor ki:
“Bu salavat-ı şerifenin faydasını; erkek, kadın, büyük, küçük kime haber verdimse, devam edenlerin hepsinin maksadlarına nail olduklarını gördüm.
1- Ashab-ı manasıptan niceleri amellerine nail oldular.
2- Şifasından aciz kalınan nice hastalar bu salavatın bereketi ile şifa buldular.
3- Müderris bir alimin, yirmi senedir yakalandığı sar’a hastalığından, bu salavat-ı şerifeye 550 devam etmesi sayesinde kurtulduğuna şahit olmuşumdur.
4- Bu salavat-ı şerifeye devam edenler, her türlü iç ve dış düşmanların şerrinden Allah’ın izni ile kurtulurlar.”
——————————————————————————–

SALAT-I VİTİR’İN FAZİLETİNE DAİR HADİS-İ ŞERİFLER

Resulü Ekrem buyurdu:
“Her kim ayın üç gününü oruçlu olarak geçirir, seferde ve hazarda da vitir namazını kılar, terk etmezse, onun için şehit ecri verilir.”
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı şerife getirmeye mecbursun. Eğer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok işitilirse, ulemanın çoğu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini işiten salavatı şerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.”

——————————————————————————–

SALAT-I ŞERİFE GETİRENE NE GİBİ MÜJDELER VARDIR?

Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyorlar:
“Kıyamette bana en layık ümmetim üzerime en çok salavatı şerife getirendir.”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) evvela yanına salavatı şerifeyi çok getireni kabul eder.
Cenabı Hakk Celle Hazretleri buyuruyor:
“Bana en layık olan kulum Kur’anı Kerim’i çok okuyandır.”
İnsanı Allah’a götürecek Kufan’dan daha büyük bir ibadet yoktur. Hele namazda olursa. Ama sen, “ben Kur’an okumayı bilmiyorum” dersen, Fatiha’yı, Kul hüvallâhü ehad’ı durmadan oku!”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam salavatı şerife getirirse farkına varır, ona cevap veririm. Ve aleyküm selam derim; sevabını da ayrıca alır.”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) insana yedi yerde şefaat edecektir:
Dünyada insanın başı dertte ve sıkıntıda kaldı mı rüyada Cenabı Peygamber evine gelir. Cenabı Peygamber bir kimsenin evine gelecek olursa muhakkak ki o kimseyi kurtarmaya gelmiştir.Ölürken, bazı kimseler ayaklarını toplarlar. Etrafında bulunanlar: “Ayağını niye topluyorsun, sen hastasın?” derler. O adam: “Huzur-u Saadet’te nasıl ayağımı uzatayım?” der. Demek ki Cenabı Peygamber Efendimiz vefat edecek olan o kimsenin yanında bulunuyorlar.
Kabirde,
Kabirden kalkarken,
Kıyamet gününde,
Sırat üzerinde,
7- Cennete giren kimsenin makamını yükseltmek için şefaat edecektir.

Salavatı şerife getirmenin en kıymetli vakitleri cuma gecesi ile cuma günüdür. Onun için bu vakitlerin kıymetini bilmelidir. Bazı alimler der ki:
“Bu vakitlerde salavatı şerife getirmekten daha büyük bir ibadet yoktur.”
Yine Cenabı Peygamber, salavatı şerife getirmenin fazileti hakkında:
“İki arkadaş birbirlerini severler, birbirleri ile karşılaştıkları vakit musafaha yaparlar, üzerime salavatı şerife getirirlerse oradan ayrılmadan Allah Teala ikisini de affeder. ” buyuruyor. Musafaha, el sıkışmak demektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de de ayet vardır.
Allah Celle Celâlühû buyuruyor:
Ey insan!
üç şey senin üzerine vaciptir:
1-Malın zekatını vermek.
2-Akrabalarını ziyaret etmek.
3.-Ev halkının ve misafirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak.
Sana vacip kıldığım şeyleri yapmazsan, ben de seni aleme ibret olacak şekilde cezalandırırım.
Ey insan! Ev halkının haklarını gözettiğin gibi komşularının da haklarını gözetmezsen, sana rahmet nazarıyla bakmam ve iltifat etmem. Duan da kabul olunmaz.
Ey insan! Sana haram ettiğim şeylere bakma. Çünkü senin vücudundan kurtların yiyecek olduğu ilk şey gözlerindir.
——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE GETİRMENIN FAZİLETİ

Efendimiz Aleyhisselam buyurdu:
– İsmimi duyunca salavat getirmeyen, insanların en cimrisidir.
– Adımı duyunca salavat getirmeyen, insanların en acizidir.
– Üzerime salavat getirmeden dağılan bir topluluk pişmanlık duyacaklardır.
– Adımı duyunca salavat getirmeyen, yüzü koyun sürünsün.
– Üç kişi yüzümü göremeyecektir. Ana babasına isyan eden, sünnetimi terk eden, üzerime salavat getirmeyen.
– Adımı işitip de salavat getirmeyen, sonu mutsuz kimsedir.
– Üzerime salavat getirmeyi unutan, cennetin yolunu da unutmuştur.
– Adımı duyup da salavat getirmeyen, bana cefa etmiştir.
– Bana en yakın olanlar, üzerime en çok salavat getirenler olacaktır.
– Üzerime salavat getirirseniz Allah da sizin üzerinize salavat getirir.
– Bana salavat getirin. Nerede olursanız olun salavatımz bana ulaşır.
* Allah Teala buyurdu:
“Bir defa salavat getirene Ben ve meleklerim on defa salavat getiririz.”
-Cuma günü ve geceleri üzerime (100) defa salavat getirenin Allah Teala otuzu dünyaya, yetmişi ahirete ait olmak üzere yüz hacetini kabul eder.
– Dua ile sema arasında bir engel vardır. Üzerime salavat getirilince engel açılır, dua yerine ulaşır.
– Sünnetimi ihya eden, üzerime salavat getiren, darda kalanlara yardımda bulunanlar kıyamet gününde arşın gölgesinde olacaklardır.
– Sırat üzerinde kalmış, hurma yaprağı gibi tirtir titreyen bir adam gördüm. O anda üzerime getirdiği salavat-ı şerife gelip o durumdan onu kurtardı.
– Dün gece acayip bir şey gördüm. Adamın biri Sırat üzerinde düşüp kalkıyordu. O anda üzerime getirdiği salavat geldi. Elinden tuttuğu gibi Sırat’tan geçirdi.
– Meclislerinizi salavat ile süsleyiniz.
– Kıyamet günü büyük ecir almak isteyen, üzerime salavat getirsin.
– Cuma günü üzerime (80) kere salavat getirenin seksen senelik günahı affolunur.
– Üzerime salavat getirilmeden yapılan hiçbir dua kabul olunmaz.
– Karşılaşan iki mii’min salavat getirerek ıııusafaha ederlerse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.
40«
– Üzerime (100) defa salavat getirene, Allah (c.c.) bin defa rahmet nazarı ile bakar. İştiyakla daha fazla getiren için kıyamet gününde şefaat ve şahitlik ederim.
– Üzerime bir günde (1000) defa salavat getiren kimseye cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez.
– Cuma günü üzerime (100) defa salavat-ı şerife getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecektir ki, eğer o nur bütün mahşer ehline taksim edilse hepsine yeterdi.
– Ömrünü boş yere heba eden kişi kaybettiği zamanı telafi etmesi için salavat-ı şerife ile meşgul olmalıdır. Eğer bütün ömrünü ibadetle geçirmiş olsan ve sonra bir defa salavat-ı şerife getirsen, getirdiğin salavat bütün ibadetlerinden daha ağır gelirdi. Çünkü sen kendi gücün nisbetinde salavat getirmektesin. Allah Teala da Rububiyyeti hesabıyla senin bir salavatına karşılık sana on salavat getirmektedir. Yani Allah Teala sana on defa rahmet nazarıyla bakmaktadır. Allah Teala’nın kuluna nazar-ı rahmeti; insin, cinnin ibadetinden daha hayırlıdır. Çünkü Allah (c.c.) kuluna bir defa rahmeti ile nazar edince o kul azaba duçar olmaz.
– Allah Teala, Musa (a.s.)’ya:
“Ey Musa, bana hamd ediciler olmasaydı semadan bir damla yağmur indirmez, yerden de hır nebat bitirmezdim. Ey Musa, göz nurunun göz in n-yakınlığından daha yakın olmamı ister nıisııı’}”
400
“İsterim ya Rabbi!”
“Öyle ise Resulüm Muhammed (s.a.v.)’e çokça salavat getir.” buyurdu.
* Hazreti Musa (a.s.) denizden geçeceği vakit asası ile denize on defa vurdu, fakat deniz ikiye ayrılmadı.
Allah Teala, Musa (a.s.)’ya: “Muhammed ve ehl-i beytine salavat getir.” buyurdu.
Musa (a.s.) salavat getirip asasını denize vurunca deniz ikiye ayrıldı.
– Allah Teala, perşembe günü ikindi vakti, melekleri salavat-ı şerife getirenlerin ismini yazmak üzere yeryüzüne gönderir. Cuma günü ve gecesi salavat getirmeyi ihmal etmemelidir.
* Salavat-ı şerife dünya ve ahirette insanın derecesini yüceltir. Onu büyük bir nur sahibi kılar. Kazancı en bol bir ticaret kaynağıdır. Ehlulllah, hep bu sayede ehlullah olmuşlardır.
* Şeytanlar çok ibadetlere el uzatır, lakin salavat-ı şerife öyle değildir. Ona katiyyen dokunamazlar. Çünkü, ruhaniyyet-i Peygamberi salavat-ı şerife getirilen yerlerde bulunur. Salavat-ı şerife dünya ve ahiret işlerinin cümlesine kâfidir. Salavat-ı şerifelerin en faziletlileri Cenabı Peygamberimizin öğrettikleridir. Salavat-ı şerife getirmenin faziletine dair bir kaç hadisi şerif mealini sır al iv alım:
– Kim üzerime bir defa salavat getirirse Allah Teala o kimsenin on günahını giderir. On sevap yazar ve on derecesini yükseltir. On köleyi hürriyete kavuşturmuş kadar ecre nail olur.
– Bana bir defa salavat getirene Allah Teala on defa rahmet eder; on defa getirene Allah Teala yüz defa rahmet eder; yüz defa getirenin iki gözü arasına münafıklıktan ve cehennemden berî olduğuna dan berat yazılır. Kıyamet gününde ise Allah Teala onu şehitlerle birlikte iskan eder.
– Yeryüzünde Allah’ın vazifeli melekleri vardır. Onlar ümmetimin getirdikleri selamı bana ulaştırırlar.
– Kim bana günde yüz defa salavatı şerife getirirse, Allah Teala onun yetmişi ahiretine, otuzu dünyasına ait olmak üzere yüz hacetini ihsan eder.
– Her kim üzerime bir defa salavat getirirse, Allah Teala ona on defa rahmeti ile tecelli eder.
– Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, üzerime en çok salavat getirenleridir.
– Kabrimi bayram yerine çevirmeyin, üzerime salavat getirin. Zira nerede olursanız olun getirdiğini/ salat ü selamlar bana ulaşır.
– Yanında anıldığım halde üzerime salavat getirmeyen kimsenin yüzü yere sürtülsün, hakarete uğrasın.
Allâhümme sallı alâ seyyidinâ muhammedin abdike ve nebiyyike ve rasûliken nebiyyil ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim tesliymen bi kadri azameti zâtike fi külli vaktin ve hıyn.
“Allah’ım, senin kulun, Peygamberin, ümmi bir Rasulün olan Efendimiz Muhammed’e, onun âline, ashabına, zâtının azametinin sonsuzluğu nisbetinde her vakit ve her zaman salat eyle, kamil manada esenlikler ver!”
2- Bu salavat-ı şerifeyi de bir defa okumak diğer salavatlardan yüzbin defa okuma tesir ve gücündedir.

——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE HAKKINDA BİR KISSA
Süfyan-i Sevrî anlatıyor:
Hacca gittiğimde bir gencin Kabe’nin örtüsüne asılarak, Peygamber (s.a.v.) üzerine candan salat ü selam getirmekte olduğunu görünce:
“Burası Beyt-i Haram’dır. Her yerin kendine has bir duası vardır. Sense devamlı olarak salavtüselam getiriyorsun. Bunun sırrı acaba nedir?” diye sordum.
Şu cevabı verdi:
“Babamla birlikte hac yoluna koyulmuştuk. Babam yolda vefat etti. Yüzü simsiyah olmuştu. Başı da adeta hınzır başını andırıyordu. Bir anda üç bela ile karşılaşmıştım: Babamın vefatı, yüzünün simsiyah oluşu ve başının hınzır başına benzeyişi… İnsanlara, utandığımdan durumunu bildiremedim. O anda gözlerime uyku bastı ve uyudum.
Rüyamda orta boylu, son derece güzel ve yakışıklı bir genç geldi. Babamın başucuna oturdu. Mübarek elini yüzüne sürdü. Yüzü derhal bembeyaz oldu. Başı da eski haline döndü.
Tam döneceği sırada:
“Allah’ın rahmeti üzerine olsun, acaba siz kimsiniz?” diye sordum:
“Tanımadın mı beni? Ben ademoğullarının ulusu, Allah’ın elçisi Muhammed’im. Ey genç, babana azal) melekleri gelip kendisini o hale soktuklarında, derhal bana getirilen salat ü selamı bana ulaştırmakla görevli olan melekler gelip bana durumu bildirdiler. Ben de bunun üzerine hemen gelip babanın durumunu bir anda düzeltiverdim. Baban içkici idi, ama aynı zamanda çokça salat ü selam getirirdi.” buyurdu.

——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE (YETMİŞ BİN SALAVAT GÜCÜNDE)

Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve mevlânâ muhammedin bahri envârike ve ma’deni esrârike ve lisâni huccetike ve urûsi memleketike ve imâmi hadratike ve tırâzi mülkike ve hazâini rahmetike ve tariykı şeriy’atikel mütelezzizi bi tevhıydike insani aynil vücûdi ves sebebi fî külli mevcûdin ayni a’yâni halkıkel mütekaddimi min nûri dıyâike salâten tühıllii bihâ ukdetî ve tüferricü bihâ kürbetî ve tünkızünî bihâ min vahletî ve tükıylü bihâ asratî ve takdî bihâ hâcetî salâten türdıyke ve türdıyhi ve terdâ bihâ annâ yâ rabbel âlemiyne adede mâ châta bihî ılmüke ve alısâhü kitâhüke ve cera bihî kalemüke ve sehekal bihî meşîetüke ve hassasathü irâdetüke ve şehidet bihî melâiketüke ve adedel emtâri vel ahcâri ver rimâli ve evrâkıl eşcâri ve emvâcil bihâri ve miyâhil uyûni vel âbâri vel enhâri ve melâiketil bihâri ve cemiy’ı mâ haleka mevlânâ min evveliz zemâni ilâ âhırihî ve mâ medâ fiyhi minel leyli ven nehâri vel hamdü lillâhi vahdehül azîzil ğaffâr.
“Allah’ım! Senin nurlarının denizi, esrarının menbai, hüccetinin dili, mülk ve saltanatının damadı, yakınlarının önderi, mülkünün numunesi, rahmetinin hazinesi, şeriatının yolu, senin tevhidinden lezzet duyan, varlık aleminin göz bebeği, her şeyin yaratılış sebebi, mahlukatının en seçkini, senin ışığının nurunun önderi Efendimiz ve seyyidimiz Muhammed’e; müşkillerimi halledecek, üzüntümü sevince döndürecek, düştüğüm bataklıktan beni kurtaracak, tökezleyip düştüğüm yerden kaldıracak, ihtiyacımı giderecek, hem seni, hem de kendisini memnun edecek ve kendisini bizden razı edecek bir şekilde ve ilminin kuşattığı, kitabının saydığı, kaleminin yazdığı, önceden dilediğin, iradene tahsis ettiğin, meleklerinin gördüğü şeyler sayısınca, yağmurlar, taşlar, kumlar, ağaç yaprakları, deniz dalgaları, pınar, kuyu ve ırmak suları, deniz melekleri zamanın başlangıcından sonuna kadar senin yarattığın mahlukat ile gelmiş geçmiş gece ve gündüzler sayısınca salat ve selam eyle. Yalnızca Aziz ve Ğaffâr olan Allah’a hamd olsun. “
——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE (YÜZ BİN SALAVAT GÜCÜNDE)
Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ muhammedinin nûriz zâtiyyi ves sirris sârî fî sâiril esmâi ves sıfat.

“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e salat ve selam eyle, onu mübarek kıl ki, o mücessem bir nur ve diğer isim ve sıfatlara nüfuz eden bir sırdır!”
Fazileti:
1- Bu mübarek salavat-ı şerife yüz bin salavat gücündedir. Bir defa okuyan, yuzbin salavat okumuş gibi ecre nail olur. Sıkıntıların izalesi için okunması tavsiye edilmiştir.
Sabah ve akşam (11) defa okunmalıdır. Peygamber (s.a.v.) buyurdu:
“Herhangi bir kimse bana selam verirse Allah mutlaka onu ruhuma ulaştırır ve ben de onun selamını alırım.”
——————————————————————————–

SALLİ-BARİK
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kemâ salleyte alâ ibrâhiyme ve alâ âli ibrâhiyme inneke hamiydün mecid.

Manası:
Allah’ım! Muhammed Aleyhisselam’a ve O’nun âline, İbrahim Aleyhisselam’a ve O’nun âline rahmet ettiğin gibi rahmet et. Muhakkak Zatı Ecelli ve Ala’n O’nu öğmüşsün ve yüce kılmışsın.
Allâhümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kemâ bârakte alâ ibrâhiyme ve alâ âli ibrâhiym, inneke hamiydün mecîd.
Manası:
Allah’ım! Muhammed Aleyhisselam’a ve O’nun âline, İbrahim Aleyhisselam’a ve âline hayır ve bereket verdiğin gibi hayır ve bereket ver. Muhakkak Zat-ı Ecelli ve Ala’n O’nu öğmüşsün ve yüce kılmışsın.
——————————————————————————–

SARA VE CİN TUTANA KARŞI OKUNACAK AYETİ KERİME
Bismillâhirrahmânirrahıym.
E fe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ türceûn. Fe teâlellâhül melikül hakk, lâ ilahe illâ hû, rabbül arşil keriym. Ve men yed’u meallâhi ilahen âhara lâ bürhâne lehû bihî fe innemâ hısâböhû inde rabbih, innehû lâ yüflihul kâfirim. Ve kul rabbığfir verham ve ente hayrur râhımiyn.

* Abdullah b. Mes’ud (r.a.) sara ve cin tutan bir kimsenin kulağına bu ayeti kerimeleri okudu. Hasta hemen toparlanıp kendine geldi. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.): “Onun kulağına ne okudun? ” buyurdu. İbni Mes’ud: “Efehasibtüm ennemâ halaknâküm… ayetlerini okudum, dedi. Resulü Ekrem: “Eğer bir kimse bu ayetleri tam bir iman ve sadakada bir dağa okursa, dağ harekete gelirdi.” buyurdu.
Bismillâhîrrahmânirrahıym. Ve kulil hamdü lillâhillezî lem yettehız veleden ve lem yekûn lehû şeriykün fil mülki ve lem yekûn lehû veliyyün minez zülli ve kebbirhü tekbiyrâ.
Fazileti:
“Allah Teala bu ayeti okuyana yerler ve dağlar gibi sevaptan ecir yazar.”
“Bu ayet okunan eve hırsız veya bir âfât girmez.”
* “Abdülmuttalib oğullarından konuşmaya başlayan her çocuğa Resulü Ekrem bu ayeti öğretirdi.”
——————————————————————————–

SARA VE DELİLİĞE KARŞI OKUNACAK DUA
Bismillâhirrahmânirrahıym. Ve nünezzilü minel kur’âni mâ hüve şifâün ve rahmetün lil mü’nıinîne ve lâ yeziydüz zâlimiyne illâ hasârâ.

Manası:
Ve biz Kur’an’dan mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyi indirdik. O, zalimlerin ancak hasarını artırır.
* Yanında küçük çocuğu olan bir kadın
Resulü Ekrem’e gelip dedi ki:
“Yâ Resûlellah, çocuğumu sara hastalığı tutuyor. Onun için dua buyurunuz.” Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) o çocuğa bu ayeti okudu ve çocuk da iyileşti.
* Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazâlî bu ayeti okuyarak her hastalığa çare bulan bir kimse ile ilgili olarak şöyle bir hadiseyi anlatıyor:
“Bağdat’ta çeşitli hastalıklara okuyan veya Kur’an-ı Kerim’den bir şey yazan bir kimse vardı. Fakat her hastalığa karşı hep aynı şeyleri tavsiye ederdi. Bir gün kendisine: “Size çeşitli hastalıklar için müracaatta bulunulduğu halde hep aynı tavsiyelerde bulunuyorsunuz. Halbuki gelen hastaların hastalıkları hep ayrı ayrı şeyler. Bu nasıl oluyor?” dedim.
Cevaben şöyle dedi:
“Hastalık ne kadar çok olursa olsun, hepsinin ilacı aynıdır. Şifayı ihsan eden ancak Allah Teala’dır.”
 
——————————————————————————–

SAVAŞTAN DÖNEN KİMSEYE KARŞI YAPILACAK DUA
Elhamdü lillâhillezî nasarake ve eazzeke ve ekramek.

Manası: Hamd, sana yardım eden, seni aziz kılan ve sana nusreti ikram eden Allah’a mahsustur. Hazreti Aişe (r.anha) validemiz anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) bir savaştan dönmüştü. Zat-ı risâlet penâhilerini karşıladım ve (bu duayı) okudum.”
——————————————————————————–

SECDE SURESİ
Bismillâhirrahmânirrahıym.
Elif lâm mîm. Tenziylül kitabi lâ raybe fıyhi min rabbil âlemiyn. Em yekûlûnefterâh, bel hüvel hakku min rabbike li tünzira kavmen mâ etâhüm min neziyrin min kablike leallehüm yehtedûn. Allâhüllezî halekas semâvâti vel arda ve mâ beynehümâ fi sitteti eyyâmin sümmestevâ alel arş, mâ leküm min dûnihî min veliyyin ve lâ şefiy’, efelâ tetezekkerûn. Yüdebbirul emre mines semai ilel ardı sunime ya’rucü ileyhi fi yevmin kâne mıkdâruhû elfesenetin mimmâ teuddûn. Zâlike âlimül ğaybi veş şehâdetil aziyzür rahıym. Ellezî ahsene külle şey’in halekahû ve bedee halkal insani min tıyn. Sümme ceale neslehû min sülâletin min mâin mehiyn. Sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhıhî ve ceale lekümüs sem’a vel ebsâra vel ef ideh, kaliylen mâ teşkürûn. Ve kâlû e izâ dalelnâ fil ardı e innâ le fi halkın cediyd, bel hüm bi likâi rabbihim kâfirûn. Kul yeteveffâküm melekül mevtillezî vükkile biküm sümme ilâ rabbiküm türceûn. Ve lev terâ izil mücrimûne nâkisû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semı’nâ fercı’nâ na’mel sâlihan innâ mûkınûn. Ve lev şi’nâ leâteynâ külle nefsin hüdâhâ ve lâkin hakkal kavlü minnî le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmeıyn. Fe zûkû bi mâ nesiytüm likâe yevmiküm hazâ, innâ nesiynâküm ve zûkû azâbel huldi bi mâ küntüm ta’melun. Innemâ yü’minü bi âyâtinelleziyne izâ zükkirû bihâ harrû
sücceden ve sebbehû bi hamdı rabbihim ve hüm lâ yestekbirûn. (Burası secde ayetidir. Secde yapılacaktır.) Tetecâfâ cünûbühüm anil medâciı yed’ûne rabbehüm havfen ve tamean ve mimmâ razeknâhüm yünfîkûn. Fe lâ ta’lemü nefsün mâ uhfîye lehüm min kurrati a’yünin cezâen bi mâ kânû ya’melûn. £ femen kâne mü’minen ke men kâne fâsikâ, lâ yestevûn. Emmelleziyne âmenû ve amilus sâlihâti fe lehüm cennâtül me’vâ, nüzülen bi mâ kânû ya’melûn. Ve emmelleziyne fesekû fe me’vâhümün nâr, küllemâ erâdû en yahrucû minhâ üıydû fiyhâ ve kıyle lehüm zûkû azâben nârillezî küntüm bihî tükezzibûn. Ve le nüziykannehüm minel azabil ednâ dûnel azabil ekberi leallehüm yarciûn. Ve men azlemü mimmen zükkira bi âyâti rabbihî sümme a’rada anhâ, innâ minel mücrimiyne müntekımûn. Ve le kad âteynâ mûsal kitabe fe lâ tekün fi miryetin min likâihî ve cealnâhü hüden li benî isrâiyl. Ve cealnâ minhüm eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkmûn. İnne rabbeke hüve yafsdü beynehüm yevmel kıyameti fiymâ kânû fini yahtelifûn. E ve lem yehdi lehüm kem ehleknâ min kablihim minel kurûni yemşûne fi mesâkinihim, inne fi zâlike le âyât, e fe lâ yesmeûn. E ve lem yerav ennâ nesûkul mâe ilel ardıl cüruzi fe nuhricü bihî zer’an te’külü minhü en’âmühüm ve enfüsühüm, e fe lâ yübsırûn. Ve yekûlûne metâ hâzal fethu in küntüm sâdikıyn. Kul yevmel fethi lâ yenfeulleziyne keferû iymânühüm ve lâ hüm yünzarûn. Fc a’rıd anhüm ventezır innehüm müntezırûn.

——————————————————————————–

SECDE SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER
“Resulü Ekrem, Sure-i Secde ve Sure-i Mülk’ü okumadan yatmazlardı.”
“Resulü Kibriya Cuma günleri sabah namazlarında Sure-i Secde ve (hel etâ alel insani hıynün mincd dehri) surelerini okurlardı.”
* “Kurtarıcıyı okuyunuz. O: “Elif lâm miym tenziyl…” d ir.”
* günahı çok olan biri bu sureyi okur, bundan başka bir şey okumazdı. Bu sure onun üzerine rahmet kanatlarını açarak Cenab-ı Ecelli Alâ’ya: “Yâ Rabbi, sen bunu affet, zira beni çok okuyordu” dedi. Bunun üzerine Cenabı Hakk bu sure-i celileye kendisini okuyan hakkında şefaat izni verdi ve buyurdu: “Sure-i Secde’yi okuyanın her bir hatası için bir sevap yazın ve bir derecesini yükseltin.”
* “Sure-i Secde’yi okuyan kimseye, bu surenin harflerinin her birine mukabil on sevap verilir.”
* Allah Resulü buyuruyor:
” Secde suresi kıyamet gününde mahşer yerine iki kanatlı olarak gelir. Bu sure-i şerifeyi okumayı adet
haline getiren kimseyi mahşer yerinin şiddetli
hararetine karşı gölgeler. Mahşer halkını sıcaktan kavuran ve herkesin tepesinin üzerine yaklaşan güneşe Secde suresi şöyle der:
“Ey güneş, benim sakladığım kimseye ışığını iletmek için asla yol bulamazsın.”
* ” Bir kimse herhangi bir gecede Secde, Yasin ve Tebareke surelerini okur ve bu surelere Kamer suresini ilave ederse, bu sureler o kimse için şeytan ve şerrine karşı bir koruyucu siper durumuna geçer. Ayrıca o kimsenin derecesi de yükselir. Kıyamet gününde bu sureleri okuyan kimse, büyük iltifatlarla mahşer halkına gösterilir.”

——————————————————————————–

SECDE SURESİNİN MANASI
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla..
1. Elif, Lâm, Mîm. (Mukattaa harfleri olan bu harfler, Allah ile Peygamberi arasında bir şifre olup, surenin özeti durumundadır.)
2. Bu Kur’an’ın, alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda şüphe yoktur.
3. Yoksa “Onu Peygamber kendisi uydurdu.” mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine hiç bir uyarıcı peygamber gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbin tarafından gönderilen hak bir Kitap’tır. Umulur ki doğru yolu bulurlar.
4. Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş üzerinde saltanatını kuran Allah’tır. O’ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra bu işler sizin saydığınız hesap ile bin yıl tutan bir günde O’nun nezdine çıkar.
6. İşte görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak üstün ve merhamet sahibi olan O’dur.
7. O, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır.
8. Sonra insan neslini, hakir bir sudan meydana gelen nutfeden yaratmıştır.
9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
10. Müşrikler dediler ki: “Biz yerin içinde kaybolduktan sonra mı, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?” Doğrusu onlar, Rabblerinin huzuruna varacaklarını inkar eden kafirlerdi.
11. De ki: “Sizin canınızı almaya vekil kılınan ölüm meleği Azrail, canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
12. Habibim! Suçluları, Rabblerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: “Rabbimiz, gördük, işittik, şimdi bizi dünyaya geri çevir de iyi iş işleyelim. Doğrusu biz artık kesin olarak inandık.” derlerken bir görsen!
13. Biz dilesek elbette herkese hidayet verirdik. Takat, cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair benden kesin söz çıkmıştır.
14. Bu gününüze kavuşmayı unutmanın cezasını şimdi görün. Doğrusu biz de sizi unuttuk.
Yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.” deriz.
15. Bizim ayetlerimize ancak o kimseler inanır ki, bu ayetlerle kendilerine öğüt verildiğinde,büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve
Rablerini hamd ile teşbih ederler
16. Onların yakınları, döşeklerinden aralanıp Rabblerine korkarak, umutlanarak dua eder, yalvarırlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah rızası için harcarlar.
17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.
18. Öyle ya, mü’min olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar.
19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konaklan vardır.
20. Yoldan çıkanlara gelince, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: “Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın.” denir.
21. Andolsun ki biz, en büyük azabtan önce onlara en yakın azabdan da tattıracağız. Olur ki dönerler.
22.Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki biz, suçlulardan öc alacağız.
23. Andolsun ki, Musa’ya da Kitap verdik. Sen de ona kavuşacağından şüphe etme. Biz onu, İsrail oğullarına bir hidayet rehberi yaptık.
24. Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle
25. inandıkları zaman, onların içinden buyruğumuzla
26. doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
27. Muhakkak ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeylerde kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
28. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Hâlâ dinlemeyecekler mi?
29. Kuru yerlere suyu gönderip onunla kendilerinin ve hayvanlarının yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Hâlâ görmeyecekler mi?
30. “Doğru söylüyorsanız bildirin bakalım bu hüküm ne zaman verilecektir?” derler.
31. De ki: “Fetih ve hüküm gününde inkarcılara o gün edecekleri imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır.”
32. Habibim! Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

——————————————————————————–

SEFERDE BİR ŞEHRE GİRERKEN OKUNACAK DUA
Hayra hâzihil karyeti ve hayra ehlihâ ve hayra mâ fîhâ ve neûzü bike min şerrihâ ve şerri ehlihâ ve şerri mâ fîhâ.

Manası: Ey yedi kat semanın ve semanın taşıdıklarının, yedi kat yerlerin ve yerlerin içine aldıklarının Rabbi, şeytanların ve şeytanların saptırdıklarının Rabbi, rüzgarların ve rüzgarların harekete getirdiği şeylerin Rabbi! Zât-ı Ecelli Ala’ndan bu beldenin hayrını ve ehlinin hayrını ve içindeki olanların hayrını isterim. Bu beldenin ve ehlinin içindekilerin şerrinden sana sığınırım.
* “Resulü Kibriya (s.a.v.) seferde şehir veya bir köy görüp de oraya girmeyi istediklerinde (bu duayı) okurlardı
——————————————————————————–

SEFERDE CİN VE ŞEYTAN GÖRÜP BAYILANA OKUNACAK DUA
Resulü Kibriya Efendimiz buyurdu: “Sizden biri seferde şeytan veya cin görüp de bayılırsa, onun kulağına ezan okuyun. (Onların şerrini ezanla giderin.) Çünkü şeytan (cin) ezanı işitince arkasını dönerek kaçar.”

——————————————————————————–

SEFERDEN DÖNEN KİMSEYE YAPILACAK DUA
Elhamdü lillâhillezî sellemek.

Manası: Seni (buraya) selamet içinde getiren Allah’a hamd olsun.
* Seferden dönen kimseye karşı bu duayı okumak müstehaptır.
——————————————————————————–

SEFERE ÇIKAN KİMSEYLE VEDALAŞIRKEN OKUNACAK DUA
Estevdiullâhe dîneke ve emâneteke ve havâtiyme amelik.

Manası: Dinini (evlad ü iyâlini) ve her türlü emanetini ve son kaderini, Allah’a emanet ederim.
“Resulü Ekrem (s.a.v.) bir kimseyi yolcu ederken (bu şekilde) duada bulunurlardı.”
——————————————————————————–

SEMADA BULUT GÖRÜLÜNCE OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike min şerrihâ.

Manası: Onun şer ve afatından sana sığınırım Allah’ım.
“Peygamberimiz (s.a.v.) semada bulut gördüğü vakit işi bırakır, (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

SEMAYA BAKINCA OKUNACAK DUA
Rabbena mâ halakte hazâ bâtılen sübhâneke fekınâ azâben nâr.

Manası: Ey bizim Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Zatı Ecelli Ala’nı noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.
* “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) semaya bakınca (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

SENE BAŞINDA OKUNACAK DUA

Allâhümme entel ebediyyül kadiymül hayyül kayyûmül keriymül hannânül mennânü ve hâzihî senettin cedîdeh, es’elüke fîhel ismete mineş şeytânir raciymi ve evliyâihî vel avne alâ hâzihin nefsil emmârati bis sûi vel iştigâli bi mâ yükarribünî ileyke yâ zel celâli vel ikram.
Muharremin ilk gününde iki rekat namaz kılıp her rekatında Fatiha’dan sonra üç kere ihlas, bin kere şu ayet-i kerime okunur:
Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahşevhüm ve zâdehüm imânen ve kâlû hasbünallâhü ve nı’mel vekiyl.
Daha sonra yüz kere şu dua okunur:
Yâ kâfiye mûsâ fıravne ve yâ kâfiye muhammedenil ahzâbe ikfınî mâ ehemmenî.
Allahü Teala onun bütün sene içindeki gam ve kederini giderir. Kim ki bunu herhangi mühim bir iş için yaparsa Allahü Teala onun için de kendisini muvaffak kılar.
——————————————————————————–

SENENİN SONUNDA YAPILACAK DUA
Senenin son ayı olan Zilhicce ayında aşağıdaki duayı yedi kere kim okursa Allahü Teala onun geçmiş bütün günahlarını mağfiret eder. Şeytan da: “Eyvah!
Bir saat içinde bütün geçmiş günahları yok oldu. der. Dua şudur:

Allâhümme mâ amiltü min amelin fî hâzihis seneti m i m mâ neheytenî anhü ve lem terdahû ve nesîtühû ve lem tensehû ve halimte annî ba’de kudratike alâ ukûbetî ve deavtenî ilet tevbeti ba’de cerâetî aleyke fağfır lî yâ ğafûr.
Bir rivayette şöyle varid olmuştur: Zilhiccenin son gününde zevalden önce kim dört rekat namaz kılar, her rekatında yedi kere Fatiha ve İhlas suresi ile Kevser suresini on kere okur, sonra selam verir ve şu duayı okur:
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh. Lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümiytü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi yedihil hayru ve hüve alâ külli şey’in kadîr.
Sonra üçyüz altmış kere şu istiğfarı okur:
Estağfirullâhel azıymellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi min cemiy’ı zünûbî ve seyyiâti a’m âlî.
Bu istiğfarın hemen peşinden on iki kere Peygamber Aleyhisselam’a salat ü selam getirir. Sonra yüz kere “Allâhümmağfîr lî” der. Sonra secdeye varıp yedi kere “Yâ Rabb” derse gökten ona bir melek nida ederek şöyle der:
– Müjdeler olsun. Allahü Teala bu sene işlemiş olduğun günahları bağışladı.
——————————————————————————–

SEVAPLARI ÇOĞALTMAK
Yüce Allah Teala buyuruyor ki: “Muhakkak ki güzel ameller, kötü amelleri yok edip götürür.”
Güzel ameller kötü amelleri yok ettiği gibi, mahşer yerinde de kötü amellere karşı ağır basarak kişiyi cehennemden kurtarır. Allahü Teala kullarına güzel amel kapılarını o kadar çok açmıştır ki, bu rahmet deryası karşısında insanın kayıtsız kalması gerçekten mümkün değildir. Zengin, fakir, kuvvetli, zayıf, alim, cahil, küçük, büyük, herkes için o kadar çok sevap kapısı açılmıştır ki, burada hepsini saymamız mümkün değildir. İyi amellerden bazılarının kendilerine has bir takım özellikleri vardır. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
1- Başkasına faydası olan bir insanın ameli,kendisinden başka kimseye faydası olmayan diğer bir kimsenin amelinden çok daha üstündür. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Onların fisıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Meğer ki sadaka vermeyi, bir iyilik etmeyi veya insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki olsun.”
2- Bir insanın mâlî veya bedenî bir ameli olmadan da sevap kazanması mümkün olduğu gibi,bir amelin sevabını iki defa kazanması da ihtimal dahilindedir. Bir insan gücü yettiği şeyi yapmaya niyet eder ve o fırsatı bulduğunda bu niyetini gerçekleştirirse, bundan dolayı o kimseye iki sevap verilir.Bazı insanlar, niyet ettiği şeyleri bulamazlar. Bazılarının da mâlî veya bedenî bakımdan bu niyetlerini gerçekleştirmelerinin imkanı yoktur. İşte böyle insanlar, bu niyetlerinin karşılığında bir sevap elde ederler.
3- İnsanların devamlı muhtaç olduğu ve yapmak zorunda olduğu bir takım şeyler vardır. Yemek yemek, su içmek, elbise giymek, hanımı ile zevciyet muamelesi yapmak gibi davranışları bu guruba dahil edebiliriz. Bu gibi önemsiz şeyleri büyük sevaplara ve kârlı amellere çevirmek mümkün olduğu gibi, günah dolu amellere çevirmek de mümkündür. Bunlar, bazen insana hiçbir faydası olmayan ameller durumuna da gelebilirler.
Yemek yemek ve su içmek, kişinin ibadet için güç kazanmak niyeti ile veyahut da ailesinin refahını sağlamak gayesi ile olursa insana sevap kazandırır. Güzel elbise giymek de böyledir. Kişinin bu davranışı Allah’ın nimetlerinin üzerinde görülmesi niyeti ile olursa, o kişiye sevap kazandırır. Bir kibir alameti olarak giyilen güzel elbise ise insana daima günah kazandırır. Eğer bütün bu davranışların yapılmasında, herhangi bir niyet sözkonusu değilse, kişiye sevap veya günah kazandırmayan boş davranışlar olarak adlandırılırlar,
4- Müslümanlar arasındaki selamlaşma; sevgiyi kuvvetlendirmek ve Allah’tan sevap arzulamak gayesi ile olursa meşrudur. Karşı taraftaki kimsenin gücenmemesi niyeti ile verilen selam, insana herhangi bir sevap kazandırmaz. Selamda asıl olan şey, verilen selama karşı Allah’tan sevap istemektir.
5- Zikirden maksat, bu zikri sadece dil ile değil, ibadet ve amel gerçekleştirmek yoluyla da yapılmasıdır.
Yüce Allah hepimizi razı olduğu şeyleri yapmaya muvaffak eylesin. Çirkin gördüğü şeylerden bizleri uzak eylesin. Amin.

——————————————————————————–

SEVİLMEYEN BİR ŞEY GÖRÜLDÜĞÜNDE OKUNACAK DUA

Allâhümme lâ ye’tî bil hasenâti illâ ente ve lâ yüzhibüs seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
Manası: Allah’ım! İyiliği, sevabı yaptıran, günahı affeden ancak Zatı Ecelli Ala’ndır. Günahtan korunmaya, Zatı Ecelli Ala’na ibadet etmeye kuvvet ve kudret ancak senin yardımınladır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Sevmediğiniz bir şeyi gördüğünüz zaman (bu duayı) okuyunuz.”
——————————————————————————–

SOFRA DUASI
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu:
“Bir adam evine girdiği vakit ve yemek yerken Allah Teala’yı anarsa şeytan, avanelerine: “Burada sizin için bannacak yer ve yiyecek yemek yoktur.” der.

Elhamdü lillâhillezî at’amenî hazâ ve razekanîhi min gayri havlin minnî ve lâ kuvveh.
Manası:
Bana bunu yediren kuvvet ve kudretim olmadığı halde bana rızık veren Allah’a hamd olsun.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim yemek yer de (bu duayı) okursa, geçmiş ve gelecek günahları affedilir.”
——————————————————————————–

SOKAK VE PAZARA ÇIKAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümiy tü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi yedihil hayru ve hüve alâ külli şey’in kadiyr.

Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Kim sokak veya pazara çıktığı vakit bu zikri okursa, Allah Teala onun için bir milyon sevap yazar, bir milyon günahını bağışlar, affeder ve bir milyon derecesini yükseltir.” (Cennette de onun için bir köşk bina edilir.)
——————————————————————————–

SU İÇTİKTEN SONRA OKUNACAK DUA

Elhamdü lillâhillezî at’amenî fe eşbeanî ve sekânî fe ervânî.
Manası:
Bana rızık verip doyuran, içirip suya kandıran Allah Teala’ya hamd ederim.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Kim yemek yer, doyarsa, su içer de kanarsa ve bu duayı

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

S

SÜBHANEKE

Sübhânekellâhümme ve bi hamdik, ve tebârakesmük, ve teâlâ ceddük, ve lâ ilahe ğayruk.

Manası:
Ya Allah! Sana layık olmayan şeylerden Sen’in pak oiduğyna itikad eder, Sana hamd ile başlar, Seni hamd ile teşbih ederim. Senin güzel isimlerinin hayır ve bereketi çoktur. Senin büyüklüğün Sen’don başkalarının büyüklüklerinin fevkindedir. Sen’den başka ibadet edilecek bir ilah yoktur.
——————————————————————————–

SÜLEYMAN A.S DUASI

Süleyman (a.s.) dedi ki:
Rabbığfır lî ve heb lî mülken lâ yenbeğî li ehadin min ba’dî, inneke entel vehhâb.

“Ey Rabbim! Beni yarlığa, bana öyle bir mülk ve saltanat yer ki o, benden başka hiç bir kimseye layık olmasın. Şüphesiz bütün mur adları ihsan eden sensin. “
Allah Teala Süleyman (a.s.)’ın duasını kabul edip şöyle buyurdu:
“Biz de ona (Süleyman’a) rüzgarı musahhar ettik ki, bu onun emriyle, onun dilediği yere yumuşacık akar giderdi.
——————————————————————————–

SÜNNET NEDİR?

Sünnet neye denir?
C- Peygamberimiz (s.a.v.)’in farz ve vacibten başka işlediği ve emrettiği şeylere sünnet denir.
S- Ne gibi?
C- Cemaatla namaz kılmak, çocukları sünnet ettirmek, selamlaşmak gibi hallerdir.
S- Kıldığımız namazlarda kaç türlü sünnet vardır?
C- iki çeşit sünnet vardır. Birine sünneti müekkede, diğerine sünneti gayri müekkede denir.
S- Sünneti müekkede hangi namazlardır?
C- Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri’nin farzlardan başka terk etmeden kıldıkları ve ümmetine de kılmayı emir buyurdukları namazlardır.
S- Sünneti gayri müekkede hangi namazlardır?
C- Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bazen terk ettikleri namazlardır. İkindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri gibi.

 
——————————————————————————–

SÜT VE SU İKRAM EDENE KARŞI EDİLECEK DUA

Allâhümme at’ım men at’amenî veskı men sekânî.
Manası:
Bana yedirene yedir, içirene iç ir, Allah’ım.
“Peygamberimiz (s.a.v.) süt ikram edene (bu şekilde) dua buyurmuşlardır.”
——————————————————————————–

SIKINTI VE DİLEK DUASI

İmam-ı Şafii (rahimehüllâh) diyor ki: “Bir işle karşılaştım. İçimi yaktı. Hem öylesine üzüldüm ki onun derecesini Allah’tan başkası bilmez. Ertesi gece biri rüyamda bana şöyle hitab etti: ‘Ey İdrisoğlu Muhammed, şu duayı oku:

Allâhümme innî lâ emlikü li nefsi darran ve lâ nef an ve lâ mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûran ve estetıy’u en ecide illâ mâ a’taytenî ve lâ ettekıy illâ mâ vekaytenî. Allâhüme veffıknî li mâ tühıbbü ve terdâ minel kavli vel ameli fi âfiyeh.
Sabah olunca bunu tekrarladım. Akşama doğru Allah işimi kolaylaştırdı. Sıkıntıdan beni kurtarıp dileğimi verdi. Gafil olmayın. Siz de üzüntüden kurtulmak için bu duayı okuyun.”
——————————————————————————–

SIKINTI VE KORKUDAN KURTULMAK İÇİN

Bismil ilâhil hâlikıl ekber. Ve hüve hırzün mâniun mimmâ ehâfîi minhü ve ahzer. Lâ kudrate li mahlûkın mea kudratil hâlık. Yülcimühû bi licâmi kudratih. Ihmiy hamiysâ. Itmiy tamiysen ve kânellâhü kaviyyen aziyzâ. Hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ. Kâf hâ yâ ayn sâd kifâtünâ. Fe se yekfıykehümüllâhü ve hüves semiy’ul aliym, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
İbrahim Düsûkî hazretleri buyurdu:
“Bu mübarek duayı sadakada okursan her türlü tedirginlikten ve korkulardan kurtulursun.
——————————————————————————–

SIKINTI VE KEDERLİ ZAMANLARDA OKUNACAK DUA

Lâ ilahe illallâhül azıymül haliym. Lâ ilahe illallâhü rabbül arşil azıym. Lâ ilahe illallâhü rabbüs semâvâti ve rabbül ardı ve rabbül arşil keriym.
“Peygamber Efendimiz sıkıntılı zamanlarında bu duayı okurlardı.”
Allâhü Allâhü rabbî lâ üşrikü bihî şey’â.
“Bütün işlerde Allah’a sığınır ve O’na hiçbir şeyi eş koşmam.”
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Sıkıntılı zamanlarınızda bu duayı okursunuz.”
“Kederli ve sıkıntılı zamanlarında Ayet’el-Kürsi ve Sure-i Bakara’nın son iki ayetini kim okursa, Allah Teala ona yardım eder, sıkıntıdan kurtarır.”
 
Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimiyn.
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatıyor: “Ben Resulüllah’tan işittim: “Öyle bir dua biliyorum ki, kim onu sıkıntılı zamanlarında okursa, sıkıntı ve keder ondan kalkar. O da kardeşim Yunus’un, balığın karnında okuduğu bu duadır.”
 
Ene abdükebnü abdikebnü emetike fî kabdatik, nâsıyeti bi yedike mâdın, fîyye hukmüke adlün, fiyye kadâüke, es’elüke bi küllisinin hûve leke semmeyte bihî nefseke ev enzeltehû fî kitâbike ev allemtehû ehaden min halkıke eviste’serte bihî fî ılmil ğaybi ındeke en tec’alel kur’ane nura sadrî ve rabiy’a kalbî ve cilâe huznî ve zehâbe hemmî.
Manası:
“Allah’ıml Ben senin kulunum ve kulunun oğlu ve cariyenin oğluyum. Nasiyem yed-i kudretindedir.
Hükmün bende caridir. Kazan hakkımda adalettir. Senin olan, senin kendine tesmiye ettiğin veya kitabında inzal buyurduğun veya kullarından birine bildirdiğin veya kendi ilminde veya ilmi gaybında Zat-ı Ecelli Alâ’na tahsis buyurduğun her isim ile senden dilerim ki; Kur’an’ı göğsümün nuru, kalbimin baharı, hüznümün cilası, sıkıntı ve kederimin zehabı Masın.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Kime bir merak veya bir hüzün isabet eder de bu duayı okursa, Allah Teala onun merakını giderir, sıkıntısının yerine ferahlık verir.”
Ashab:
“Ya Resulallah, bu kelimeleri öğrenmeli mi?” deyince, Resulüllah (s.a.v.):
“Evet, bunları işiten herkesin öğrenmesi lazımdır.” buyurdular.
Bismillâhil kebiyri neûzü billâhil azıymi min şerri ırkın ne’ârin ve min şerri harrin nâr.
Razı ol! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım! Bizlere selam
——————————————————————————–

SIKINTILARDAN KURTULMAK İÇİN

Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin salâten tünciynâ bihâ min cemiy’ıl ehvâli vel âfât vetakdıy lenâ bihâ cemiy’al hâcât ve tütahhirunâ bihâ min cemiy’ıs seyyiât ve terfeunâ bihâ ındeke a’led deracât ve tübelliğunâ bihâ aksal ğâyâti min cemiy’ıl hayrâti fil hayati ve ba’del memat.
“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e salat eyle! Öyle ki sen bu salat ile bizi her türlü tehlike, korku ve afetlerden kurtarır, her türlü ihtiyacımızı bu sebeple giderir, günahın her türlüsünden bizi bu yüzden temizler, nezd-i ilahindeki en yüksek derecelere bizi bu sebeple yükseltir ve bizi gerek hayattayken ve gerekse öldükten sonra hayırların her çeşidinde varılabilecek en uç noktaya ulaştırırsın!”
* Her mühim işin gerçekleşmesi, sıkıntının bertaraf edilmesi için bin defa okunmalıdır. Suda boğulmaktan korunmak için gemiye binmeden önce okunmalıdır.
Beş yüz defa okuyan dilek ve maksadına ulaşır. Dünyevi ve uhrevi arzuların gerçekleşmesi için gece yarısı bin defa okunmalıdır.
Bu salavat-ı şerifenin fazileti o kadar yücedir ki, İmam-ı Nebhânî:
“O kadar sırları vardır ki, biz bunları cahillerin eline geçer korkusu ile açıklamadık. ” diyor.
Sıkıntı ve kederden korunmak için okunacak diğer bir salavat-ı şerife de aşağıda gelen salavattıı Samimiyetle okuyan kimse, Allah’ın izni ile sıkıntıdan kurtulur:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedinin nebiyyil ümmiyyit tâhiriz zekiyyi salâten tehullü bihel ukadü ve tefükkü bihel kürab.
“Allah’ım! Efendimiz, ümmî, temiz, tertemiz Peygamber Muhammed’e salat eyle ki sen bu sebeple düğümleri çözer, üzüntüleri dağıtırsın!”
***
Aşağıda gelecek salavat-ı şerife sıkıntı, musibet anında okunur. Her çeşit sıkıntıdan kurtulmak için gece yarısı iki rekat namaz kılınır. Kıbleye karşı dönerek bu mübarek salavat-ı şerife (100) defa okunursa Allah Teala o kimseden her sıkıntı ve belayı kaldırır. Bir yere Efendimiz (s.a.v.)’in ruhaniyeti gelirse hiç orada sıkıntıdan eser kalır mı?
Salavat-ı şerife budur:
Allâhümme saİli ve sellim alâ seyyidinâ ve mevlânâ muhammedin salâten tehüllu bihâ ukdetî ve tüferricü bihâ kürbetî ve tünkızünî bihâ min vahletî ve tükıylü bihâ usratî ve takdıy bihâ haceti.
“Allah’ım! Efendimiz, önderimiz Muhammed’e salat ve selam eyle ki sen müşkillerimi bu salaî yüzünden çözer, sıkıntılarımı bu yüzden açar, düştüğüm bataklıktan beni bu sebeple kurtarır, yanılıp sürçtüğümde beni bu yüzden bağışlar ve ihtiyaçlarımı bu salat sebebiyle giderirsin!”
——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ FARZI NASIL KILINIR?

S- Sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra farzını nasıl kılarsın?
C- Kamet getirdikten sonra: “Niyet ettim bu sabah namazının iki rekat farzını kılmaya” dedikten sonra “Allâhü ekber” diyerek ellerimi kaldırırım. Sonra ellerimi bağlarım. Bundan sonra, sabah namazının sünnetini nasıl kıldıysam bunu da aynen öyle kılarım.
S- Kamet nasıl getirirsin?
C- Allâhü Ekber (4 defa)
Eşhedü en lâ ilahe illallah (2 defa)
Eşhedü enne muhammeder rasûlüllâh (2 defa)
Hayye ales salâh (2 defa)
Hayye alel felah (2 defa)
Kad kâmetis salâh (2 defa)
Allâhü ekber (2 defa)
Lâ ilahe illallah (1 defa)
S- İmam olduğun zaman bu kameti kendin mi getirirsin?
C- Müezzin varsa o getirir. Müezzin yoksa kameti de ben getiririm.

——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİ NASIL KILINIR?

Sabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: “Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya”, diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp “Allahu Ekber” diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve “Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük” okunur. Arkasından “Eûzübillahimineşşeytani’r-racim Bismillahirrahmanirrahim” diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra “Amîn” denir ve bir mikdar daha Kur’an okunur (1). Arkasından “Allahu Ekber” deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa “Sübhane Rabbiye’l-Azîm” denir. Sonra “Semiallahülimen hamideh” denilerek ayağa kalkılır. Ayakta “Allahümme rabbena ve lekelhamd” denilir (2). Ondan sonra “Allahu Ekber” diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denir. Sonra “Allahu Ekber” denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine “Allahu Ekber” denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denilir. Bununla bir rekat bitmiş olur.
Bu ikinci secde arkasından “Allahu Ekber” denilerek ikinci rekata kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur’an okunur. Birinci rekatta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna “Ka’de = oturuş” denir. Burada “Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina” diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sağ tarafa ve yine “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekatlı namaz bitmiş olur (3).
——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİNDEN SONRA OKUNACAK DUALAR

Allahümme rabbe cibrîle ve isrâfîle ve mîkâiyle ve muhammedinin nebiyyi sallellahü aleyhi ve selleme eûzü bike minen nâr.
Manası: Cibril’in, İsrafil’in, Mikail’in ve Muhammed’in (s.a.v.) Rabbi olan Allah’ım, cehennemden sana sığınırım.
“Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, sabah namazının sünnetinden sonra, bu duayı üç defa okurlardı.”
Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh.
“Sabah namazının farzından evvel bu istiğfarı üç defa okuyan kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahı olsa Allah Teala affeder.”

——————————————————————————–

SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİN FAZİLETİNE DAİR

Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdu:
“Sabah namazının farzından evvel iki rekat
sünnet kılmak dünya ve onun içindekilerden daha
hayırlıdır.”

——————————————————————————–

SABAHLARI VE AKŞAMLARI OKUNMASI FAZİLETLİ OLAN DUALAR

Allâhümme ente rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûü leke bi nı’metike aleyye ve ebûü bi zenbî fağfir lî, fe innehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım, Sen benim rabbimsin. Sen’den başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben de Senin kulunum. Zat-ı Ecelli Ala’na verdiğim sözde elden geldiği kadar sebat etmeye çalışıyorum. Yaptığım günahların şerrinden Sana sığınırım. Sana karşı yaptığım günahları itiraf ediyorum, ya Rabbi! Verdiğin nimetlere de şükrederek mu’terifim. YaRabbi, beni mağfiret et. Çünkü senden başka günahları affedecek ilah yoktur. Sa’dad b. Evs (r.a.)’dan: Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular: “Her kim Seyyidül İstiğfar’ın sevap ve faziletine kalben inanarak, sabah okuyup da akşam olmadan ölürse o kimse cennet ehlidir. Gece okur da sabah olmadan ölürse yine Cennet ehli zümresindendir.”
Allâhümme lekel hamdü lâ ilahe illâ ente rabbî ve ene abdüke âmentü bike muhlisan leke dînî, innî esbahtü (emseytü) alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü etûbü ileyke min seyyii amelî ve estağfiruke bi zünûbilletî lâ yağfıruhâ illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım! Sana hamd olsun. Senden başka ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben de Senin kulunum. Ve ben Sana samimi olarak iman ettim. Sabah ve akşam Sana söz verdiğim ve vaad ettiğim halde hasbel beşer yaptığım fena amelimden Sana tevbe eder, “estağfirullah” derim. O günahlarım ki Sen’den başka onları kimse affedemez.
Ümmet el-Bahili (r.a.)’dan:
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yemin etmek adetleri olmadığı halde, bu istiğfar hakkında yemin ederek şöyle buyururlardı:
“Her kim bu istiğfarı sabah ve akşam üçer defa okur da o gün ölürse muhakkak cennete girer.”
Not: (Asbahtü) kelimesinin, akşamlan (Emseytü) diye okunmasına dikkat edilmelidir.
Allâhümme innî asbahtü üşhidüke ve üşhidü hamelete arşike ve melâiketeke ve cemiy’a halkıke enneke entellâhü lâ ilahe illâ ente ve enne muhammeden abdüke ve rasûlük.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim bu duayı sabahladığı vakit okursa o gün işlediği hataları affolunur. Akşam okursa geceleyin işlediği hataları ve günahları bağışlanır.”
 
Allâhümme ente halaktenî ve ente tehdînî ve ente tut’ımünî ve ente teskıynî ve ente tümîtünî ve ente tuhyînî.
Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim sabah ve akşamladığı vakit bu duayı yedişer defa okur da Allah Teala’dan bir istekte bulunursa kabul edilir. Allah Teala Musa (a.s.)’a bu kelimeleri öğretmiştir. Sabah ve akşam bu duayı yedişer defa okur, Allah’tan her istediği ona verilirdi.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî lâ kuvvete illâ billahi mâ şâellâhü kâne ve lem yese* lem yekûn a’lemü ennallâhe alâ külli şey’in kadiyr. Ve ennallâhe kad ehâta bi külli şey’in ılmâ.
Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Her kim bu teşbihi sabahleyin okursa akşama kadar, akşam okursa sabaha kadar Allah Teala ve Tekaddes Hazretleri bütün musibet ve serlerden o kimseyi muhafaza eder.”
“Bir kimse sabah ve akşam yüzer defa “sübhânellâh” derse Cenabı Ecelli Ala yüz hac yapmış kadar sevap ihsan eder. Sabah ve akşam yüzer defa “elhamdü lillâh” derse o gün rızayı bari için yüz at yüklemiş veya yüz defa savaşa girip düşmanla çarpışmış kadar ecre nail olur. Sabah akşam yüzer defa “lâ ilahe illallah” derse, İsmail (a.s.) soyundan yüz köleyi hürriyete kavuşturmuş kadar ecir verilir. Sabah akşam yüzer defa “Allâhü ekber” derse, o gün bu zikri okuyan kimseden daha çok sevap kazanan kimse bulunmaz. Ancak bu zikri daha fazla okuyan kimse müstesna.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir kimse sabah ve akşam bu teşbihi yüzer defa okursa hiç bir kimse onun bu teşbihi okumasından daha faziletli bir zikir getiremez. Meğer ki, o kimse bu teşbihi daha çok okumuş olsun.”
“Ey Abdullah b. Hubeyb! Sabah ve akşamladığın vakit, Kul hüvallâhü ehad… Kul eûzı: bi rabbil felak… Kul eûzü bi rabbin nâs… surelerini üçer defa oku. Bunlar dünyevi ve uhrevi her şeyine kâfi gelir.”
Eûzü bi kelimâtillâhit tâmmâti min şerri mâ halak.
Manası:
Mahlukatın şerrinden Cenabı Hakk’u: Kur’an’ına sığınırım.
* Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e bir kimse sele. ve: “Ya Resulellah, dün gece beni ısıran akrepten ızdırap çektim.” dedi.
——————————————————————————–

SAFFAT SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Sübhâne rabbike rabbil izzeti amma yasıfûn. Ve selâmün alel murseliyn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemiyn.
Manası:
İzzet sahibi Rabbin müşriklerin O’na layık olmayan vasıflarından münezzehtir. Selam Resullerin üzerine olsun. Alemlerin Rabbi Allah’a hamdve sena olsun.
*Resulü Ekrem Efendimiz bu ayetin fazileti hakkında şöyle buyuruyor:
“Her namazın arkasından bu ayetleri okuyan kimseye tam ölçekle sevap verilir.”
“Kıyamet günü tam ölçekle sevap almak isteyen kimse oturduğu meclisten kalkmadan (bu ayetleri) okusun.”

——————————————————————————–

SALAT-I TEFRİCİYYE

Allâhümme salli salâten kâmileten ve scllim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ muhammedinillezî tenhallü bihil ukadü ve tenfericü bihil kurabil ve tukdâ bihil havâicü ve tünâlü bihir reğâibü ve husnül havâtim i ve yüsteskal ğamâmü bi vechihil keriymi ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin lek.

“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e en mükemmel bir şekilde salat ve noksansız selam eyle ki düğümler onun hürmetine çözülür, hüzün ve kederler onun hürmetine dağılır, ihtiyaçlar onun hürmetine giderilir, arzulara ve iyiliklere onun sebebiyle nail olunur Bulutlar onun mübarek hatırı için yağmurlanır. Ona, âline ve ashabına sana topyekün malum olanlar sayısınca her an ve her nefes salat ve selam olsun!”
Fazileti:
İmam-ı Kurtubî diyor ki:
“Bu salavat-ı şerifeyi kim her gün kırk bir, yüz veya daha fazla okursa, Allah onun gam ve kederlerini, sıkıntı ve üzüntülerini giderir, işlerini kolaylaştırır, iç alemini de nurlandırır.”
Hizbül Ebrar sahibi diyor ki:
“Bu salavat-ı şerifenin faydasını; erkek, kadın, büyük, küçük kime haber verdimse, devam edenlerin hepsinin maksadlarına nail olduklarını gördüm.
1- Ashab-ı manasıptan niceleri amellerine nail oldular.
2- Şifasından aciz kalınan nice hastalar bu salavatın bereketi ile şifa buldular.
3- Müderris bir alimin, yirmi senedir yakalandığı sar’a hastalığından, bu salavat-ı şerifeye 550 devam etmesi sayesinde kurtulduğuna şahit olmuşumdur.
4- Bu salavat-ı şerifeye devam edenler, her türlü iç ve dış düşmanların şerrinden Allah’ın izni ile kurtulurlar.”
——————————————————————————–

SALAT-I VİTİR’İN FAZİLETİNE DAİR HADİS-İ ŞERİFLER

Resulü Ekrem buyurdu:
“Her kim ayın üç gününü oruçlu olarak geçirir, seferde ve hazarda da vitir namazını kılar, terk etmezse, onun için şehit ecri verilir.”
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı şerife getirmeye mecbursun. Eğer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok işitilirse, ulemanın çoğu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini işiten salavatı şerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.”

——————————————————————————–

SALAT-I ŞERİFE GETİRENE NE GİBİ MÜJDELER VARDIR?

Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyorlar:
“Kıyamette bana en layık ümmetim üzerime en çok salavatı şerife getirendir.”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) evvela yanına salavatı şerifeyi çok getireni kabul eder.
Cenabı Hakk Celle Hazretleri buyuruyor:
“Bana en layık olan kulum Kur’anı Kerim’i çok okuyandır.”
İnsanı Allah’a götürecek Kufan’dan daha büyük bir ibadet yoktur. Hele namazda olursa. Ama sen, “ben Kur’an okumayı bilmiyorum” dersen, Fatiha’yı, Kul hüvallâhü ehad’ı durmadan oku!”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam salavatı şerife getirirse farkına varır, ona cevap veririm. Ve aleyküm selam derim; sevabını da ayrıca alır.”
Cenabı Peygamber (s.a.v.) insana yedi yerde şefaat edecektir:
Dünyada insanın başı dertte ve sıkıntıda kaldı mı rüyada Cenabı Peygamber evine gelir. Cenabı Peygamber bir kimsenin evine gelecek olursa muhakkak ki o kimseyi kurtarmaya gelmiştir.Ölürken, bazı kimseler ayaklarını toplarlar. Etrafında bulunanlar: “Ayağını niye topluyorsun, sen hastasın?” derler. O adam: “Huzur-u Saadet’te nasıl ayağımı uzatayım?” der. Demek ki Cenabı Peygamber Efendimiz vefat edecek olan o kimsenin yanında bulunuyorlar.
Kabirde,
Kabirden kalkarken,
Kıyamet gününde,
Sırat üzerinde,
7- Cennete giren kimsenin makamını yükseltmek için şefaat edecektir.

Salavatı şerife getirmenin en kıymetli vakitleri cuma gecesi ile cuma günüdür. Onun için bu vakitlerin kıymetini bilmelidir. Bazı alimler der ki:
“Bu vakitlerde salavatı şerife getirmekten daha büyük bir ibadet yoktur.”
Yine Cenabı Peygamber, salavatı şerife getirmenin fazileti hakkında:
“İki arkadaş birbirlerini severler, birbirleri ile karşılaştıkları vakit musafaha yaparlar, üzerime salavatı şerife getirirlerse oradan ayrılmadan Allah Teala ikisini de affeder. ” buyuruyor. Musafaha, el sıkışmak demektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de de ayet vardır.
Allah Celle Celâlühû buyuruyor:
Ey insan!
üç şey senin üzerine vaciptir:
1-Malın zekatını vermek.
2-Akrabalarını ziyaret etmek.
3.-Ev halkının ve misafirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak.
Sana vacip kıldığım şeyleri yapmazsan, ben de seni aleme ibret olacak şekilde cezalandırırım.
Ey insan! Ev halkının haklarını gözettiğin gibi komşularının da haklarını gözetmezsen, sana rahmet nazarıyla bakmam ve iltifat etmem. Duan da kabul olunmaz.
Ey insan! Sana haram ettiğim şeylere bakma. Çünkü senin vücudundan kurtların yiyecek olduğu ilk şey gözlerindir.
——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE GETİRMENIN FAZİLETİ

Efendimiz Aleyhisselam buyurdu:
– İsmimi duyunca salavat getirmeyen, insanların en cimrisidir.
– Adımı duyunca salavat getirmeyen, insanların en acizidir.
– Üzerime salavat getirmeden dağılan bir topluluk pişmanlık duyacaklardır.
– Adımı duyunca salavat getirmeyen, yüzü koyun sürünsün.
– Üç kişi yüzümü göremeyecektir. Ana babasına isyan eden, sünnetimi terk eden, üzerime salavat getirmeyen.
– Adımı işitip de salavat getirmeyen, sonu mutsuz kimsedir.
– Üzerime salavat getirmeyi unutan, cennetin yolunu da unutmuştur.
– Adımı duyup da salavat getirmeyen, bana cefa etmiştir.
– Bana en yakın olanlar, üzerime en çok salavat getirenler olacaktır.
– Üzerime salavat getirirseniz Allah da sizin üzerinize salavat getirir.
– Bana salavat getirin. Nerede olursanız olun salavatımz bana ulaşır.
* Allah Teala buyurdu:
“Bir defa salavat getirene Ben ve meleklerim on defa salavat getiririz.”
-Cuma günü ve geceleri üzerime (100) defa salavat getirenin Allah Teala otuzu dünyaya, yetmişi ahirete ait olmak üzere yüz hacetini kabul eder.
– Dua ile sema arasında bir engel vardır. Üzerime salavat getirilince engel açılır, dua yerine ulaşır.
– Sünnetimi ihya eden, üzerime salavat getiren, darda kalanlara yardımda bulunanlar kıyamet gününde arşın gölgesinde olacaklardır.
– Sırat üzerinde kalmış, hurma yaprağı gibi tirtir titreyen bir adam gördüm. O anda üzerime getirdiği salavat-ı şerife gelip o durumdan onu kurtardı.
– Dün gece acayip bir şey gördüm. Adamın biri Sırat üzerinde düşüp kalkıyordu. O anda üzerime getirdiği salavat geldi. Elinden tuttuğu gibi Sırat’tan geçirdi.
– Meclislerinizi salavat ile süsleyiniz.
– Kıyamet günü büyük ecir almak isteyen, üzerime salavat getirsin.
– Cuma günü üzerime (80) kere salavat getirenin seksen senelik günahı affolunur.
– Üzerime salavat getirilmeden yapılan hiçbir dua kabul olunmaz.
– Karşılaşan iki mii’min salavat getirerek ıııusafaha ederlerse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.
40«
– Üzerime (100) defa salavat getirene, Allah (c.c.) bin defa rahmet nazarı ile bakar. İştiyakla daha fazla getiren için kıyamet gününde şefaat ve şahitlik ederim.
– Üzerime bir günde (1000) defa salavat getiren kimseye cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez.
– Cuma günü üzerime (100) defa salavat-ı şerife getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecektir ki, eğer o nur bütün mahşer ehline taksim edilse hepsine yeterdi.
– Ömrünü boş yere heba eden kişi kaybettiği zamanı telafi etmesi için salavat-ı şerife ile meşgul olmalıdır. Eğer bütün ömrünü ibadetle geçirmiş olsan ve sonra bir defa salavat-ı şerife getirsen, getirdiğin salavat bütün ibadetlerinden daha ağır gelirdi. Çünkü sen kendi gücün nisbetinde salavat getirmektesin. Allah Teala da Rububiyyeti hesabıyla senin bir salavatına karşılık sana on salavat getirmektedir. Yani Allah Teala sana on defa rahmet nazarıyla bakmaktadır. Allah Teala’nın kuluna nazar-ı rahmeti; insin, cinnin ibadetinden daha hayırlıdır. Çünkü Allah (c.c.) kuluna bir defa rahmeti ile nazar edince o kul azaba duçar olmaz.
– Allah Teala, Musa (a.s.)’ya:
“Ey Musa, bana hamd ediciler olmasaydı semadan bir damla yağmur indirmez, yerden de hır nebat bitirmezdim. Ey Musa, göz nurunun göz in n-yakınlığından daha yakın olmamı ister nıisııı’}”
400
“İsterim ya Rabbi!”
“Öyle ise Resulüm Muhammed (s.a.v.)’e çokça salavat getir.” buyurdu.
* Hazreti Musa (a.s.) denizden geçeceği vakit asası ile denize on defa vurdu, fakat deniz ikiye ayrılmadı.
Allah Teala, Musa (a.s.)’ya: “Muhammed ve ehl-i beytine salavat getir.” buyurdu.
Musa (a.s.) salavat getirip asasını denize vurunca deniz ikiye ayrıldı.
– Allah Teala, perşembe günü ikindi vakti, melekleri salavat-ı şerife getirenlerin ismini yazmak üzere yeryüzüne gönderir. Cuma günü ve gecesi salavat getirmeyi ihmal etmemelidir.
* Salavat-ı şerife dünya ve ahirette insanın derecesini yüceltir. Onu büyük bir nur sahibi kılar. Kazancı en bol bir ticaret kaynağıdır. Ehlulllah, hep bu sayede ehlullah olmuşlardır.
* Şeytanlar çok ibadetlere el uzatır, lakin salavat-ı şerife öyle değildir. Ona katiyyen dokunamazlar. Çünkü, ruhaniyyet-i Peygamberi salavat-ı şerife getirilen yerlerde bulunur. Salavat-ı şerife dünya ve ahiret işlerinin cümlesine kâfidir. Salavat-ı şerifelerin en faziletlileri Cenabı Peygamberimizin öğrettikleridir. Salavat-ı şerife getirmenin faziletine dair bir kaç hadisi şerif mealini sır al iv alım:
– Kim üzerime bir defa salavat getirirse Allah Teala o kimsenin on günahını giderir. On sevap yazar ve on derecesini yükseltir. On köleyi hürriyete kavuşturmuş kadar ecre nail olur.
– Bana bir defa salavat getirene Allah Teala on defa rahmet eder; on defa getirene Allah Teala yüz defa rahmet eder; yüz defa getirenin iki gözü arasına münafıklıktan ve cehennemden berî olduğuna dan berat yazılır. Kıyamet gününde ise Allah Teala onu şehitlerle birlikte iskan eder.
– Yeryüzünde Allah’ın vazifeli melekleri vardır. Onlar ümmetimin getirdikleri selamı bana ulaştırırlar.
– Kim bana günde yüz defa salavatı şerife getirirse, Allah Teala onun yetmişi ahiretine, otuzu dünyasına ait olmak üzere yüz hacetini ihsan eder.
– Her kim üzerime bir defa salavat getirirse, Allah Teala ona on defa rahmeti ile tecelli eder.
– Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, üzerime en çok salavat getirenleridir.
– Kabrimi bayram yerine çevirmeyin, üzerime salavat getirin. Zira nerede olursanız olun getirdiğini/ salat ü selamlar bana ulaşır.
– Yanında anıldığım halde üzerime salavat getirmeyen kimsenin yüzü yere sürtülsün, hakarete uğrasın.
Allâhümme sallı alâ seyyidinâ muhammedin abdike ve nebiyyike ve rasûliken nebiyyil ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim tesliymen bi kadri azameti zâtike fi külli vaktin ve hıyn.
“Allah’ım, senin kulun, Peygamberin, ümmi bir Rasulün olan Efendimiz Muhammed’e, onun âline, ashabına, zâtının azametinin sonsuzluğu nisbetinde her vakit ve her zaman salat eyle, kamil manada esenlikler ver!”
2- Bu salavat-ı şerifeyi de bir defa okumak diğer salavatlardan yüzbin defa okuma tesir ve gücündedir.

——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE HAKKINDA BİR KISSA
Süfyan-i Sevrî anlatıyor:
Hacca gittiğimde bir gencin Kabe’nin örtüsüne asılarak, Peygamber (s.a.v.) üzerine candan salat ü selam getirmekte olduğunu görünce:
“Burası Beyt-i Haram’dır. Her yerin kendine has bir duası vardır. Sense devamlı olarak salavtüselam getiriyorsun. Bunun sırrı acaba nedir?” diye sordum.
Şu cevabı verdi:
“Babamla birlikte hac yoluna koyulmuştuk. Babam yolda vefat etti. Yüzü simsiyah olmuştu. Başı da adeta hınzır başını andırıyordu. Bir anda üç bela ile karşılaşmıştım: Babamın vefatı, yüzünün simsiyah oluşu ve başının hınzır başına benzeyişi… İnsanlara, utandığımdan durumunu bildiremedim. O anda gözlerime uyku bastı ve uyudum.
Rüyamda orta boylu, son derece güzel ve yakışıklı bir genç geldi. Babamın başucuna oturdu. Mübarek elini yüzüne sürdü. Yüzü derhal bembeyaz oldu. Başı da eski haline döndü.
Tam döneceği sırada:
“Allah’ın rahmeti üzerine olsun, acaba siz kimsiniz?” diye sordum:
“Tanımadın mı beni? Ben ademoğullarının ulusu, Allah’ın elçisi Muhammed’im. Ey genç, babana azal) melekleri gelip kendisini o hale soktuklarında, derhal bana getirilen salat ü selamı bana ulaştırmakla görevli olan melekler gelip bana durumu bildirdiler. Ben de bunun üzerine hemen gelip babanın durumunu bir anda düzeltiverdim. Baban içkici idi, ama aynı zamanda çokça salat ü selam getirirdi.” buyurdu.

——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE (YETMİŞ BİN SALAVAT GÜCÜNDE)

Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve mevlânâ muhammedin bahri envârike ve ma’deni esrârike ve lisâni huccetike ve urûsi memleketike ve imâmi hadratike ve tırâzi mülkike ve hazâini rahmetike ve tariykı şeriy’atikel mütelezzizi bi tevhıydike insani aynil vücûdi ves sebebi fî külli mevcûdin ayni a’yâni halkıkel mütekaddimi min nûri dıyâike salâten tühıllii bihâ ukdetî ve tüferricü bihâ kürbetî ve tünkızünî bihâ min vahletî ve tükıylü bihâ asratî ve takdî bihâ hâcetî salâten türdıyke ve türdıyhi ve terdâ bihâ annâ yâ rabbel âlemiyne adede mâ châta bihî ılmüke ve alısâhü kitâhüke ve cera bihî kalemüke ve sehekal bihî meşîetüke ve hassasathü irâdetüke ve şehidet bihî melâiketüke ve adedel emtâri vel ahcâri ver rimâli ve evrâkıl eşcâri ve emvâcil bihâri ve miyâhil uyûni vel âbâri vel enhâri ve melâiketil bihâri ve cemiy’ı mâ haleka mevlânâ min evveliz zemâni ilâ âhırihî ve mâ medâ fiyhi minel leyli ven nehâri vel hamdü lillâhi vahdehül azîzil ğaffâr.
“Allah’ım! Senin nurlarının denizi, esrarının menbai, hüccetinin dili, mülk ve saltanatının damadı, yakınlarının önderi, mülkünün numunesi, rahmetinin hazinesi, şeriatının yolu, senin tevhidinden lezzet duyan, varlık aleminin göz bebeği, her şeyin yaratılış sebebi, mahlukatının en seçkini, senin ışığının nurunun önderi Efendimiz ve seyyidimiz Muhammed’e; müşkillerimi halledecek, üzüntümü sevince döndürecek, düştüğüm bataklıktan beni kurtaracak, tökezleyip düştüğüm yerden kaldıracak, ihtiyacımı giderecek, hem seni, hem de kendisini memnun edecek ve kendisini bizden razı edecek bir şekilde ve ilminin kuşattığı, kitabının saydığı, kaleminin yazdığı, önceden dilediğin, iradene tahsis ettiğin, meleklerinin gördüğü şeyler sayısınca, yağmurlar, taşlar, kumlar, ağaç yaprakları, deniz dalgaları, pınar, kuyu ve ırmak suları, deniz melekleri zamanın başlangıcından sonuna kadar senin yarattığın mahlukat ile gelmiş geçmiş gece ve gündüzler sayısınca salat ve selam eyle. Yalnızca Aziz ve Ğaffâr olan Allah’a hamd olsun. “
——————————————————————————–

SALAVAT-I ŞERİFE (YÜZ BİN SALAVAT GÜCÜNDE)
Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ muhammedinin nûriz zâtiyyi ves sirris sârî fî sâiril esmâi ves sıfat.

“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e salat ve selam eyle, onu mübarek kıl ki, o mücessem bir nur ve diğer isim ve sıfatlara nüfuz eden bir sırdır!”
Fazileti:
1- Bu mübarek salavat-ı şerife yüz bin salavat gücündedir. Bir defa okuyan, yuzbin salavat okumuş gibi ecre nail olur. Sıkıntıların izalesi için okunması tavsiye edilmiştir.
Sabah ve akşam (11) defa okunmalıdır. Peygamber (s.a.v.) buyurdu:
“Herhangi bir kimse bana selam verirse Allah mutlaka onu ruhuma ulaştırır ve ben de onun selamını alırım.”
——————————————————————————–

SALLİ-BARİK
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kemâ salleyte alâ ibrâhiyme ve alâ âli ibrâhiyme inneke hamiydün mecid.

Manası:
Allah’ım! Muhammed Aleyhisselam’a ve O’nun âline, İbrahim Aleyhisselam’a ve O’nun âline rahmet ettiğin gibi rahmet et. Muhakkak Zatı Ecelli ve Ala’n O’nu öğmüşsün ve yüce kılmışsın.
Allâhümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kemâ bârakte alâ ibrâhiyme ve alâ âli ibrâhiym, inneke hamiydün mecîd.
Manası:
Allah’ım! Muhammed Aleyhisselam’a ve O’nun âline, İbrahim Aleyhisselam’a ve âline hayır ve bereket verdiğin gibi hayır ve bereket ver. Muhakkak Zat-ı Ecelli ve Ala’n O’nu öğmüşsün ve yüce kılmışsın.
——————————————————————————–

SARA VE CİN TUTANA KARŞI OKUNACAK AYETİ KERİME
Bismillâhirrahmânirrahıym.
E fe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ türceûn. Fe teâlellâhül melikül hakk, lâ ilahe illâ hû, rabbül arşil keriym. Ve men yed’u meallâhi ilahen âhara lâ bürhâne lehû bihî fe innemâ hısâböhû inde rabbih, innehû lâ yüflihul kâfirim. Ve kul rabbığfir verham ve ente hayrur râhımiyn.

* Abdullah b. Mes’ud (r.a.) sara ve cin tutan bir kimsenin kulağına bu ayeti kerimeleri okudu. Hasta hemen toparlanıp kendine geldi. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.): “Onun kulağına ne okudun? ” buyurdu. İbni Mes’ud: “Efehasibtüm ennemâ halaknâküm… ayetlerini okudum, dedi. Resulü Ekrem: “Eğer bir kimse bu ayetleri tam bir iman ve sadakada bir dağa okursa, dağ harekete gelirdi.” buyurdu.
Bismillâhîrrahmânirrahıym. Ve kulil hamdü lillâhillezî lem yettehız veleden ve lem yekûn lehû şeriykün fil mülki ve lem yekûn lehû veliyyün minez zülli ve kebbirhü tekbiyrâ.
Fazileti:
“Allah Teala bu ayeti okuyana yerler ve dağlar gibi sevaptan ecir yazar.”
“Bu ayet okunan eve hırsız veya bir âfât girmez.”
* “Abdülmuttalib oğullarından konuşmaya başlayan her çocuğa Resulü Ekrem bu ayeti öğretirdi.”
——————————————————————————–

SARA VE DELİLİĞE KARŞI OKUNACAK DUA
Bismillâhirrahmânirrahıym. Ve nünezzilü minel kur’âni mâ hüve şifâün ve rahmetün lil mü’nıinîne ve lâ yeziydüz zâlimiyne illâ hasârâ.

Manası:
Ve biz Kur’an’dan mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyi indirdik. O, zalimlerin ancak hasarını artırır.
* Yanında küçük çocuğu olan bir kadın
Resulü Ekrem’e gelip dedi ki:
“Yâ Resûlellah, çocuğumu sara hastalığı tutuyor. Onun için dua buyurunuz.” Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) o çocuğa bu ayeti okudu ve çocuk da iyileşti.
* Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazâlî bu ayeti okuyarak her hastalığa çare bulan bir kimse ile ilgili olarak şöyle bir hadiseyi anlatıyor:
“Bağdat’ta çeşitli hastalıklara okuyan veya Kur’an-ı Kerim’den bir şey yazan bir kimse vardı. Fakat her hastalığa karşı hep aynı şeyleri tavsiye ederdi. Bir gün kendisine: “Size çeşitli hastalıklar için müracaatta bulunulduğu halde hep aynı tavsiyelerde bulunuyorsunuz. Halbuki gelen hastaların hastalıkları hep ayrı ayrı şeyler. Bu nasıl oluyor?” dedim.
Cevaben şöyle dedi:
“Hastalık ne kadar çok olursa olsun, hepsinin ilacı aynıdır. Şifayı ihsan eden ancak Allah Teala’dır.”
 
——————————————————————————–

SAVAŞTAN DÖNEN KİMSEYE KARŞI YAPILACAK DUA
Elhamdü lillâhillezî nasarake ve eazzeke ve ekramek.

Manası: Hamd, sana yardım eden, seni aziz kılan ve sana nusreti ikram eden Allah’a mahsustur. Hazreti Aişe (r.anha) validemiz anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) bir savaştan dönmüştü. Zat-ı risâlet penâhilerini karşıladım ve (bu duayı) okudum.”
——————————————————————————–

SECDE SURESİ
Bismillâhirrahmânirrahıym.
Elif lâm mîm. Tenziylül kitabi lâ raybe fıyhi min rabbil âlemiyn. Em yekûlûnefterâh, bel hüvel hakku min rabbike li tünzira kavmen mâ etâhüm min neziyrin min kablike leallehüm yehtedûn. Allâhüllezî halekas semâvâti vel arda ve mâ beynehümâ fi sitteti eyyâmin sümmestevâ alel arş, mâ leküm min dûnihî min veliyyin ve lâ şefiy’, efelâ tetezekkerûn. Yüdebbirul emre mines semai ilel ardı sunime ya’rucü ileyhi fi yevmin kâne mıkdâruhû elfesenetin mimmâ teuddûn. Zâlike âlimül ğaybi veş şehâdetil aziyzür rahıym. Ellezî ahsene külle şey’in halekahû ve bedee halkal insani min tıyn. Sümme ceale neslehû min sülâletin min mâin mehiyn. Sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhıhî ve ceale lekümüs sem’a vel ebsâra vel ef ideh, kaliylen mâ teşkürûn. Ve kâlû e izâ dalelnâ fil ardı e innâ le fi halkın cediyd, bel hüm bi likâi rabbihim kâfirûn. Kul yeteveffâküm melekül mevtillezî vükkile biküm sümme ilâ rabbiküm türceûn. Ve lev terâ izil mücrimûne nâkisû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semı’nâ fercı’nâ na’mel sâlihan innâ mûkınûn. Ve lev şi’nâ leâteynâ külle nefsin hüdâhâ ve lâkin hakkal kavlü minnî le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmeıyn. Fe zûkû bi mâ nesiytüm likâe yevmiküm hazâ, innâ nesiynâküm ve zûkû azâbel huldi bi mâ küntüm ta’melun. Innemâ yü’minü bi âyâtinelleziyne izâ zükkirû bihâ harrû
sücceden ve sebbehû bi hamdı rabbihim ve hüm lâ yestekbirûn. (Burası secde ayetidir. Secde yapılacaktır.) Tetecâfâ cünûbühüm anil medâciı yed’ûne rabbehüm havfen ve tamean ve mimmâ razeknâhüm yünfîkûn. Fe lâ ta’lemü nefsün mâ uhfîye lehüm min kurrati a’yünin cezâen bi mâ kânû ya’melûn. £ femen kâne mü’minen ke men kâne fâsikâ, lâ yestevûn. Emmelleziyne âmenû ve amilus sâlihâti fe lehüm cennâtül me’vâ, nüzülen bi mâ kânû ya’melûn. Ve emmelleziyne fesekû fe me’vâhümün nâr, küllemâ erâdû en yahrucû minhâ üıydû fiyhâ ve kıyle lehüm zûkû azâben nârillezî küntüm bihî tükezzibûn. Ve le nüziykannehüm minel azabil ednâ dûnel azabil ekberi leallehüm yarciûn. Ve men azlemü mimmen zükkira bi âyâti rabbihî sümme a’rada anhâ, innâ minel mücrimiyne müntekımûn. Ve le kad âteynâ mûsal kitabe fe lâ tekün fi miryetin min likâihî ve cealnâhü hüden li benî isrâiyl. Ve cealnâ minhüm eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkmûn. İnne rabbeke hüve yafsdü beynehüm yevmel kıyameti fiymâ kânû fini yahtelifûn. E ve lem yehdi lehüm kem ehleknâ min kablihim minel kurûni yemşûne fi mesâkinihim, inne fi zâlike le âyât, e fe lâ yesmeûn. E ve lem yerav ennâ nesûkul mâe ilel ardıl cüruzi fe nuhricü bihî zer’an te’külü minhü en’âmühüm ve enfüsühüm, e fe lâ yübsırûn. Ve yekûlûne metâ hâzal fethu in küntüm sâdikıyn. Kul yevmel fethi lâ yenfeulleziyne keferû iymânühüm ve lâ hüm yünzarûn. Fc a’rıd anhüm ventezır innehüm müntezırûn.

——————————————————————————–

SECDE SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER
“Resulü Ekrem, Sure-i Secde ve Sure-i Mülk’ü okumadan yatmazlardı.”
“Resulü Kibriya Cuma günleri sabah namazlarında Sure-i Secde ve (hel etâ alel insani hıynün mincd dehri) surelerini okurlardı.”
* “Kurtarıcıyı okuyunuz. O: “Elif lâm miym tenziyl…” d ir.”
* günahı çok olan biri bu sureyi okur, bundan başka bir şey okumazdı. Bu sure onun üzerine rahmet kanatlarını açarak Cenab-ı Ecelli Alâ’ya: “Yâ Rabbi, sen bunu affet, zira beni çok okuyordu” dedi. Bunun üzerine Cenabı Hakk bu sure-i celileye kendisini okuyan hakkında şefaat izni verdi ve buyurdu: “Sure-i Secde’yi okuyanın her bir hatası için bir sevap yazın ve bir derecesini yükseltin.”
* “Sure-i Secde’yi okuyan kimseye, bu surenin harflerinin her birine mukabil on sevap verilir.”
* Allah Resulü buyuruyor:
” Secde suresi kıyamet gününde mahşer yerine iki kanatlı olarak gelir. Bu sure-i şerifeyi okumayı adet
haline getiren kimseyi mahşer yerinin şiddetli
hararetine karşı gölgeler. Mahşer halkını sıcaktan kavuran ve herkesin tepesinin üzerine yaklaşan güneşe Secde suresi şöyle der:
“Ey güneş, benim sakladığım kimseye ışığını iletmek için asla yol bulamazsın.”
* ” Bir kimse herhangi bir gecede Secde, Yasin ve Tebareke surelerini okur ve bu surelere Kamer suresini ilave ederse, bu sureler o kimse için şeytan ve şerrine karşı bir koruyucu siper durumuna geçer. Ayrıca o kimsenin derecesi de yükselir. Kıyamet gününde bu sureleri okuyan kimse, büyük iltifatlarla mahşer halkına gösterilir.”

——————————————————————————–

SECDE SURESİNİN MANASI
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla..
1. Elif, Lâm, Mîm. (Mukattaa harfleri olan bu harfler, Allah ile Peygamberi arasında bir şifre olup, surenin özeti durumundadır.)
2. Bu Kur’an’ın, alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda şüphe yoktur.
3. Yoksa “Onu Peygamber kendisi uydurdu.” mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine hiç bir uyarıcı peygamber gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbin tarafından gönderilen hak bir Kitap’tır. Umulur ki doğru yolu bulurlar.
4. Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş üzerinde saltanatını kuran Allah’tır. O’ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra bu işler sizin saydığınız hesap ile bin yıl tutan bir günde O’nun nezdine çıkar.
6. İşte görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak üstün ve merhamet sahibi olan O’dur.
7. O, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır.
8. Sonra insan neslini, hakir bir sudan meydana gelen nutfeden yaratmıştır.
9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
10. Müşrikler dediler ki: “Biz yerin içinde kaybolduktan sonra mı, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?” Doğrusu onlar, Rabblerinin huzuruna varacaklarını inkar eden kafirlerdi.
11. De ki: “Sizin canınızı almaya vekil kılınan ölüm meleği Azrail, canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
12. Habibim! Suçluları, Rabblerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: “Rabbimiz, gördük, işittik, şimdi bizi dünyaya geri çevir de iyi iş işleyelim. Doğrusu biz artık kesin olarak inandık.” derlerken bir görsen!
13. Biz dilesek elbette herkese hidayet verirdik. Takat, cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair benden kesin söz çıkmıştır.
14. Bu gününüze kavuşmayı unutmanın cezasını şimdi görün. Doğrusu biz de sizi unuttuk.
Yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.” deriz.
15. Bizim ayetlerimize ancak o kimseler inanır ki, bu ayetlerle kendilerine öğüt verildiğinde,büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve
Rablerini hamd ile teşbih ederler
16. Onların yakınları, döşeklerinden aralanıp Rabblerine korkarak, umutlanarak dua eder, yalvarırlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah rızası için harcarlar.
17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.
18. Öyle ya, mü’min olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar.
19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konaklan vardır.
20. Yoldan çıkanlara gelince, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: “Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın.” denir.
21. Andolsun ki biz, en büyük azabtan önce onlara en yakın azabdan da tattıracağız. Olur ki dönerler.
22.Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki biz, suçlulardan öc alacağız.
23. Andolsun ki, Musa’ya da Kitap verdik. Sen de ona kavuşacağından şüphe etme. Biz onu, İsrail oğullarına bir hidayet rehberi yaptık.
24. Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle
25. inandıkları zaman, onların içinden buyruğumuzla
26. doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
27. Muhakkak ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeylerde kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
28. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Hâlâ dinlemeyecekler mi?
29. Kuru yerlere suyu gönderip onunla kendilerinin ve hayvanlarının yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Hâlâ görmeyecekler mi?
30. “Doğru söylüyorsanız bildirin bakalım bu hüküm ne zaman verilecektir?” derler.
31. De ki: “Fetih ve hüküm gününde inkarcılara o gün edecekleri imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır.”
32. Habibim! Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

——————————————————————————–

SEFERDE BİR ŞEHRE GİRERKEN OKUNACAK DUA
Hayra hâzihil karyeti ve hayra ehlihâ ve hayra mâ fîhâ ve neûzü bike min şerrihâ ve şerri ehlihâ ve şerri mâ fîhâ.

Manası: Ey yedi kat semanın ve semanın taşıdıklarının, yedi kat yerlerin ve yerlerin içine aldıklarının Rabbi, şeytanların ve şeytanların saptırdıklarının Rabbi, rüzgarların ve rüzgarların harekete getirdiği şeylerin Rabbi! Zât-ı Ecelli Ala’ndan bu beldenin hayrını ve ehlinin hayrını ve içindeki olanların hayrını isterim. Bu beldenin ve ehlinin içindekilerin şerrinden sana sığınırım.
* “Resulü Kibriya (s.a.v.) seferde şehir veya bir köy görüp de oraya girmeyi istediklerinde (bu duayı) okurlardı
——————————————————————————–

SEFERDE CİN VE ŞEYTAN GÖRÜP BAYILANA OKUNACAK DUA
Resulü Kibriya Efendimiz buyurdu: “Sizden biri seferde şeytan veya cin görüp de bayılırsa, onun kulağına ezan okuyun. (Onların şerrini ezanla giderin.) Çünkü şeytan (cin) ezanı işitince arkasını dönerek kaçar.”

——————————————————————————–

SEFERDEN DÖNEN KİMSEYE YAPILACAK DUA
Elhamdü lillâhillezî sellemek.

Manası: Seni (buraya) selamet içinde getiren Allah’a hamd olsun.
* Seferden dönen kimseye karşı bu duayı okumak müstehaptır.
——————————————————————————–

SEFERE ÇIKAN KİMSEYLE VEDALAŞIRKEN OKUNACAK DUA
Estevdiullâhe dîneke ve emâneteke ve havâtiyme amelik.

Manası: Dinini (evlad ü iyâlini) ve her türlü emanetini ve son kaderini, Allah’a emanet ederim.
“Resulü Ekrem (s.a.v.) bir kimseyi yolcu ederken (bu şekilde) duada bulunurlardı.”
——————————————————————————–

SEMADA BULUT GÖRÜLÜNCE OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike min şerrihâ.

Manası: Onun şer ve afatından sana sığınırım Allah’ım.
“Peygamberimiz (s.a.v.) semada bulut gördüğü vakit işi bırakır, (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

SEMAYA BAKINCA OKUNACAK DUA
Rabbena mâ halakte hazâ bâtılen sübhâneke fekınâ azâben nâr.

Manası: Ey bizim Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Zatı Ecelli Ala’nı noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.
* “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) semaya bakınca (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

SENE BAŞINDA OKUNACAK DUA

Allâhümme entel ebediyyül kadiymül hayyül kayyûmül keriymül hannânül mennânü ve hâzihî senettin cedîdeh, es’elüke fîhel ismete mineş şeytânir raciymi ve evliyâihî vel avne alâ hâzihin nefsil emmârati bis sûi vel iştigâli bi mâ yükarribünî ileyke yâ zel celâli vel ikram.
Muharremin ilk gününde iki rekat namaz kılıp her rekatında Fatiha’dan sonra üç kere ihlas, bin kere şu ayet-i kerime okunur:
Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahşevhüm ve zâdehüm imânen ve kâlû hasbünallâhü ve nı’mel vekiyl.
Daha sonra yüz kere şu dua okunur:
Yâ kâfiye mûsâ fıravne ve yâ kâfiye muhammedenil ahzâbe ikfınî mâ ehemmenî.
Allahü Teala onun bütün sene içindeki gam ve kederini giderir. Kim ki bunu herhangi mühim bir iş için yaparsa Allahü Teala onun için de kendisini muvaffak kılar.
——————————————————————————–

SENENİN SONUNDA YAPILACAK DUA
Senenin son ayı olan Zilhicce ayında aşağıdaki duayı yedi kere kim okursa Allahü Teala onun geçmiş bütün günahlarını mağfiret eder. Şeytan da: “Eyvah!
Bir saat içinde bütün geçmiş günahları yok oldu. der. Dua şudur:

Allâhümme mâ amiltü min amelin fî hâzihis seneti m i m mâ neheytenî anhü ve lem terdahû ve nesîtühû ve lem tensehû ve halimte annî ba’de kudratike alâ ukûbetî ve deavtenî ilet tevbeti ba’de cerâetî aleyke fağfır lî yâ ğafûr.
Bir rivayette şöyle varid olmuştur: Zilhiccenin son gününde zevalden önce kim dört rekat namaz kılar, her rekatında yedi kere Fatiha ve İhlas suresi ile Kevser suresini on kere okur, sonra selam verir ve şu duayı okur:
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh. Lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümiytü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi yedihil hayru ve hüve alâ külli şey’in kadîr.
Sonra üçyüz altmış kere şu istiğfarı okur:
Estağfirullâhel azıymellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi min cemiy’ı zünûbî ve seyyiâti a’m âlî.
Bu istiğfarın hemen peşinden on iki kere Peygamber Aleyhisselam’a salat ü selam getirir. Sonra yüz kere “Allâhümmağfîr lî” der. Sonra secdeye varıp yedi kere “Yâ Rabb” derse gökten ona bir melek nida ederek şöyle der:
– Müjdeler olsun. Allahü Teala bu sene işlemiş olduğun günahları bağışladı.
——————————————————————————–

SEVAPLARI ÇOĞALTMAK
Yüce Allah Teala buyuruyor ki: “Muhakkak ki güzel ameller, kötü amelleri yok edip götürür.”
Güzel ameller kötü amelleri yok ettiği gibi, mahşer yerinde de kötü amellere karşı ağır basarak kişiyi cehennemden kurtarır. Allahü Teala kullarına güzel amel kapılarını o kadar çok açmıştır ki, bu rahmet deryası karşısında insanın kayıtsız kalması gerçekten mümkün değildir. Zengin, fakir, kuvvetli, zayıf, alim, cahil, küçük, büyük, herkes için o kadar çok sevap kapısı açılmıştır ki, burada hepsini saymamız mümkün değildir. İyi amellerden bazılarının kendilerine has bir takım özellikleri vardır. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
1- Başkasına faydası olan bir insanın ameli,kendisinden başka kimseye faydası olmayan diğer bir kimsenin amelinden çok daha üstündür. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Onların fisıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Meğer ki sadaka vermeyi, bir iyilik etmeyi veya insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki olsun.”
2- Bir insanın mâlî veya bedenî bir ameli olmadan da sevap kazanması mümkün olduğu gibi,bir amelin sevabını iki defa kazanması da ihtimal dahilindedir. Bir insan gücü yettiği şeyi yapmaya niyet eder ve o fırsatı bulduğunda bu niyetini gerçekleştirirse, bundan dolayı o kimseye iki sevap verilir.Bazı insanlar, niyet ettiği şeyleri bulamazlar. Bazılarının da mâlî veya bedenî bakımdan bu niyetlerini gerçekleştirmelerinin imkanı yoktur. İşte böyle insanlar, bu niyetlerinin karşılığında bir sevap elde ederler.
3- İnsanların devamlı muhtaç olduğu ve yapmak zorunda olduğu bir takım şeyler vardır. Yemek yemek, su içmek, elbise giymek, hanımı ile zevciyet muamelesi yapmak gibi davranışları bu guruba dahil edebiliriz. Bu gibi önemsiz şeyleri büyük sevaplara ve kârlı amellere çevirmek mümkün olduğu gibi, günah dolu amellere çevirmek de mümkündür. Bunlar, bazen insana hiçbir faydası olmayan ameller durumuna da gelebilirler.
Yemek yemek ve su içmek, kişinin ibadet için güç kazanmak niyeti ile veyahut da ailesinin refahını sağlamak gayesi ile olursa insana sevap kazandırır. Güzel elbise giymek de böyledir. Kişinin bu davranışı Allah’ın nimetlerinin üzerinde görülmesi niyeti ile olursa, o kişiye sevap kazandırır. Bir kibir alameti olarak giyilen güzel elbise ise insana daima günah kazandırır. Eğer bütün bu davranışların yapılmasında, herhangi bir niyet sözkonusu değilse, kişiye sevap veya günah kazandırmayan boş davranışlar olarak adlandırılırlar,
4- Müslümanlar arasındaki selamlaşma; sevgiyi kuvvetlendirmek ve Allah’tan sevap arzulamak gayesi ile olursa meşrudur. Karşı taraftaki kimsenin gücenmemesi niyeti ile verilen selam, insana herhangi bir sevap kazandırmaz. Selamda asıl olan şey, verilen selama karşı Allah’tan sevap istemektir.
5- Zikirden maksat, bu zikri sadece dil ile değil, ibadet ve amel gerçekleştirmek yoluyla da yapılmasıdır.
Yüce Allah hepimizi razı olduğu şeyleri yapmaya muvaffak eylesin. Çirkin gördüğü şeylerden bizleri uzak eylesin. Amin.

——————————————————————————–

SEVİLMEYEN BİR ŞEY GÖRÜLDÜĞÜNDE OKUNACAK DUA

Allâhümme lâ ye’tî bil hasenâti illâ ente ve lâ yüzhibüs seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
Manası: Allah’ım! İyiliği, sevabı yaptıran, günahı affeden ancak Zatı Ecelli Ala’ndır. Günahtan korunmaya, Zatı Ecelli Ala’na ibadet etmeye kuvvet ve kudret ancak senin yardımınladır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Sevmediğiniz bir şeyi gördüğünüz zaman (bu duayı) okuyunuz.”
——————————————————————————–

SOFRA DUASI
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu:
“Bir adam evine girdiği vakit ve yemek yerken Allah Teala’yı anarsa şeytan, avanelerine: “Burada sizin için bannacak yer ve yiyecek yemek yoktur.” der.

Elhamdü lillâhillezî at’amenî hazâ ve razekanîhi min gayri havlin minnî ve lâ kuvveh.
Manası:
Bana bunu yediren kuvvet ve kudretim olmadığı halde bana rızık veren Allah’a hamd olsun.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim yemek yer de (bu duayı) okursa, geçmiş ve gelecek günahları affedilir.”
——————————————————————————–

SOKAK VE PAZARA ÇIKAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümiy tü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi yedihil hayru ve hüve alâ külli şey’in kadiyr.

Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Kim sokak veya pazara çıktığı vakit bu zikri okursa, Allah Teala onun için bir milyon sevap yazar, bir milyon günahını bağışlar, affeder ve bir milyon derecesini yükseltir.” (Cennette de onun için bir köşk bina edilir.)
——————————————————————————–

SU İÇTİKTEN SONRA OKUNACAK DUA

Elhamdü lillâhillezî at’amenî fe eşbeanî ve sekânî fe ervânî.
Manası:
Bana rızık verip doyuran, içirip suya kandıran Allah Teala’ya hamd ederim.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Kim yemek yer, doyarsa, su içer de kanarsa ve bu duayı