OTANT�K TA�

Şifalı Taşlar Adana

V MAKALELER
Şifalı Taşlar Adana
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • şifalı taşlar adana

29. Bu nedenle kullanımı sırasında ve sonrasında doğayla barışıktır. Şifalı Taşlar  fiziksel özellikleri ve atmosfer etkilerine uygun davranışı olan mekanlarda, usulüne uygun kullanıldıklarında, her türlü işlevsellik ve ince zevkin tatmin edileceği dayanıklı ve sağlam bir malzeme türüdür (Yüzer vd., 2008). İnsanoğlunun kullanmış oldugu ilk insaat malzemesi olarak değerlendirilen Şifalı Taşlar Adanalar, ocakta üretimi yapılan kayaçlar, doğadan çıkarıldıktan sonra Şifalı Taşlar Adana veya boyutlanmış taş olarak adlandırılmaktadır. Çok eski çağlardan beri yapılarda ve anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı nedeniyle kullanılan Şifalı Taşlar Adanalar; günümüzde, özellikle yaşam düzeyleri yükselen toplumlarda bolca tüketilmesiyle zenginliğin ve refahın simgesi haline gelmiştir. Başta mermer olmak üzere, günümüzde Şifalı Taşlar Adana

[carousel-horizontal-posts-content-slider]

Şifalı Taşlar Adana

Şifalı Taşlar Adana

yapı, kaplama, döşeme, heykelcilik, mıcır, porselen ve cam sanayii (kuvars), optik sanayii, süs eşyası gibi alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle mermer ve Şifalı Taşlar Adanalar yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir (Ünal, 2000). Şifalı Taşlar Adanaların yaygınca kullanımında, kolay erişilebilir doğal bir kaynak olmasının yanı sıra işlenebilme tekniklerinin gelişmesi ve sahip olduğu estetik özellikleri de etkili olmuştur. 1800’lü yıllara kadar “masif, strüktürel eleman” olarak kullanılan Şifalı Taşlar Adanalar, bu tarihten sonra endüstri devriminin de etkisiyle taşıyıcı malzemeden çok zemin ve duvar kaplamaları olarak kullanılmaya başlamıştır. Aynı zamanda taşların doğal formları ile de modern ve klasik tarzda peyzaj düzenlemelerinin tamamında çeşitli uygulamalar yapılmış hatta bazen japon bahçelerinde olduğu gibi yaşam tarzına dönüşmüştür. Endüstri devrimi ile gelişen yeni inşaat malzemelerinin çok sayıda ve çeşitte olması, işlenmiş Şifalı Taşlar Adanaa göre üretimlerinin daha kolay, hızlı ve ekonomik olması Şifalı Taşlar Adana kullanımını azaltmıştır. Tekrar kullanım alanları ve miktarı artan taşlar henüz modern peyzaj düzenlemelerinde layık olduğu yere ulaşamamıştır. Şifalı Taşlar Adanalar, her geçen gün sayılan ve çeşitleri artan yeni malzemelerle rekabet etme durumundadır. Tasarımcılar ve uygulamacılar Şifalı Taşlar Adanaların olumlu niteliklerini bilip, uygulamalarının görsel kalitesi ve dayanıklılığını arttırması için taşı iyi tanımalı, sağladığı pozitif etkileri bilmeli ve tasarımlarında öncelikli tercihini doğaltaşlardan yana kullanmalıdır. Şifalı Taşlar Adanalar, Türkiye gibi jeolojik oluşum farklılığı olan ülkelerde renk ve desen açısından çeşitlilik, olağanüstü zenginlik ve özgünlük sunarlar. Bu durum , doğanın bizlere sunduğu ve mutlaka değerlendirilmesi gereken bir lütfudur. Şifalı Taşlar Adana yatakları bakımından eşsiz bir potansiyele sahip ülkemizde, özellikle peyzaj mimarisinde Şifalı Taşlar Adana kullanımı arttırılmalı, daha sağlıklı ve güzel bir çevrede yaşama şansımızı arttırmalıyız.Şifalı Taşlar Adana deyimi, doğada (tabiatta) bulunan değişik kökendeki her türlü taş için kullanılan genel bir terimdir. Türkçede, bilimsel olarak birbirine yakın anlamlarda taş yerine kaya, kayaç, kütle sözcükleri de kullanılmaktadır (Yüzer vd., 2008).
Genel olarak kayaç kelimesi, jeolojide yerkabuğunu meydana getiren tüm katı maddeler için, yani taş, kaya, kütle anlamında kullanılmaktadır. Kayaçlar mineral topluluklarıdır; ya çeşitli minerallerin veya mineral ve taş parçacıklarının bir araya gelmesinden, yahutta tek bir mineralin çok sayıda birikmesinden meydana gelirler. Granit ve bazalt çeşitli minerallerden, kumtaşı değişik kum tanelerinden, mermer ve kuvarsit tek mineralden oluşmuş kayaçlardır. Kayaçlar oluşumları sırasındaki doğal ortamı yansıtan bir çeşit belgelerdir. Yerkabuğunun jeolojik gelişmesinin izleri bu çeşit kayaçlar üzerinde işlenmiştir. Bu nedenle onlar ‘’Yer tarihinin doğal belgeleri” sayılır; kayaçların jeolojideki önemleri de buradan gelir ( Ketin, 2005).
Yer üstünde ve içinde bulunan tüm taşların kökeni mağmadır. Bir nehir kenarında gezerken kumlar arasındaki çakılların renk ve şekil bakımından çok farklı olduğunu görülebilir. Bu durum bize kayaların farklı ortamlarda oluştuğunu gösterir. Örneğin bazı kayalar göl ve deniz içerisinde çökelip oluşurken, bazıları da mağmanın hızlı bir şekilde soğuması ile oluşmaktadır ( Şeki 2.1) (Url 1).

Şekil 2.1 : Kayaç döngüsü (Url 1).

2.1 Mineral – Taş İlişkisi
Şifalı Taşlar Adanalar, günümüzde elde edilen verilere göre iç yapısı ayrıntılı olarak belirlenen yeryuvanın en dışındaki ‘’Kabuğu’’ oluşturan katı maddelerdir. Oluşumlarına göre kimyasal bileşimleri ve yapısal özellikleri değişiklik gösteren Şifalı Taşlar Adanalar, renklerini içerdikleri maden oksitlerinden alan sert ve sağlam cisimlerdir.

Atomlar molekülleri, moleküller elementleri, elementler bileşikleri oluşturur. Bileşiklerin bir araya gelmesiyle de madde oluşur. Mineral, bu zincirde ‘’Madde’’ kavramının kapsamı içindedir. Kendine özgü kimyasal bileşimi ve kristal şekli olan, doğal bir maddedir. Doğaltaş ise bir mineral topluluğudur. Doğaltaşlar, tek türde minerallerin bir araya gelmesi ile oluştuğu gibi, çeşitli minerallerin birleşmesi ile de oluşmaktadır. Bunlara ilişkin en güzel örnekler mermer ve granitin iç yapılarında görülebilir. Mermer, sadece kalsit, granit ise kuvars, feldispat, mika, hornblend gibi çok sayıda mineralin bir araya gelmesi ile oluşmaktadır. (Şekil 2.2) (Yüzer vd., 2008).Yerkabuğunda 2000’den fazla mineral bulunmaktadır. Bu minerallerin sadece 20 – 30 kadarı taş yapıcı özelliktedir. Taşların bileşiminde esas olarak bulunan mineraller taş yapıcı mineraller olarak tanımlanırlar. Örneğin mağmatik bir taş türü olan granit, esas olarak; kuvars, feldispat, mika ve amfibol gibi birden çok türde mineralden oluşurken,

Adana Şifalı Taşlar

metamorfik bir taş türü olan mermer ise esas olarak sadece kalsit mineralinden oluşmaktadır (Yüzer vd., 2008). Mineraller, kaya kitleleri içinde bulunan, kararlı, özellikleri değişmeyen inorganik kimyasal elementler veya karmaşık bileşiklerdir (Ünal, 2000). Mineraller bazen bir elementten (Altın, Civa,
Grafit, Elmas gibi), bazende iki veya daha çok elementten yapılmıştır (Hematit Fe2O3, Pirit FeS2, Kuvars SiO2 gibi). Laboratuarda elde edilen maddelerin kristalleri mineral değildir. Minerallerin çoğu kristallidir, pek azı amorftur (Özçoban,
2000) . Mineraller metalik ve metalik olmayan mineraller olarak ikiye ayrılabilir. Metalik mineraller bakır, kurşun, altın, gümüş, demir, aliminyum vb., Metalik olmayan mineraller ise kükürt, grafit, kalsit, alçıtaşı, barit, kuvartz gibi minerallerdir (Ünal, 2000). Mineralerin tanınması için kristal şekilleri, kimyasal bileşimleri, fiziksel ve mikroskobik özelliklerinin iyi bilinmesi gereklidir. Mineraller doğal olarak oluşan, belli bir özgün kimyasal bileşime ve düzenli bir kristal yapıya sahip katı inorganik bileşiklerdir. Bir yeryuvarı malzemesinin mineral olarak tanımlanabilmesi için;
>doğal olarak oluşmuş olması,
>inorganik olması,
>katı olması,
>atomların belirli bir düzende dizildiği, kristal yapıya sahip olması,
>belirgin bir kimyasal bileşime sahip olması gereklidir (Yüzer vd., 2008).
2.1.2 Minerallerin ayırt edici özellikleri
Kaya ve minerallerin tanımlanması en iyi şekilde fiziksel özelliklerine göre yapılır. Bu özelliklerden bazıları;
> sertlik >dilinim ^mıknatıslık ^elastiklik
>asitlerle olan ilgi’ dir (Özçoban, 2000 ).
Sertlik, minerallerin dış etkenlere karşı gösterdikleri dirence denilmektedir. Minerallerin sertlikleri farklıdır ve bu özellikleri de tayinlerinde işe yaramaktadır. Bir mineralin sertliği, standart olan 1’den 10’a kadar giden bir cetveldeki minerallerin sertlikleri ile mukayese edilerek bulunur. Bu cetvele göre, her mineral bir üst derecedeki mineral ile çizilir, bir alt derecedeki minerali çizer (Özçoban, 2000). Çizelge 2.1 de bazı önemli minerallerin sertlik derecelerinden bahsedilmiştir.
1 TALK Tırnakla çizilir.
2 JİPS
3 KALSİT Çakı ile Kolay çizilir.
4 FLUORİT
5 APATİT Çakı ile Güç çizilir.
6 FELDİSPAT
7 KUVARS Sert, Çakı ile çizilmez, Camı çizer.
8 TOPAZ
9 KORENDON Çok sert, Camı ve Çeliği çizer.

Dilinim ise, minerallerin üstlerine vurulduğu zaman bir veya birkaç düzlem boyunca yarılma özelliğidir. Dilinim doğrultusu paralel düzlemlerin doğrultusudur. Bir mineralin birden çok doğrultuda yarılmasına basamaklı dilinim denilmektedir. Bir mineralde dilinim düzlemleri arasındaki açı sabittir, buna dilinim açısı denilmektedir (Özçoban, 2000).
Mıknatıslık, mıknatısla çekme veya çekilme özelliğidir. Örneğin Manyetit adındaki mineral demir oksittir ve bu özelliğe sahiptir (Özçoban,2000).
Mineral kıvrıldıktan sonra eski haline gelebilmesi olarak adlandırılan ‘Elastiklik’ özelliği ise, mika gibi bazı minerallerde bulunan bir özelliktir (Özçoban,2000).
Asitlerle olan ilgi minerallerin asitlerle temas ettiği zaman verdiği tepkimelerdir. Karbonatlı bazı mineraller sulu, soğuk HCl ile kaynama verirler. Diğer mineraller toz halinde sıcak ve yoğun asitlerle kaynama verirler, köpürürler (Özçoban, 2000).
2.1.3 Minerallerin taşların yapıtaşı olarak kullanıma elverişliliği üzerindeki önemleri
Yer kabuğundaki taş ve minerallerin yapılarını, dokularını, kimyasal bileşimlerini, fizisel özelliklerini bilmek bir mühendis için aşağıdaki sebeplerden dolayı önemlidir.
> Yapı yapmak için kullanılan taşlarla yol yapmak için kullanılan taşların özellikleri aynı değildir.
> Taşların hava tesirlerine karşı dirençleri aynı değildir.
> Taşların sertlikleri aynı değildir, bu da kazmak veya delmek için geçen zamana ve dolayısı ile masrafa etki eder.
> Taşların yapıları ve dokuları çok değişiktir. Bu da Tünel ve Baraj inşasında, taş ocağı işletmelerinde v.s. çok önemli rol oynar (Özçoban, 2000).
2.2 Kayaçların Sınıflandırılması
Yerkabuğunda bulunan tüm kayaçlar kökenleri ve oluşum şartlarına göre başlıca 3 büyük grupta toplanırlar. Bunlar;
l. Mağmatik kayaçlar 2.Sedimanter kayaçlar
3. Metamorfik kayaçlar’dır.

Şifalı Taşlar Adana

V MAKALELER
Şifalı Taşlar Adana
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • şifalı taşlar adana
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

29. Bu nedenle kullanımı sırasında ve sonrasında doğayla barışıktır. Şifalı Taşlar  fiziksel özellikleri ve atmosfer etkilerine uygun davranışı olan mekanlarda, usulüne uygun kullanıldıklarında, her türlü işlevsellik ve ince zevkin tatmin edileceği dayanıklı ve sağlam bir malzeme türüdür (Yüzer vd., 2008). İnsanoğlunun kullanmış oldugu ilk insaat malzemesi olarak değerlendirilen Şifalı Taşlar Adanalar, ocakta üretimi yapılan kayaçlar, doğadan çıkarıldıktan sonra Şifalı Taşlar Adana veya boyutlanmış taş olarak adlandırılmaktadır. Çok eski çağlardan beri yapılarda ve anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı nedeniyle kullanılan Şifalı Taşlar Adanalar; günümüzde, özellikle yaşam düzeyleri yükselen toplumlarda bolca tüketilmesiyle zenginliğin ve refahın simgesi haline gelmiştir. Başta mermer olmak üzere, günümüzde Şifalı Taşlar Adana

[carousel-horizontal-posts-content-slider]

Şifalı Taşlar Adana

Şifalı Taşlar Adana

yapı, kaplama, döşeme, heykelcilik, mıcır, porselen ve cam sanayii (kuvars), optik sanayii, süs eşyası gibi alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle mermer ve Şifalı Taşlar Adanalar yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir (Ünal, 2000). Şifalı Taşlar Adanaların yaygınca kullanımında, kolay erişilebilir doğal bir kaynak olmasının yanı sıra işlenebilme tekniklerinin gelişmesi ve sahip olduğu estetik özellikleri de etkili olmuştur. 1800’lü yıllara kadar “masif, strüktürel eleman” olarak kullanılan Şifalı Taşlar Adanalar, bu tarihten sonra endüstri devriminin de etkisiyle taşıyıcı malzemeden çok zemin ve duvar kaplamaları olarak kullanılmaya başlamıştır. Aynı zamanda taşların doğal formları ile de modern ve klasik tarzda peyzaj düzenlemelerinin tamamında çeşitli uygulamalar yapılmış hatta bazen japon bahçelerinde olduğu gibi yaşam tarzına dönüşmüştür. Endüstri devrimi ile gelişen yeni inşaat malzemelerinin çok sayıda ve çeşitte olması, işlenmiş Şifalı Taşlar Adanaa göre üretimlerinin daha kolay, hızlı ve ekonomik olması Şifalı Taşlar Adana kullanımını azaltmıştır. Tekrar kullanım alanları ve miktarı artan taşlar henüz modern peyzaj düzenlemelerinde layık olduğu yere ulaşamamıştır. Şifalı Taşlar Adanalar, her geçen gün sayılan ve çeşitleri artan yeni malzemelerle rekabet etme durumundadır. Tasarımcılar ve uygulamacılar Şifalı Taşlar Adanaların olumlu niteliklerini bilip, uygulamalarının görsel kalitesi ve dayanıklılığını arttırması için taşı iyi tanımalı, sağladığı pozitif etkileri bilmeli ve tasarımlarında öncelikli tercihini doğaltaşlardan yana kullanmalıdır. Şifalı Taşlar Adanalar, Türkiye gibi jeolojik oluşum farklılığı olan ülkelerde renk ve desen açısından çeşitlilik, olağanüstü zenginlik ve özgünlük sunarlar. Bu durum , doğanın bizlere sunduğu ve mutlaka değerlendirilmesi gereken bir lütfudur. Şifalı Taşlar Adana yatakları bakımından eşsiz bir potansiyele sahip ülkemizde, özellikle peyzaj mimarisinde Şifalı Taşlar Adana kullanımı arttırılmalı, daha sağlıklı ve güzel bir çevrede yaşama şansımızı arttırmalıyız.Şifalı Taşlar Adana deyimi, doğada (tabiatta) bulunan değişik kökendeki her türlü taş için kullanılan genel bir terimdir. Türkçede, bilimsel olarak birbirine yakın anlamlarda taş yerine kaya, kayaç, kütle sözcükleri de kullanılmaktadır (Yüzer vd., 2008).
Genel olarak kayaç kelimesi, jeolojide yerkabuğunu meydana getiren tüm katı maddeler için, yani taş, kaya, kütle anlamında kullanılmaktadır. Kayaçlar mineral topluluklarıdır; ya çeşitli minerallerin veya mineral ve taş parçacıklarının bir araya gelmesinden, yahutta tek bir mineralin çok sayıda birikmesinden meydana gelirler. Granit ve bazalt çeşitli minerallerden, kumtaşı değişik kum tanelerinden, mermer ve kuvarsit tek mineralden oluşmuş kayaçlardır. Kayaçlar oluşumları sırasındaki doğal ortamı yansıtan bir çeşit belgelerdir. Yerkabuğunun jeolojik gelişmesinin izleri bu çeşit kayaçlar üzerinde işlenmiştir. Bu nedenle onlar ‘’Yer tarihinin doğal belgeleri” sayılır; kayaçların jeolojideki önemleri de buradan gelir ( Ketin, 2005).
Yer üstünde ve içinde bulunan tüm taşların kökeni mağmadır. Bir nehir kenarında gezerken kumlar arasındaki çakılların renk ve şekil bakımından çok farklı olduğunu görülebilir. Bu durum bize kayaların farklı ortamlarda oluştuğunu gösterir. Örneğin bazı kayalar göl ve deniz içerisinde çökelip oluşurken, bazıları da mağmanın hızlı bir şekilde soğuması ile oluşmaktadır ( Şeki 2.1) (Url 1).

Şekil 2.1 : Kayaç döngüsü (Url 1).

2.1 Mineral – Taş İlişkisi
Şifalı Taşlar Adanalar, günümüzde elde edilen verilere göre iç yapısı ayrıntılı olarak belirlenen yeryuvanın en dışındaki ‘’Kabuğu’’ oluşturan katı maddelerdir. Oluşumlarına göre kimyasal bileşimleri ve yapısal özellikleri değişiklik gösteren Şifalı Taşlar Adanalar, renklerini içerdikleri maden oksitlerinden alan sert ve sağlam cisimlerdir.

Atomlar molekülleri, moleküller elementleri, elementler bileşikleri oluşturur. Bileşiklerin bir araya gelmesiyle de madde oluşur. Mineral, bu zincirde ‘’Madde’’ kavramının kapsamı içindedir. Kendine özgü kimyasal bileşimi ve kristal şekli olan, doğal bir maddedir. Doğaltaş ise bir mineral topluluğudur. Doğaltaşlar, tek türde minerallerin bir araya gelmesi ile oluştuğu gibi, çeşitli minerallerin birleşmesi ile de oluşmaktadır. Bunlara ilişkin en güzel örnekler mermer ve granitin iç yapılarında görülebilir. Mermer, sadece kalsit, granit ise kuvars, feldispat, mika, hornblend gibi çok sayıda mineralin bir araya gelmesi ile oluşmaktadır. (Şekil 2.2) (Yüzer vd., 2008).Yerkabuğunda 2000’den fazla mineral bulunmaktadır. Bu minerallerin sadece 20 – 30 kadarı taş yapıcı özelliktedir. Taşların bileşiminde esas olarak bulunan mineraller taş yapıcı mineraller olarak tanımlanırlar. Örneğin mağmatik bir taş türü olan granit, esas olarak; kuvars, feldispat, mika ve amfibol gibi birden çok türde mineralden oluşurken,

Adana Şifalı Taşlar

metamorfik bir taş türü olan mermer ise esas olarak sadece kalsit mineralinden oluşmaktadır (Yüzer vd., 2008). Mineraller, kaya kitleleri içinde bulunan, kararlı, özellikleri değişmeyen inorganik kimyasal elementler veya karmaşık bileşiklerdir (Ünal, 2000). Mineraller bazen bir elementten (Altın, Civa,
Grafit, Elmas gibi), bazende iki veya daha çok elementten yapılmıştır (Hematit Fe2O3, Pirit FeS2, Kuvars SiO2 gibi). Laboratuarda elde edilen maddelerin kristalleri mineral değildir. Minerallerin çoğu kristallidir, pek azı amorftur (Özçoban,
2000) . Mineraller metalik ve metalik olmayan mineraller olarak ikiye ayrılabilir. Metalik mineraller bakır, kurşun, altın, gümüş, demir, aliminyum vb., Metalik olmayan mineraller ise kükürt, grafit, kalsit, alçıtaşı, barit, kuvartz gibi minerallerdir (Ünal, 2000). Mineralerin tanınması için kristal şekilleri, kimyasal bileşimleri, fiziksel ve mikroskobik özelliklerinin iyi bilinmesi gereklidir. Mineraller doğal olarak oluşan, belli bir özgün kimyasal bileşime ve düzenli bir kristal yapıya sahip katı inorganik bileşiklerdir. Bir yeryuvarı malzemesinin mineral olarak tanımlanabilmesi için;
>doğal olarak oluşmuş olması,
>inorganik olması,
>katı olması,
>atomların belirli bir düzende dizildiği, kristal yapıya sahip olması,
>belirgin bir kimyasal bileşime sahip olması gereklidir (Yüzer vd., 2008).
2.1.2 Minerallerin ayırt edici özellikleri
Kaya ve minerallerin tanımlanması en iyi şekilde fiziksel özelliklerine göre yapılır. Bu özelliklerden bazıları;
> sertlik >dilinim ^mıknatıslık ^elastiklik
>asitlerle olan ilgi’ dir (Özçoban, 2000 ).
Sertlik, minerallerin dış etkenlere karşı gösterdikleri dirence denilmektedir. Minerallerin sertlikleri farklıdır ve bu özellikleri de tayinlerinde işe yaramaktadır. Bir mineralin sertliği, standart olan 1’den 10’a kadar giden bir cetveldeki minerallerin sertlikleri ile mukayese edilerek bulunur. Bu cetvele göre, her mineral bir üst derecedeki mineral ile çizilir, bir alt derecedeki minerali çizer (Özçoban, 2000). Çizelge 2.1 de bazı önemli minerallerin sertlik derecelerinden bahsedilmiştir.
1 TALK Tırnakla çizilir.
2 JİPS
3 KALSİT Çakı ile Kolay çizilir.
4 FLUORİT
5 APATİT Çakı ile Güç çizilir.
6 FELDİSPAT
7 KUVARS Sert, Çakı ile çizilmez, Camı çizer.
8 TOPAZ
9 KORENDON Çok sert, Camı ve Çeliği çizer.

Dilinim ise, minerallerin üstlerine vurulduğu zaman bir veya birkaç düzlem boyunca yarılma özelliğidir. Dilinim doğrultusu paralel düzlemlerin doğrultusudur. Bir mineralin birden çok doğrultuda yarılmasına basamaklı dilinim denilmektedir. Bir mineralde dilinim düzlemleri arasındaki açı sabittir, buna dilinim açısı denilmektedir (Özçoban, 2000).
Mıknatıslık, mıknatısla çekme veya çekilme özelliğidir. Örneğin Manyetit adındaki mineral demir oksittir ve bu özelliğe sahiptir (Özçoban,2000).
Mineral kıvrıldıktan sonra eski haline gelebilmesi olarak adlandırılan ‘Elastiklik’ özelliği ise, mika gibi bazı minerallerde bulunan bir özelliktir (Özçoban,2000).
Asitlerle olan ilgi minerallerin asitlerle temas ettiği zaman verdiği tepkimelerdir. Karbonatlı bazı mineraller sulu, soğuk HCl ile kaynama verirler. Diğer mineraller toz halinde sıcak ve yoğun asitlerle kaynama verirler, köpürürler (Özçoban, 2000).
2.1.3 Minerallerin taşların yapıtaşı olarak kullanıma elverişliliği üzerindeki önemleri
Yer kabuğundaki taş ve minerallerin yapılarını, dokularını, kimyasal bileşimlerini, fizisel özelliklerini bilmek bir mühendis için aşağıdaki sebeplerden dolayı önemlidir.
> Yapı yapmak için kullanılan taşlarla yol yapmak için kullanılan taşların özellikleri aynı değildir.
> Taşların hava tesirlerine karşı dirençleri aynı değildir.
> Taşların sertlikleri aynı değildir, bu da kazmak veya delmek için geçen zamana ve dolayısı ile masrafa etki eder.
> Taşların yapıları ve dokuları çok değişiktir. Bu da Tünel ve Baraj inşasında, taş ocağı işletmelerinde v.s. çok önemli rol oynar (Özçoban, 2000).
2.2 Kayaçların Sınıflandırılması
Yerkabuğunda bulunan tüm kayaçlar kökenleri ve oluşum şartlarına göre başlıca 3 büyük grupta toplanırlar. Bunlar;
l. Mağmatik kayaçlar 2.Sedimanter kayaçlar
3. Metamorfik kayaçlar’dır.